Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı

KÜÇÜK SIRLAR-2

Yorum

KÜÇÜK SIRLAR-2

14

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1154

Okunma

KÜÇÜK SIRLAR-2

KÜÇÜK SIRLAR-2

Kararını verdi. Ayağa katlı. Açık pencereye yöneldi. Artık ince bir çizgi üzerinde yürüyordu.Her şey bitecekti. Gördüğü tüm kabuslardan uyanacak, tüm sıkıntıları bitecekti… Adımları çoğaldı. Pencerenin tam önünde durdu.Artık hiçbir şey düşünemiyordu.Gözleri kararmış, başı dönmeye başlamıştı.


Ve…






Camdan kendini bırakmış, olan olmuştu işte. Beyni, bin parçaya bölünmüş sağa sola

savrulmuş, bedeninde ki tüm kemikler kırılmıştı. Başına binlerce kişi gelmiş, neden böyle bir

şey yaptığını merak ediyorlardı. Polis arabaları, ambulans sirenleri birbirine karışmıştı.

Etraftan parçalarını toparlayacaklar, sonra hastaneye götürüp cesedi araştırma için

otopsi yapacaklar ve hamile olduğu ortaya çıkacaktı. Annesi kimsenin yüzüne

bakamayacaktı. Zavallı kadın ! Bu günler içinmi yetiştirmişti onu. Olmaz olsundu böyle

evlat ! “ Benim böyle bir evladım yok!” deyip çekip gidecekti belki de. Bu kesindi. Herkesin

diline dolanacaktı adı…


” Kimbilir kimlerle düşüp kalkmıştı da babası belli olmayan bir çocuk peydahlamıştı. Gidinin yosması…”


Telefonun keskin sesiyle kendine geldi. Pencereden geriye döndüğünde, gözünü

kamaştıran güneşten dolayı bir zaman kendine gelememişti.

“ Kesin Ümit arıyor. Pişman oldu özür dileyecek”. İçini garip bir mutluluk kaplamıştı ki ne

yazık ki, hastaneden arıyorlardı. Acil annesi ameliyat olmalıydı. Para lazımdı. İyi de para

nerde ? Hangi ağaçta yetişiyor? Hangi topraktan çıkıyor ? Kim borç verir ? Az buz değil. Bir ton para…


Masasına tutunup sandalyeye yığılıp kaldı. Neye yapacağını neyi düşüneceğini şaşırmıştı.

Olmaz olsundu böyle hayat. Akşam paydos saati ne çabuk olmuştu. Herkes

toparlanıyordu. Kendi de kalktı . Hazırlanıp eski mahalleden çok yakın tanıdıkları

komşuları Selma hanımdan borç isteyecekti. Gerçi durumları iyi değildi. İki tane çocuk

okutuyorlardı üniversite de ama. Başka çaresi yok, gidecek başka kapısı yoktu.

-Sen nereye gidiyorsun ? Unuttunmu ? Patron seni odasında bekliyor. Dedi Selma.

-Ah kafam ! Unutmuşum… Teşekkürler uyarın için .

Beni neden çağırsın ki ? Benim ile ne işi olur ? Diğer kızlar olsa şimdi. Ayna karşısından

geri çekilmezler, boya kutusunun içine girerlerdi. Canı sıkılmış patronun odasına doğru yürüyordu.

Tık tık

-Girin !

-Afedersiniz ! Beni istemişsiniz !

-Evet. Buyurun geçin şöyle oturun.

-Teşekkür ederim.

-Elimde birkaç dosya var . Biraz izin .

-Elbette, buyurun siz.

Rana koltuğun kenarına ilişti. Ne konuşabilirdi ki ? Ayrıca onunla aynı odada kalmaktan

korkmuştu. Ara ara bakışlarıyla onu süzüşü hiç hoşuna gitmemişti. Gömleğinin düğmelerini

nerdeyse göbeğinin üstüne kadar açmıştı. Hava sıcaktı, ama oda da klima vardı.

Bakışlarını hemen, gömleğin içinden görünen yanık teninden çekti. Utanmıştı. Aşkına,

Ümit’ine ihanet ediyormuş gibi geldi. Ümit’i Allah onu bildiği gibi yapsındı. Elindeki

telefonun mesaj bölümüne girdi. Ona ilk tanıştıkları andan itibaren yolladığı mesajlara tek

tek bakıyor, sinirleniyor, sinirlendikçe hepsini siliyordu.

Sami beyin cep telefonu çalıyordu. İşiyle meşgul olduğu için duymuyordu .

-Sami bey telefonunuz çalıyor.

-Bakarmısın sana zahmet ? Sonra arayacağımı söyle her kim ise.

-"Elbette. Efendim.

-“ Buyurun Sami beyin telefonu. Şu an kendisi meşgul beyefendi. Notunuzu iletirim. Sizi

daha sonra, iş bitimin de arayacaklar. Size de iyi akşamlar…”

“Daha neyi bekliyor bu adam? Daha eski mahalleye gidip Selma teyzeyle konuşacağım.

Sonra hastane. Uff hadi be adam…”

Rana; genç patronunun yüzüne dikkatlice baktı. Kemikli ve erkeksi yüz hatları vardı.

Dikkat çekici ve çarpıcıydı. Hafif kirli sakalı çok yakışmıştı. Hele ki elleri. Tam bir erkek

eliydi. Tablo yaptırabilirdi bu eller. Beyni allak bullak oldu. Ne yapıyordu böyle. Ellere karşı

zaafı vardı. Yaptığı karakalem resimlerinin çoğu erkek eliydi. Buna kendisi de anlam

veremiyordu ama, bu onda bir saplantı haline gelmişti. Kafasının içinde, elleri beynine

çizgi. Kemikli, sert ama yumuşak bir çift el. En uygun zamanda yapmalıydı beyninde ki elleri…

Patronun bakışlarıyla karşılaştı. Şaşırıp kalmıştı. Adam gömleğinin bir düğmesini daha

açıyor, gözlerini Rana’dan alamıyordu.

-Sen diğer kızlardan çok farklısın.Dedi Sami bey. İyi de durup dururken nereden çıkmıştı

bu laf şimdi ? Herkesin dediği gibi çapkın bir adam ise aynı odada kalmaları hiç doğru değildi.

-Ne demek istiyorsunuz Sami bey? Ne söyleyecekseniz söyleyin. Zira gitmem gerekiyor.

-Gidersin canım acelen ne ?

Rana hızla ayağa kalktı kapıya yönelecekken Sami tam önünde durdu.

Göz göze geldiler. Rana bir yaprak gibi titriyor, belli etmemeye çalışıyordu.

Sami kendinden emin adımlarla Rana’ya yaklaşıyordu. Her adım Rana için ölüme giden bir

yoldu. Akşam rüzgârı aniden pencereyi açmış, tül dalga dalga yalpalamaya başlamıştı.

Elindeki kaleme tırnaklarını batırıyor, tam kırmak üzereyken vazgeçiyordu. En azından

Sami beyi yaralar elinden kurtulabilirdi. Bu fikir aklına yattı. Açılan pencereden, sokaktan

gelip geçen arabaların korna sesleri birbirine karışıp akortu bozuk düzensiz bir orkestra

gibi çalıyordu. Rana başına cama çevirmişken, Sami iyice yaklaşmıştı. Birden !




Karşı koyamamaktan korkuyor, yüreği yerinden çıkacak gibi atıyordu. Nefes alışları

hızlanmış, yanakları kızarmış, kuruyan dudaklarını diliyle ıslatıyordu. Kaçmak istiyordu.

Tam sırası diye düşündü. Etrafını kontrol etti. Sağda masa, solda ise dolap vardı. Geri

geri gitti. Olamaz !




Duvar !

Yolun sonundaydı. Artık istese de kaçamazdı. Köşeye sıkışmıştı. Teslim mi olacaktı ?

Gözlerini Sami’nin gözlerinde birleştirdi. Kemikli yüzü, kirli sakallarıyla, tam karşısındaydı.

Bağırsamıydı acaba ? Boğazı kurumuştu. Şirkette de kimse kalmamıştı. Herkesin işten

çıkmasını beklemişti demek. İyi de ağzının içine düşecek o kadar kız varken neden,

kendisiydi. Anlam veremiyordu.

Annesi gözünün önündeydi. Hastanedeydi. Ameliyat olmalıydı. Yoksa ölecekti. Ne olursa

olsun direnmeliydi. Karşı koymalıydı. O yolun yolcusu gibi hemen teslim olmamalıydı. Dili

damağı kurumuştu. Ağzının içinde biriktirdiği tükürüğü yutmaya çalıştı, olmadı. Bir daha

denedi olmadı. Derin bir nefes alıp yuttu. Sami’nin erkeksi nefesi yüzünde bir Meltem

coşkusuyla esiyor, bir alev dalgası gibi vücuduna doğru akıyordu.

Ah bu çaresizlik ! Ah bu parasızlık ! Mecburiyet... !


Aniden !




Kapı açılsa ! İçeri biri girse ve kurtulsaydı bu zor durumdan ! Nasıl bakardı annesinin

yüzüne. Herkes onu kötü bilecekti. Herkes, suçlayıcı ve aşşağılayıcı bakışlarını

haykıracakltı. Ellerine koz mu verecekti ? Suçlumuydu ?

Ellerini karnına götürdü.Sevdiği adamdan bir parça taşıyordu. İyi de sevdiği adam

neredeydi ? Hayalleri vardı . Masumiyetiyle, bekareti bacak arasından sökülüp alınmıştı.

Hevesini alıp bir paçavra gibi fırlatmıştı. Kaşlarını çattı. Nefret ile adını andı Ümit’in.

"Şerefsiz "



Sami iyice sokuldu. Güçlü kollarıyla, Rana’nın kollarından tutup kendine çekti.

Dudaklarının yanından, yüzünde ve kulağında Sami’nin erkeksi nefesi yalpalanıp

duruyordu. Kulağının içine ateş topları düşüyor, l avlar içine doğru hızla akıyordu. Sami

kendisini hapsetmiş, hükmetmek, her istediğini yapmak için kıskacı altına almayı

başarmıştı. Direnecek gücü yoktu. Tüm gün yaşadıkları bir de Sami’den beklemeyeceği bu

hareket karşısında olduğu yere yığılıp kalması içten bile değildi. Annesi geldi gözünün

önüne. Annesi hastanedeydi. Hastane ise ondan para bekliyordu. Ameliyat olmassa

ölecekti. Para yoktu. Sami beye hayır derse işten kovulacaktı. Belki de hayır dediği için

iftira edecekler, başka yerdeki iş kapıları da sonsuza değin yüzüne kapanacaktı.

Annesinin bakışlarıyla karşılaştı. Çektiği acılardan rengi sararmış, acı dolu gözlerle ona

bakıyordu. Ameliyat olmasa ölecekti. "Hayır" derse Sami bey işten kovacaktı. Karnında ki

çocukla ne yapardı. "Ha" deyince iş bulunmuyordu. Annesi ameliyat olacaktı." Para, para"

diye sayıklıyordu doktorlar…Rana’nın kafası allak bullak olmuştu.Artık düşünemiyordu.



Sami’nin kalp atışları hızlandı. Nefesi hararetiyle yanmaya-yakmaya başladı. Nefesi ,

Rana’nın kulağındaki duvarlara çarpıp yüreğinde yankılanıyordu. Ellerini iki yana bıraktı.

Dizleri titriyor, bacakları tutmaz bir hâl içinde rüzgâr da sağa sola sallanan ağaçlar gibi bocalıyordu. ..



Ve…

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Küçük sırlar-2 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Küçük sırlar-2 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KÜÇÜK SIRLAR-2 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Feyza Can
Feyza Can, @feyzacan2
16.8.2011 03:35:45



yaa reklam arasini cok uzun tutmamanizi oneriyorum siddetle! :)

kucuk sirlar dizisini hic seyretmedim,ama bu diziye fena kaptirdim kendimi:)

bildirim gelince misirlarimi alip kosuyorum pc basina :p

sevgiler sultan..

cok basarili!


inci*
inci*, @inci-
15.8.2011 11:54:45
Ve............... İntihar girişimleri; anlık ipin koptuğu saniyeler... Onları durduracak hayati önem taşıyan saniyelik sorumluluk, yükümlülük halleri. Bizim kızda annesi yüzünden mecburen sıkıştırıldığı yerde kalbi çarpa çarpa çaresiz......eeee yazarın insafına kalmış artık :)))) sevgiler Sultana.
Roza
Roza, @roza
15.8.2011 09:02:09
:S Tövbeler olsun...

Veeeeee.........Bekliyorum anacım...

Sevgimle Sultanım :)
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
14.8.2011 22:03:14
Bayağı hareketli bir öykü. Kurgusu zengin. Merak uyandırıyor. Bakalım neler olacak. Bekleyip göreceğiz. Kutlarım arkadaşım. Emeğine sağlık. Sevgilerimle.
Nezahat Yıldız Kaya
Nezahat Yıldız Kaya, @nezahat-yildiz-kaya
14.8.2011 21:01:11
Bu sefer brenda degilde perdeyimi ceksek ustune ne :)
Yeter kalp krizi kapiya dayandi .)

Cikis kapisini goster artik bu kizimiza , oda nefes alsin benimle :)
Yurekten tebrik ve sevgimle.
HakkınSesi
HakkınSesi, @hakkinsesi
14.8.2011 16:45:51
Dünden sonra biter diyordum bugüne, ama yine devam ha:))

Güzel gerçekten....iyi gidiyor ablacım..

Ama şu entrika halleri iyicene insanı çekiyor öykünün içine..


Hürmetle...
Dr. Ufuk Bayraktar
Dr. Ufuk Bayraktar, @dr-ufuk-bayraktar
14.8.2011 15:06:31
ama bu kadar da olmaz ki canım :)
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
14.8.2011 12:57:11
10 puan verdi
Heyecanlı bir romandan kısa bir kesitti ve çok güzeldi ve devamı beklenmekte. Kalem, eline yakışanlar dansın.

Tebrikler Sulatan.

sevgimle.
Um
Umut Kaygısız, @umutkaygisiz
14.8.2011 12:24:57
Yok, iflah olmaz bir adamım ben. Hevesle sarılacağım her seferinde. Aldanmak için sözcüklere, çıkartacağım gözlüklerimi. Sonra içimden geçen sayılar koşacak yardımıma ama yok hiçbir matematik çözemez sizi. Büyülü bir alışkanlım bu. Siz yazın...Biz de ekranı defter yapalım:)TEbrikler.
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
14.8.2011 10:55:48
Sen biraz daha çalışsan ve kendini geliştirsen akıcı bir roman yazabilirsin Sultan. Bu öykünde bunu daha iyi anladım. Anlatımın çok güzel. Sürüklemeyi iyi biliyorsun. Bence uzat romana çevir.

Kutluyorum canım. Sevgiler.
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
14.8.2011 10:42:01
canım yine ve de bıraktın
sanırım kız hayal dünyasında ben öyle düşündüm
üç günlük patron hemen sulanmaz yanında çalışanlara be annem
güzeldi yine kalemin sevgimlesin her daim
Etkili Yorum
hyazici58
hyazici58, @hyazici58
14.8.2011 10:12:43
Neden bu hikayeyi ramazana sakladınız anlamadım !

Evet intihar hikayelerini sevmiyorum, gerçeğinide sevmediğim gibi...Bu konuda bir araştırma yapmıştım; birçok nedene ulaştımdı. Ancak en ilginci, bir hoca intiharın kader olmadığını söylemişti. Onun görüşüne göre intihar tmamen şahsın tasarısıydı. Vebalinin de islamda çok özel olması nedeniyle hocayada hak vermek lazım diye düşündüm. Hülasa intihar bölümleri beni rahatsız ediyor...

Güç ve ahlaksızlık neden yanyana durur hep, diğerleri acaba paraları olmadığından mı ahlaklıdır ?

Bizde roman yok diyenler bunu beceriksizliğimize yorsada; aslında batılı romanlara konu olan şeyleri toplumumuz canlı olarak yaşıyor, aslında bize romanı sevdirmek zor bu anlamda. Hatta bazı olayları okunur kılmak için hafifletmek gerekiyor, yani gazını almak lazım. Nasıl sevsin romanı adam? Hayatı roman !...

Güzeldi vesselam....Benden de bu syfaları koparıp gitti...

Yürekten kutladım.Selam,saygı...
Bedri Tokul
Bedri Tokul, @bedri-tokul
14.8.2011 10:04:51
Hayırrr... Hayırrr... Sen Tacettinin dediğine bakma.... Kurtarma ne olacaksa olsun.... Kurtarırsan annesi hastanede amaliyat olamaz haberin olsun...

İlahi Sultan...

Yazılarınla bize k"Köşe kapmaca "oynatıyorsun.. Helal olsun sana...

Sevgilerimle...

tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
14.8.2011 09:41:30
veeeee.......sen varya sen....sayfanda kilitli kaldık....bir süprizin var gibi....yine sultanca....bakacağız kurtar artık şu çaresizi...tebrikler sultan saygılarımla
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL