Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
İlhan Kemal
İlhan Kemal

Anneni Bağla

Yorum

Anneni Bağla

7

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

614

Okunma

Anneni Bağla

Zilin sesi duymadığı halde sokak kapısını açtı. Kimse yoktu. Kapatıp, içeri geçti. Salondaki duvar saatine baktı: Yediyi on iki geçiyor, on üç geçiyor, on dört geçiyor... Bu saatte kim gelirdi?

“Gelecek olan gelir, saate bakmaz.” diye mırıldandı.

Kendi kendine konuşup deli yaftası yemek de korkutmuyordu. Artık korkacak pek bir şey kalmamıştı. Kanepeye oturdu, saate tekrar baktı: Yediyi çeyrek geçiyor, çeyreği bir geçiyor, çeyreği iki geçiyor...

Dayısının emanetiydi bu duvar saati. Kore’ye gidip de gazi olmayan dayının. Ne şehit olmuştı, ne de geri dönmüştü. Kore kaybıydı Özdemir Dayı. Yüzünü hatırlamıyordu bile. Bir gün ihtiyarın teki kapısını çalsa ve Özdemir olduğunu iddia etse, tereddüt etmeden emanet saati eline tutuşturur, kapıyı kapatırdı.

Çok değil, bir kaç hafta öncesine kadar kapısı sürekli çalardı. Açtığında karşısında ağlamaklı yüzler bulur, bu yüzler nereden çıktıkları belli olmayan kollarıyla kendisine sarılır ve tek söz etmesine izin vermezlerdi. Sonra bir anda boşalırlar, hıçkıra hıçkıra ağlarlardı. Onlar ağlayadursun, Meryem ses etmeden onları yatıştırmaya çalışır, acılarını biraz da olsa paylaşmaya çalışırlardı. Onlar ise gözyaşları arasında

“Başın sağolsun Meryem Abla.” demeye çalışır ama kelimeler hıçkırıklara karışırdı.

Eğer cümlelerini bitirebilirlerse Meryem de onlara karşılık olarak “Vatan sağolsun” der ve taziyecileri içeri davet ederdi. Geleceklerini bildiği için önceden hazır ettiği ikramları yeni demlediği çay eşliğinde sunardı. Bir süre evi konu komşunun getirdiği yemeklerle dolmuş, neyse ki onları daha sonra gelenlere sunup kurtulmuştu. Başkalarının getirdikleri tükenince de, gelenlere kendi yaptıklarından tattırmış, kimse de gelmeyince yeni bir şeyler yapmaktan vazeçmişti.

Kapı zilinin ilk sessizleştiği dönemi Hüsam’ın parmakları bozmuştu. Hüsam Zekiye’nin ağabeyi idi, nişan hediyelerini iadeye gelmişti. Meryem geri çekilmiş, Hüsam onları getirip koridora bırakmıştı. Çıkarken yere bakarak “Başın sağolsun Meryem Yenge” demiş ve gitmişti. Onun ardından Meryem koridordaki yığını alıp Gökhan’ın odasına götürmüştü. Kutuları yapılmış yatağın üzerine bıraktıktan sonra bir daha da ellememişti.

Hüsam’ın ziyaretinden sonra ikinci sessizlik dönemi başlamıştı. Kapı çalmıyor, gelen giden olmuyordu. Meryem yine de ara ara kapıya gidiyor, birisinin kapı önünde beklemediğinden emin oluyordu.

...

“Ne meraklıymış ziyaretçilere! Oğlunu unuttu, onları peşine düştü.”

Kendisine seslenildiği farkeden Ayfer çamaşır asmasına ara verip:

“Zaten tek damla gözyaşı dökmedi çocuğun ardından. Düğün masraflarından kurtulduğuna mı sevindi, nedir?”

...

Hiç bir sonsuza değin sürmez. Kapının sessizliği de sürmedi. Saat dokuzu dört geçiyordu, beş geçiyordu, ama altı geçemeden kapı çaldı. Gelen Özdemir Dayısı değildi. Oğlu Gökhan da değildi. Zekiye idi.

“Benden duyun istedim Meryem Ana. Babam beni Kocamışgillerin Mustafa’ya veriyor. İki haftaya nişanımız var.”

Sonra bir şey söylemesini ister gibi Meryem’e baktı. Meryem ise yere bakıyordu. Kimse konuşmayınca Zekiye özür diler bir havada:

“Anam beni bekler; geldiğimi bilmiyor.” dedi ve gitti.

Meryem kapıyı kapattı, misafir odasındaki kanepeye oturdu. Saate baktı; saat dokuzu yedi geçiyordu, sekiz geçiyordu, dokuz geçiyordu.




Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Anneni bağla Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Anneni bağla yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Anneni Bağla yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik, @lacivertignedenlik
17.8.2011 23:31:08
tik tak -tik tak zamanlar ,yüzler sahneler
bekleyişler hüzünler

-bir de annem

sevgiler
nuray telli
nuray telli, @nuraytelli
16.8.2011 00:51:30
Yürek yakıcı, acı bekleyış...Ruhlar bedenleri terk ederken yalnız gitmiyor.Hep başka hayatlardan parçalar da götürüyor.Böyle acılar ne zaman yasanmaz ki...Mümkünü var mıdır?Yaşayanlara Allah sabır versin...Saygılarımla...





































































































Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
15.8.2011 23:34:32
Öykünün kalp atışlarını duydum.

Dakikaları sayanlara eşlik ettim. Kapıya baktım.

Sahneye bizi de dahil ettiniz sayın yazarım.

Okudum yirmi üçü otuz bir geçti, otuz iki geçti, otuz üç geçti ancak yorum yazabildim.

Kutluyorum.

(Hala kıskanmaktayım.)
Billur T. Phelps
Billur T. Phelps, @billurt-phelps
15.8.2011 21:27:31
Allah kimseyi kapılara baktırmasın derler...

Hiç boşuna söylenmemiştir böyle sözler. Çünkü hepsi içinde
ne yaşanmışlıklar gizler de kimseler bilmez. Hüzünlü bir yazıydı.

Buruk bir tat bıraktı :(

Sevgiler,

Billur T. Phelps tarafından 8/16/2011 12:00:34 AM zamanında düzenlenmiştir.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
15.8.2011 21:08:27
Yazılması en hassas ve en zor konulardan biri. Çok duygulandım. Allah kimseye bu acıyı yaşatmasın. Hayat nasıl da devam ediyor değil mi? Kutlarım anlatımınızı. Selamlarımla.
O qué
O qué, @o-qu
15.8.2011 19:13:59
Tartışmasız en koşulsuz sevgi "annelerinki".
Hüzünlendirdi bu kez kaleminiz.
Tebrikler yazar.
Saygı ile
canandemirel
canandemirel, @canandemirel
15.8.2011 19:05:22
Ne güzel bir söz var; Vah gidene....
Şehitler gider kalanlar ağlar. Analar daha çok ağlar , yanar hem de ne yanma. Sonra hayat devam eder hiç bir şey olmamış gibi Zekiye hayatını devam ettiriyor.
Şehit haberleriyle üzgün olıduğumuz bu günlerde bu öykü çok yerinde yazılmış. Hep şehit haberlerinde akla gelen analar olur.
Duyarlı hem de çok duyarlı bir yazı okudum. Kutluyorum sizi, sevgilerimle...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL