31
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2208
Okunma
İlk defa kendi içimdekileri yazmak istiyorum. Kurgu olmayan, benim olan duyguları. Sade, sanatsız. Neden? İşte bunu bilmiyorum. Belki artık tahammül gücümün düştüğünü hissettiğimdendir. Suskunluğun kesici yanlarını öpmek zorunda kalmaktan yorulmuşumdur.
Keşke direkt olarak mazrufumu gönderebileceğim birim olsaydı. Ama yok. Kandillere benziyor insanlarım. Işıkları yanıyor. Ama çok uzaklar. Sade varlıkları bir umut. Bakıp, karalanmış mihrabına sürüyorsun ilaç niyetine. Sadece yalnızlıktan ölmüyorsun. Yoksa karanlık yine karanlık.
Kitaplara bakıyorum. Ne çok konuşuyor insanoğlu. Evren aralıksız bir kelime deposu. Hangileri benim sözlerim? Doğru yerde doğru şeyi konuştum mu, ya da yazdım mı? Ya kırdıysam, ya kıracaksam. Ya yanlışsa bilgi kaynağım. O kadar çok kendimi açıklamak zorunda kaldım ki, artık kimse sormadan söylemek istiyorum…
Aylardan Haziranı, çiçeklerden sardunyayı, insanlardan annemi, severim. Kimseden aşağı ya da yukarı olduğumu düşünmediğim için, kendimi ; bütün insanlığın dümdüz bir platformda yan yana ve uygun adım yürüdüğü yalanına inandırdım. Çok çabuk ağlarım, ağlatmamak için çok düşünürüm. Hep seven taraf olmak isterim. Sevilmeyi beklemeden. İnsanları şaşırtmayı, güldürmeyi, düşündürmeyi severim. Ama sevmem, iki yüzlülüğü. Beni sevmediğini çok iyi bildiklerimin selamı dahi içimi ürpertir.
İnsanları bir ömür boyu sevebileceğimi sanmıştım. İnsan kokusunu, bakışını, sesini, hatalarını hatta. Yanılmışım. Artık kendimi anlatmak zorunda kalmaktan yoruldum. Hayal kırıklıkları teker teker gelmiyor, toplu halde dökülüyorlar başıma. Neden ve nasıl bu kadar kör olabiliyor gözlerim, ben nasıl yanlış insan tanırım diye hayıflanmaktan, uykularım bile zehir. Oysa ne saçma…Tanıdığın tanımadığım bütün insanları senin saymak. Senin gibi sevdiklerini ve düşündüklerini sanmak. Sevgide ortayı bulamamak.
Dokunsalar ağlayacak kadar üzgünüm. Kırgınım. Kelimeler midemi bulandırıyor artık. Okuduklarım, yazdıklarım…Hepsi koca bir hiçlik. Kimse kendisi değilmiş. Kime güvenebileceğimi bilemeyecek kadar şaşkın ve üzgünüm artık.
Ağır bakışlarımı söküp atmak istiyorum bir denize. Dilimdeki ağır kelimeleri.
Niye her şey bu kadar kötü ve riya görünüyor gözüme. Bana inancımı kaybettirenlere ne demeliyim?
Neden bir ablam yok anne? Beni kaç kişiye abla yaptın oysa. Ben kime güveneyim? Kararsız anlarımı kiminle paylaşayım, kime yol danışayım.
İtirazım var kendime.
Daha fazla üzerime dökülmeden insanlık, kaçıp girmek gerek bir mağaraya. Fırtına dinince geri dönmek üzere…