---------------------------------------------

İçimde İstanbul özlemi var...Ama eski İstanbul du düşlediğim ;hani taş kaldırımlı dar sokaklar ve bahçe içindeki cumbalı ahşap evler.Mor salkım çiçekleri,beyaz akasyalar ;mis gibi kokan hanım elleri...
Sokaklardan geçen at arabalı bahçıvanlar...
"Hade yok mu alan bahçıvan geldi bahçıvannnnnnnnn!Patlıcan biber domata gel domataaaaaa!"
"Yoğurtçu geldi yoğurt!"
" Kalaycı hade yok mu kalaylatan pırıl pırıl parlatırım!"
Ya da bohçacılar dolaşır kapı kapı "Haaanımm! bohçacı geldi bohçacııııı; güzel çarşaflarım var bir baksana hanım abla."
Sokak şarkıcıları atar gazeli; günün meşhur şarkılarını dümbelek, keman eşliğinde.
İşte bu eski İstanbul...
Ayı oynatırdı ayıcılar "Nasıl bayılır koca karı?" diye sokaklar da cümbüş vardır.
Ah! İstanbul ah!

Adına ne şarkılar, ne şiirler yazılır.Halice indirilen gemilerİ...Fatih in erleri ALLAH ALLAH! diyen seslerini duymak isterdim.Mehter marşının nağmeleri ve yeniçerileri, Genç Osmanları,nara atan kabadayıları...

Ah! Sulukule sen unutulur musun? Hiç tasası yok gibi gülen göbek atan bu insanları düşledim.
Göksu da sandal sefaları; birbirlerine göz süzen, mendil düşüren aşıkları, sevdalıları...
Çek küreği güzelim uzanalım Göksu ya...
Seni hayal ettim ,andım eski İstanbul.
Biliyor musun; sen de yenildin taş yığınına, apartmanlara boyun eğdin dağlara, yapılan gökdelenlere...
Kibrit kutusu olmuş üst üste kalmadı tadın tuzun İstanbul...
Gerdanlık gibi köprülerinle ışık böceğisin; yinede güzel ve gizemlisin.
Manevi değerin var senin; göklere uzanan minarelerinle; okunan ezanlarınla sende bir başkalık var.
İstanbul bağrında yaşattığın onca erenin evliyalarınla sen bir başka güzelsin
Boğazın maviliğiyle, surlarınla ,köşklerin, saraylarınla...
Boğaziçi şen gönüller yatağı
Her bucağı aşıkların otağı...
Çamlıca nla, Adalarınla, Emirgan, Aşiyanınla dillere destansın İstanbul.

Ah! İstanbul özledim seni ama eskisini özledim.


AYŞE KARAN