7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1225
Okunma

“Rahmetli babam derdi ki” ile başlayan cümlelere her zaman gıpta etmişimdir. Keza “rakı içmeyi babamdan öğrendim” şeklindeki yazıları okurken de içim bir tuhaf olur. Henüz üç yaşındayken babasız kalınca, birçok konuda boynunuz bükük kalıyor böyle. Bir de “sizin hiç babanız öldü mü?” sorusu var ya…
Sonuçta belki babamın oğlu olamadım ama kızlarımın babası oldum sanırım. Sanırım diyorum çünkü önümde bir örnek yoktu. Babalığı kendi kendime öğrendim ben. Önceleri ölümden hiç korkmayan bendeniz, ilk kızımın doğumundan sonra hayata daha sıkı tutunmaya başladım. Çünkü ben de babam gibi vakitsiz gidersem, çocuklarımın boynu bükük kalmalarından korktum. Çok şükür, bugün itibarıyla hayattayım ve karşınızdayım.
Yukarıda yazdıklarıma bakıp ta beni melankolik, içine kapanık sessiz biri sanmayın. Tam aksine günlük hayatta her olaya pozitif bakan, neşeli biriyim. Hatta olayların detayları arasından muzip yorumlar çıkarmaya bayılırım. Hal böyle olunca akşam yemekleri ve sabah kahvaltılarımız ve arkadaş ortamlarımız bayağı neşeli geçiyor.
Çocuklarıma büyük laflar etmeyi pek sevmediğim için de genelde muzip sözleri kullanmayı tercih ediyorum. Geçenlerde aklıma düştü. Acaba ben öldükten sonra çocuklarım, rahmetli babam derdi ki, şeklinde cümleler kuramayacaklar mı? Bilmem, kurarlar herhalde. Olsa olsa bu durumda bu yazının başlığındaki soruyu ve cevabını söylerler: “Pamuk Prenses ve yedi cüceler.”