Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Tevfik ALBAY
Tevfik ALBAY

TÜRK'ÜN ATEŞLE İMTİHANI

Yorum

TÜRK'ÜN ATEŞLE İMTİHANI

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1587

Okunma

TÜRK'ÜN ATEŞLE İMTİHANI

Son on yılda, Türkiye Türklüğü üzerinde, senaristi ve oyuncuları çok olan, buna karşılık hedefi tek olan korkunç bir oyun sahnelenmektedir. Bu oyunu ve senaristleri, daha evvelden yetkili olupta yetkilerini kullanmalarına (kendi ifadelerine göre) bir türlü izin verilmeyen askerlerimiz bunu çeşitli vesilelerle sık sık dile getiiyorlar.
Hedef; Türkiye Cumhuriyetini Sevr Anlaşması sınırları içine çekmek, Orta Doğu’da etkisizleştirmek ve geçinebilmek için kendi derdine düşmüş bir Türkiye haline getirmek.
Bu korkunç oyunun senaristliğini ise, başta Nato olmak üzere; ABD, İNGİLTERE, ALMANYA, FRANSA, BELÇİKA, İSRAİL, YUNANİSTAN, RUSYA, KIBRIS RUM KESİMİ ve geçmişten Türklerde kuyruk acısı olan, ya da bölgede çıkarı olan diğer devletler.
Önce, adını IRKÇILIK ya da diğer bir söylemle ETNİK MİLLİYETÇİLİK koyarak Türkiye Cumhuriyet Devleti’nin asli kurucu unsuru olan Türklüğü suç haline getirdiler. O kadar basit söylemler geliştirdiler ki; örneğin, " sen - NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE - dersen o da - NE MUTLU KÜRDÜM DİYENE -der.Buna fırsat vermek bölücülük olur dediler. Ana dilde eğitim dediler. Kültürel hak, sosyal hak dediler. Bu ülkenin sınırları içerisinde etnik kökenine bakılmaksızın, Türk’ün, Kürt’ün, Ermeni’nin, Rum’un, Süryani’nin ve daha başkalarının Milletvekili olduklarını, bakanlık, başbakanlık hatta cumhurbaşkanlığı yaptığını gayet iyi bilirler. Bu zamana kadar hiç bir ayırım yapılmadan görev bölümü yapılmış, ülkenin ve genel adına TÜRK denilen MİLLETİN geleceği için çalışmışlardır. Evlilikler olmuş, aileler kurulmuş, beraber sevinilmiş, beraber yas tutulmuştur.
Burada şu çarpıcı örneği de araya sıkıştırmakta fayda görüyorum. Dede Korkut Hikayelerinde yas tutarken, "GÖZ YAŞLARI KANA KARIŞTI" ifadesine sık sık rastlarız. Bu olayı, adına Kürt dediğimiz vatandaşlarımızın, özellikle yakınlarını kaybettikleri cenaze törenlerinde günümüzde hala yaşıyoruz. Kürtler yas tutarken tırnakları ile yüzlerini yırtarlar. SSONUCUNDA GÖZ YAŞI KANA KARIŞMIŞ OLUR. Bunu ben İç Anadolu’da bizzat yaşadım. Binlerce yıllık gelenekleri beraber yaşadıktan sonra bu gün kü ayrılık çabaları acaba nedendir?
Özellikle son günlerde, artan terör olayları karşısında bile, Türkiye Türklerinin, protesto hakları bile ellerinden alınmaya başladı. Arabasının arkasına "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" yazılı dolmuşlara ceza kesilmeye başlandı. Yıllardır okunan "ANDIMIZ" kaldırıldı. Sıra "12 EYLÜL DAYATMASI" diye İSTİKLAL MARŞIMIZA geldi. Bursa’da protesto gösterilerinde Terör Örgütü ile arasına mesafe koyamayan, gösteriler artınca sesleri solukları kesilen bir partinin tabelasına TÜRK BAYRAĞI asan iki Türk genci tutuklandı. Gerekçesi, bölücülük yapmak, halkı etnik kökenlerine göre birbirine karşı tahrik etmek. Bölücülüğe karşı yapılan gösterinin iki katılımcısı bölücülük suçlaması ile tutuklanıyor. Güler misin, ağlar mısın?
Özelleştirme adı altında, Başta Telekomünikasyon olmak üzere; bankalar, sigorta şirketleri, otoyollar, köprüler, elektrik yabancıların eline geçti. Sade vatandaşından en yetkilisine kadar dinlenmeye ve hatta gözetlenmeyen kalmadı.Türk Milletinin temeli olan sağlam aile yapısı çökertildi.
Sözde devletin gücünü göstermek adına Somali’ye su kuyusundan hastanesine, toplu konutlarına kadar el atılırken, parasını peşin ödendiği söylenen tanklarımızı ve insansız hava araçlarımızı İsrailden alamadık ve Birleşmiş Milletler genel kurulunda şikayet adı altında güçsüzlüğümüzü bütün dünyaya ilan ettik.
Yine sayısı, "yetkililerin ifadesine göre" üç-beş bini geçmeyen çapulcu ile baş edemedik. Öylesine çaresiz kaldık ki; deprem bölgesine giden yardım tırları bile örgüt tarafından soyulur oldu.
Daha da acısı, Başbakan topraklarımızdaki siperlerde eğilerek bilgi almak, cumhurbaşkanı, askere moral gezisini gizli tutmak zorunda kaldı.
Ve son olarak, sayısı iki elin parmaklarını geçmeyen, dışardan kumandalı köşe yazarları, her gün bir TV kanalında, bu terörün silahla çözülemeyeceğini, ne istiyorlarsa karşılarına alıp konuşmak ve vermek gerektiğini açık açık anlatmaya başladılar. Bu, görüntüsü ve konuşmaları, birbirine hakaret ede ede yaka paça dağılmış, bir aydından çok teröriste benzeyen ve mide bulandıranlar yüzünden tv seyredemez, derdimizi anlatamaz olduk,
Sonuç olarak;
Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisinde TÜRKÜM demek suç ve daha acısı tahrik unsuru, bölücülük olarak lanse edimeye başlandı. Habur’dan giriş yapan katiller sürüsü sözde PKK bayrağı (!) nı açarak gezebildiler. Hatta Meclise de geldiler. Ama Türk devletinin sembolü olan bayrağını asamaz hale geldi. Ne oluyor diye soramaz hale geldi.
BÜTÜN BUNLARA RAĞMEN, TÜRKLÜĞÜMÜZÜ, VATANIMIZI, BAYRAĞIMIZI KORUMAK ZORUNDAYIZ. BÜTÜN DÜNYA DEVLETLERİ VE İDARE TARAFINDAN ATEŞLE İMTİHAN EDİLİYORUZ. AMA, ÖYLE YA DA BÖYLE, BİR ŞEKİLDE BU İMTİHANDAN GEÇECEĞİZ.
ZAFER, ZAFERE İNANANLARIDIR !

Tevfk ALBAY

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Türk'ün ateşle imtihanı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Türk'ün ateşle imtihanı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
TÜRK'ÜN ATEŞLE İMTİHANI yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
İz/düşüm
İz/düşüm, @iz-dusum
26.10.2011 18:07:53
"Türkiye Cumhuriyetinin asli kurucu unsuru olan Türkler" diye bir kavram yoktur...

Türkiye Cumhuriyetini kuran İnsanlar vardır...O dönemde savaşan ve Türk olan, Çerkez olan, Kürt olan hatta ve hatta gayri müslim olup o dönemde Atatürk'ün yanında olmayı seçen, Ermeni olan, musevi olan insanlar...

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, Bölücülüğün temelini oluşturan şey, insanları ayrıştıran birbirine düşüren konu...

İnsanların konuştukları dilin yasaklanmasıdır...

Doktora gittiğinde derdini anlatamayan, Cezaevinde oğluyla kızıyla konuşamayan, okulda öğretmeniyle anlaşamayan insanların...Bu yüzden hapse atılması, bu yüzden sürgün edilmesi, bu yüzden dayak yemesi...

PKK terör örgütünün oluşmasını hazırlayan en büyük etkenlerden biridir...

Sorumlusu mu?

Bknz. = Kenan Evren darbesi ve sonrasının etkileri...

Siz tarihçisiniz ve yakın tarihi iyi bildiğinizi düşünüyorum...

Ben de asker kökenliyim...O bölgenin ve o bölgede yaşananların ve hatta o bölge haricinde merkezi noktalarda konuşulanların tarihini biliyorum...

"Ana dilde eğitim dediler. Kültürel hak, sosyal hak dediler"

Dediler diyorsunuz...Kimler dediler? İsrail ajanları mı? Amerikan CIA ajanları mı? Yine mi dış mihraklar?

Yok eğer O bölge insanı kast ediliyorsa...Ki sanırım böyle anlıyorum...

Bir Türk vatandaşı ben de şunu sormak isterim...

Neden dediler?

Bir ihtiyaç mıydı? Eğer böyle ise...Neden daha önce demediler?

Sakın bunun sayın ve sevgili Halk ve Devlet büyüğümüz Kenan Evren'in yasaklaması ile bir ilgisi olmasın?

Konuşmak...Adı üzerinde...En geçerli iletişim yolu...

Bulgaristan'daki soydaşlarımızı hatırlıyor musunuz? Ya şu an Çin'in soydaşlarımıza uyguladığı zulüm?

Yani Zulüm yapmanın, Yasak getirmenin, "Ötekileştirmenin" bir formatı mı var?

O yaparsa kötü...Ben yaparsam

Her şey vatan için...

Öyle mi?

Her şey vatan için mi yapılmıştır....

Yoksa rant için, makam ve mevki için, rütbe için, ihale için, kara para için mi? Bakın bunu tartışabiliriz...

Her şey dedikleri Vatan içinde, bu saydıklarımın değeri, kaç Mehmetçik eder? Bunun hesabını da sonra yaparız...

Kışkırtmakla, kışkırtılmakla hiç bir yere varılmaz...

Benim Mehmetçiğim çok, Onun da teröristi...

Ve ikisinin de anası, aynı topraklarda ağlıyor...Burada...Türkiye'de...

Vatan...Bayrak...Toprak...Şehit...Gazi...

Bu kutsal kavram ve değerlerin, hangi amaçlar için ve ne zamandan beri ve kimler tarafından kullanıldığını, gerçek amacından nasıl saptırıldığını anlamak için...

Sanırım daha çok zamana ihtiyacımız var...

Ha bir de Hain! kelimesi...

Bakın işte bu konuda PKK Terör örgütü üyelerinin bile yanında masum kalacağı çok insan tanıdım...

Sözüm ona...

Yurtseverler...

Saygılar...



© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL