Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
İbrahim ERZURUMLU
İbrahim ERZURUMLU

Siz, Olmasaydınız...

Yorum

Siz, Olmasaydınız...

11

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1004

Okunma

Siz, Olmasaydınız...

Siz, Olmasaydınız...

-İki katlı okulun, alt katında giriş sol taraftaydı sınıf-

Orta sondayım,bıyıklarım yeni yeni terliyor...Bir acayip düşlere uyanıyorum.Kalktığımda sevinçten fırlayamadığım,korkulara,hezeyanlara kapıldığım düşlere gebe oluyor sabahlar..."Ya" ile başlayan cümleler kuruyorum,sonunu getiremediğim."Ya da" diyorum;asıp kesiyorum ne varsa ondan gayrı,onsuz zamanları doğruyorum.Parçaları denizlerde kayıp...Ummana dönüyor yüreğim,yelkeni ondan olmayan tüm gemileri alabora ediyorum.Yansın evren itfası ben olayım.Su desinler; ateş atayım üzerlerine...

"İbrahim!"
"Buyur, Hocam"
"Pardon, Öğretmenim!"
"Hah,şimdi oldu"


Gülüşmeler başladı sınıfta..En kızdığım anlardı bunlar…beni,onun yanında kişiliğimle,
davranışımla ilgili zor duruma düşüren kim varsa, düşmanım oluyor.Kara kaplı defterin sayfaları dolup taşıyordu, dizginlenemez benliğimde.

"Ne gülüyorsunuz?" diye, haykırdığım an fark ettim ona giden mektubu...O da ne? Talât, Nagehân’a yanları fırfırlı bir mektup uzatıyor.Olabilir. Ancak, itiraz etse ya yok alamam benim bir sevdiğim var dese ya. Hatta, onun yanında rencide olmuş,yüzüm kıpkırmızı iken bu yapılır mı ha,yapılır mı? Daha dün,okulun bahçesinde ..."Söz vermedik mi? Bugün Ekim’in beş’i,ömrümüzün sonuna kadar,yağan bu yağmur gibi rahmet olacağız birbirimize...Sırılsıklam âşıklarız ama sıkılmayacağız birbirimizden." Okula gelişimsin,dünyaya gülüşümsün,nefes alışımsın ya…Neden? Neden?


Talât’a attığım kafanın hırsı geçmemiş olacak ki, yerdeyken de tekmeler savuruyordum, suratına suratına.

Ders Türkçe ki,Nizam hoca’nın dersi…vay anam vay! Sol taraftan yediğim okkalı tokat’ın şiddeti geçmeden kendimi dışarı attım. Yerde, kanlar içinde yatan Talât bitmişti artık.Onun, yaşama hakkı yoktu.Bu saatten sonra, okulda, bitmişti.Bütün ümitlerim,hayallerim,geleceğim bitmişti.

Ne yapacaktım ben?

Nagehân, o mektubu neden aldı? İçinde neler yazıyordu? Cevap verecek mi? Beynimin içi kazan gibi kaynıyordu.

Boynumda eğreti duran kravatı çıkarıp atmıştım çöpe…Gözlerim kan çanağına dönmüştü ağlamaktan…Neye ağlıyordum? Nagehân’ a mı,yediğim tokat’a mı? Yoksa…



Birden aklıma, komşumuz Kasap Ahmet abi geldi.Dükkanına doğru,koşarak gidiyordum. Gördüğüm ilk çeşmede durakladım.Elimi yüzümü yıkadım. Biraz nefeslendim! Ağladığım belli olmamalıydı.

“Selamunaleyküm Sabri abi,Ahmet amca yok mu?”
“Yook,mal almaya gitti.Ne vardı? Ben yardımcı olayım.”
“Ha olur,olur.Babam, adak kesecekte keskin bir bıçak istedi.”
“Öyle mi? Tamam, al şunu işiniz bittiğinde hemen getir olur mu?”
“Tamam,tamam getiririm.”


Keskin bıçağı,gömleğimin altına sakladım.Okulun dağılmasına bir saatten fazla vardı.O saate kadar,idman yapmalıydım.Talât, yanıma geldiğinde ilk hamlede saplamalıydım bıçağı.Yaşama hakkı yoktu onun…Nagehân kısmını sonra çözerim…Elbette ona da söylenecek bir çift sözüm vardı.

Allah’ım,neden böyle oldu? Neden?

Okulun karşısındaki bahçede saklanmış avımı bekliyordum.Ne kadar ağaç varsa nasibini aldı elimdeki keskin bıçaktan.Her biri, bir Talât’tı benim için.Sapladıkça, hıncım iyice artıyordu.Son ağaca, bıçağı tam saplıyordum ki,elimi havada gördüm.

“Yavrum,sen ne yapıyorsun böyle?”

Başımı havaya kaldırdım veee…Nizam hocaydı,elimi tutan.

Yerin dibine girmiştim.Ölseydim de,bütün bu olanları yaşamasaydım.İçimden bir ses; “Boş verr” dedi .”Nasıl olsa,hayatın kaymış bir bıçakta Nizam’a sallasan ne olur? Hayır,hayır Fizikçi olsa olurdu da…Nizam Hoca,aman Allah’ım” ben neler düşünüyorum.

“Yavrum senin neyin var? Bu hırçınlık niye? “

“Hocam,şeyyy”
“Nagehân mı mesele?”
“Evet”
“İyi de yavrum,konuşmak varken bunlara ne gerek var.”
“Hocam,ama mektubu görmedin mi?”
“Gördüm tabiki,sen bir hışımla çıktıktan sonra gördüm hem de.Mektup dediğin, bir kere mektup değil,davetiye…Talât’ın abisi evleniyormuş,o da davetiyelerini Nagehân’a vermiş.”


“Ne? “ Olduğum yere çökmüştüm.
“Bak yavrum,şunu unutma her kim ne yaparsa kendine yapar.İnsanları, anlamadan dinlemeden kendince karar vermek,yargısız infaz olur. Sen bu bıçağı…Tövbe tövbe, ver bakayım..”

“Hocam,verin o mübarek ellerinizden öpeyim.

"Siz, olmasaydınız….”





Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Siz, olmasaydınız... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Siz, olmasaydınız... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Siz, Olmasaydınız... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
bekir güçlüer
bekir güçlüer, @bekirgucluer
7.10.2011 18:02:13
Evet , bilmeden anlamadan karar vermemek gerek.

Yazınızı beğenerek okudum. Tebrik eder, saygılarımı sunarım.
O qué
O qué, @o-qu
7.10.2011 01:49:43
Çok güzel bir örnekti..

Teşekkürler...
Alsancak Kenan
Alsancak Kenan, @alsancakkenan
7.10.2011 01:20:09
herşeyin mutlaka bir sebebi vardır, bize düzen sonuçlardan ders almaktır.
değerli ve samimi bir paylaşımdı,
saygılarımla,
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
6.10.2011 22:52:08
Çok anlamlı bir paylaşımdı. Beğenerek okudum. Kutluyorum. Selam ve saygılarımla.
Mehtap Yıldız
Mehtap Yıldız, @mehtaphumeyraguldalli
6.10.2011 21:36:23
(:

ne olurdu acaba

çok saygılar....
Ve
Veysel Başer, @veyselbaser
6.10.2011 20:42:21
Merhaba,

Anı öykünüzün başına koyduğunuz resmi çok beğendim.
Virgülleri yerli yerinde kullanmayışınız iyi anlatımızı sekteye uğratıyor. Sayın Mustafa Kürkçü'nün belirttiği ifade
benim de dikkatimi çekti. "İnsafsız yargılama" yazmış olabileceğinizi düşündüm.
Başarı dileklerimle saygılar.
NİHAN(rumuz)
NİHAN(rumuz), @nihan-rumuz-
6.10.2011 18:47:54
Gençliğin deli kanıyla ne fevri kararlar vermedik ki...Gizli veya aşikar bir el bizi hatalarımızdan uzaklaştırdı.Vefalı olmak ne güzel,teşekkür etmeli insan...Ayaklarımız üzerinde doğru düzgün durmamıza yardım eden herkese teşekkür etmeli.Saygılar...
muhacir bozkurt
muhacir bozkurt, @muhacirbozkurt
6.10.2011 18:03:53
Beğenerek ve takdir ederek okuduğum bir öykü. Hele hele mesleğim gereği sıkça karşılaştığım bu tür davranış biçimlerini güzel bir yazıyla dile getiren muhterem kalemi kutluyor, saygılar sunuyorum.

Not:
Aşağıya kopyaladığım bölümde bir kelimenin kullanımı biraz yanlış gibi geldi bana. Lütfen tekrar göz atar mısınız ?
“Bak yavrum,şunu unutma her kim ne yaparsa kendine yapar.İnsanları, anlamadan dinlemeden infazsız yargılamak olmaz.Sen bu bıçağı…Tövbe tövbe, ver bakayım..”

"...infazsız yargılamak.." ; "yargısız infaz" olmalı değil miydi ?
_cânâ_
_cânâ_, @-cn-
6.10.2011 17:50:50



Çok hoş, ya gençlik işte

saygıyla
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
6.10.2011 17:47:29
evet çoküzüldüm gerçekmi kurgumu

önce dinlemeli ne olduğunu öğrenmeli değilmi
sorgusuz yargı
anlatım güzeldi saygılarımla
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı, @ulviye-yaldizlii
6.10.2011 17:39:03
Ahh ahhh

Bu yanlış anlamalar-ön yargılar olmasa ne güzel olacak.

Konuşarak anlaşma varken...

Çok değerli bir paylaşımdı dost.Kalben selamlarımı yolluyorum.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL