Elmaları önüne döktü. Hamal genç adamdı, elmalara bakındı. Sarı, kırmızı ve yaşıl elma bir tabakta meyve soyma bıcağıyla dört adet idiler.
" - Soy ulan!" dedi.
Elmaları teker teker ve tek tek soydu genç.
Kabukları pardon renkli kabukları, kaldır at! dedi gencin babası.
Kabuğu attı ama benim canım gitti. Sarı, kırmızı, yeşil gramofon kağıdını aratmayan şeker tadımında canım kabukları insanın yiyesi gelirdi.
Korkmuş genç kabukların arkasından güle güle dersinya, onu bile söyleyemeden kabukları tulladı, attı.
Nereye attı?
Dereye attı!
Söğütlerin altında, dere istinad duvarı yanında, kamelye gibi şey yapmıştı sinirli baba.
Öğlen günü, sıcak her yandayken, baba- oğul söğüt gölgesinde serin renklerde kavga ediyordu.
Baba-oğul arasına girilmez.
Ağaçlar, derenin şırıltısı, diğer envai bitkiler ve unsurlar BABA- OĞUL’UN araya girmediler. Çoktaki biz canlı ve cansız nesneleriz insan değilsekte yine anlayış sahibiyiz demeye hulul getirmeksizin birşey yaptılar ben fazla anlamadım. O kadar kibarlık gösterdi nesneler, onu, birce onu, kanmış olduğumu iddia ve isbat ederim!
Elmaları doğrattı baba.
Aynı baba elmayı karmasını istedi.
Aynı baba sarı, kırmızı, yeşil elmayı ayır ulan dedi!
Genç oğlu avalladı.
" Ben nasıl ayırayım elmaları baba" dedi.
Elmaları niye ayıramıyorsun bildin mi madem? Babası diyor ha!
Ben nerden bilem baba! Genç sızıllayarak cevap veriyordu!
Ola vallahi oğul bak, başın içün diyerim, ben senin yaşındayken aha bu ananı, babamın bu elma soyma tecrübe deneyi üzerine almışım.
Oğlan mızıllıyarak hım mım:
- Yav baba başın içün, elma deneyini biraz açsana?
Baba, başın içün... ile başlattı cevabını.
- ...başın içün diyorum oğul ki babamdan görmüşüm ben bu göstermeyi: Elma kabuklarını soyma tecrübesini. Burada dikkat edeceğin: kadınların aynı olduğu dersi vardır, odur. Onu anlaman içün sana elmaların kabuğunu soydurdum.
Kabuksuz elmaları ayırabildin mi? Yok!
Cilası, boyası dışında kadınları ayırmaksız aynı öz ve aynı ruhiyette olduklarını müsbeteder... anlamamız için eskiden beri çekilen bir meseldir.
Olou! Sana diyorum sana! Eşitersen mi? Babası asabileşiyordu. Bağırıyordu!
Baba-oğulun arasına girilmez.
Baba ve oğul ant içerken, "... başın içün" dediler!
Baba oğlunun başına yemin etti. Oğul babasının başına yemin etti.
Başka birinin başına yemin içmek kolaydır.
Kendi başına yemin etmek ise zordur.
Oğul veya baba:
" ... BAŞIM İÇÜN, BAŞIM İÇÜN! " demediler.
Bilmem nazar-ı dikkatinizi çekti mi?


yalçıner yılmaz
13-09-2011
ardahan