2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
823
Okunma
İnsanların genel yapısı bir kurtarıcı beklemek, umut beslemek ve işlerin sonradan gelecek birileri tarafından düzeltileceğine inanmaktır..
Bütün toplumlarda, siyasetçilerde, askerlerde , çocuklarda , kadınlarda ve yaşlılarda hep böyle bir beklenti görüyoruz; birileri gelecek ve işleri düzeltecek..
Ama nedense ya beklenen hiç gelmiyor, gelse sorunları çözmüyor , çözse yeterli bulunmuyor, çabası beğenilmiyor.
Aslında çözmesine rağmen yeterli bulunmaması o çözümlemeci beklenenin zihinde bir hayal kahramanı haline getirilmesi ve yapabileceğinin üstünde bir misyonun zihinde ona yüklenmesinden kaynaklanıyor muhtemelen..
‘’Dünyayı kurtaran adam’’ beklediğimiz için bir beğenmemezlik içine giriyoruz bazen de..
Aslında çözümler dikkat edilirse sorunla hep iç içedir, ‘’Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş’’ diyen muhteşem muhterem kim ise, ne güzel söylemiş değil mi ?
Ben asıl konuya girmek istiyorum;
Son yıllarda dikkatimi en çok Hz Mehdi konusu çekiyor.Ekranlarda , radyolarda, sohbetlerde sürekli ahkam kesen ve kendini ulema zanneden tiplerden öylesine sıkıldım ki anlatamam..
Hz Mehdi konusunda İslam uleması farklı görüşler beyan etse de; çoğunluğun ittifakı bu zaatın geleceği yönünde.. Açıkçası Hz Mehdi konusunda ahkam kesenlere kızıp bizde ahkam kesenleden olacak değiliz, zira bu iş tamamiyle İslam alimlerinin işi ve her önüne gelenin fetva vereceği bir konu da hiç değil..
Hz Muhammed (sav) bazı hadislerinde bu kişiden ve özelliklerinden bahsetmiş, kıyamete çok yakın bir dönemde geleceğini ve İslam ahlakını yayacağını beyan etmiştir..
Peki bize düşen nedir ? Bize düşen, üstümüzde bireysel ve toplumsal binlerce mesuliyet varken, namazı abdesti terk edip, beşeri hayatta faydasız bir birey olarak gezmek ve sağda solda pinekleyip Hz Mehdi’yi beklemek değildir..
Bize düşen çalışmak, bir kurtarıcı beklemeden kendi geleceğimizi ve ülkemizin geleceğini düşünerek çok çalışmaktır.
Cahil cahil sohbetler eden, ekranları mesken edinip mankenlere iltifatlar yağdıran, kendinin Hz Mehdi olduğunu ima ederek kırıtan tiplere itibar etmeden, tembelliği üstümüzden atıp çalışmalıyız.
Zira ömrümüz kifayet eder ve Hz Mehdi’yi görürsek şayet, bir rehber olarak onun da bizden bekleyeceği şey budur.Çünkü o insanlığı İslam Nuru ile nurlandıracak ve etrafına da nurlanmış kimseleri alacaktır..
Siz olsanız yüce bir davaya çıkacağınız insanları sizin şu halinizdeki insanlardan seçer miydiniz ? ( genellemeye bizde dahiliz , kendimizi konunun ve sorunun dışında tutmuyoruz )
Elbette seçmezdiniz, bu yüzden Müslümana yakışan beklemek değil, çalışmak, şartları olgunlaştırmak, günü geldiğinde göreve almaya layık olmaktır.
Allah hepimizi sadıklardan eylesin..(amin)
Allah bu milleti sahte alimlerin şerrinden korusun, çünkü onlar gökkubbe altındaki en şerli kişilerdir ..Ve Allah vakti geldiğinde ‘’ hazır’’ olabilmeyi nasip etsin, Allah sonucu bekleyenlerden değil, sonucu belirleyenlerden eylesin..
Amin..