9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1019
Okunma
Sene, kuş uçmaz, kervan geçmez köylerin elektriksiz, yolsuz, susuz olduğu sene.
Sekiz yaşında, zayıf, kara kuru bir çocuğum.
Gecenin bir yarısı, annemin elinde gaz lambası. Bir yandan kibrit arıyor, bir yandan babamı uyandırmaya çalışıyordu. Gürültülerine uyandım. Meğerse ineğimiz ilk yavrusunu doğuruyormuş. Hepimiz aile boyu ahıra koştuk. Korkunç bir görüntü vardı, ineğin kıvranışı ödümü koparmıştı. Annem anladı ve beni dışarı attı.
Kulağım kapıda, içerdeki sesleri dinliyorum, bir süre sonra, annemin ’afferin kızım’ dediğini duydum. Anladım ki dana gelmişti, daldım ahıra. Sapsarı bir dana, gözlerini açamıyor, ayağa kalkamıyor, kaldırmaya çalışıyoruz, ayakları yanlara doğru açılıyor ve kırılacak gibi oluyordu, tir tir titriyordu. Öyle çaresizdi ki, annesi etrafında fır dönüyordu. Hayvan demeye bin şahit lazım. İnsan gibi yavrusuna sahip çıkıyor, başını başka tarafa bile çevirmiyordu.
Yaklaşamıyorum, dana çok kirliydi. Anneme sordum, yıkayacak mıyız diye, annem güldü ve ‘’ biraz bekle de gör’’ dedi. Gözlerime inanamadım, annesi öyle bir yaladı ki dananın tüylerini, beş dakikada danayı pırıl pırıl etti. Meğerse inekler dilleriyle temizlermiş kendi yavrularını.
Dananın adını SARI KIZ taktım, boynuna da mavi nazarlık.
Zaman geçtikçe güzelleşiyor, dünya tatlısı bir varlık oluyordu. Bizi gördüğünde havalara sıçrıyor, olduğu yerde dönüyor, türlü türlü numaralar yapıyordu.
Sarı kıza karşı öyle bir derin sevgi besliyordum ki, günde birkaç defa gidip onunla oynuyor, sevip geliyordum.
Gel zaman git zaman geldi çattı kurban bayramı.
Babam hiç kurban keseceğinden söz etmiyordu, meğerse gizli planı varmış.
Annemin bana diktiği cepli fistanımı giydim, şeker toplayacağım, sevinçle fırladım sokağa. Biraz yürüdükten sonra gördüğüm manzara korkunçtu. Yerde başı gövdesinden ayrılan sarı kızın kafası, babamın bir elinde kanlı bıçak, bir elinde sarı kızın mavi boncuğu. Dizlerim kırıldı, nefesim kesildi, konuşamadım, dondum kaldım. Günlerce beklediğim şeker toplama sevincimin yerini gözyaşlarım aldı. O an babam gözüme katil gibi göründü. Sadece babam değil, her köşede eli bıçaklı bir amca, önüne bağladığı beyaz peşkiri kan içinde, elleri kan içinde, yerlerde hayvan kafaları, ortalık kan gölüne dönmüştü.
Aylarca kabus gördüm
Asla kurban kesmeyeceğim diye yemin etmiştim. Komşularım gözümü korkuttu, ’toplum seni dinsizlikle, inançsızlıkla suçlar’ dediler ve komşuların dolduruşuna gelip dolmuşa bindim. Kurban kestim. Malesef aynı üzüntüyü yeniden yaşadım.
Sonunda bir çözüm buldum. Kurbanlık hayvanın değeri olan parayı fakir ailelere dağıtıyorum. Ya da erzak alıp çocuk esirgeme kurumuna, ya da huzur evlerine götürüyorum. Fakir doyuruyorum, hem de kan akıtmadan sevabımı işliyorum
Sarı kızlar ölmüyor artık
İçim rahat
Huzurluyum
Herkese iyi bayramlar diliyorum
Sevgilerimle
Müsadenizle