- 571 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Lazut mısır mı ki? Ardahan öyküleri- 205
Beregi çay bahçesi, Batum rıhtımda rıhtım gibi çalışan çaybahçesidir. Orda oturduk.
Törkişkafe, bira, kola, su, neskafe hepsinden içtim.
Bir genç masamıza geldi. Hoşgeldiniz dedi: DİDİ MADLUBA.
Kendinin Goblet mevkiinden olduğunu söyledi. Goblet’i övdü de övdü.
Essahtan övülcekmiş... övülcek mevkiiymiş.
Batum’un girişinde Gonyo sahil şeridi daha bitmedi: Olağanüstü sahili, plajı. Goblet’te bundan az değilmiş..
Alçak tepeler bitki örtüleriyle uyumuş yuhuda. Sarf anlaşılmasın: Batum düzdedir. Etraf dağlar onlarında tepelerinde tepe dağlar dajoluk ediyordu.
Ağaçlar yaprakları, dallara sarmış, sarığı papak yapmış başına külahgeçirmişti. Ağaçlar pambuğ ağırlığında görsel dokuyla algılayacağın yüngüllükten bir kırtık faizlidir.
Deniz: çarşaf sanarsın, çarşaf: Nevresim jiletden daha düz düm düz ... sakin pist sarmışlar kadardı.
Gözlerim seyirip su yüzeyinde yürüdü.
Ben manevi tabirle yürüdüm. Yüzmedim diyorum. Tekrar gittiğimde yüzeceğim.
Suyüzünde yürüdüğümü olduk sayıyorum.
Sen ne sayarsan say?
Batum Batum olalı böyle armoni görmedi.
Herif demişe:
"Sondur ama az değil."
Lafa alıcı gözle baktığım zaman Batum gözümün önüne geldi.
Her nasılsa: Taş gibi fizik alem frekansında; Batum’dayız.
Bir insanda bir Batumdur. Bir insanda bir alemdir.
Batum son ve daha az sayılmazdı. Ne manaya doğru çekersen çek!
LAST BUT NOT LESS
Ya ben birez cahalımda ağnayın: Batum son sayılırdı ama daha az değildi.
Batum’a biz gezmeye gitmiştik
Orta Camii’de iki akran arkadaş. Köylüler:
-Bico Bene niye mevlüt okumadın?
-Daha ne yapayım Kadir Efendi.
Türkçe diyeşirler: Borçka’da hısımları varmış.
Orta Camii’de birkahvehane, kızın biri çay getirdi. Çaylar sinide adambaşına getirdiği çayı dağıtıyor. Hele sen seyret!..
Bizim adamların hepsi çay bardağına alıcıgözle bakıyor. Çay bardağına mı?
Öf öf öf öf ki öf!..
Batum sondu ama az değil.
Maviye ağaçlara, dağlarına, tepelere cool havasıyla Batum’a, Batum’da ÖF demeyenin nenesi ölsün!
-Ola mal davar kaça gediyer.
-Nedecen mal davarı dede... Karı kız...
-Sus eşşekoğlu eşşek...
-Karı kız bakarsa damızlık saklıyerler. Satmiyerler. Ben onu kastettim.
-Afedersiniz şeycan ben de hate; Yanlış gandım!
Şöför şirinlik salmak için minibüs müşterilerine ilişiyor. Bu işletme tekniğinin hasosudur. Yalandan Amerika’da yıllarca okuyup. MANAGEMENT tekniğini HALKLA İLİŞKİLER TEKNİĞİNİ örgendim diyerler. Şavşetli şöför Allahıma kitabıma müthiş müşteri sevk ve idaresine sahipti. Maşallah ki maşalllah.
On yaşlarında arka koltukta anasının dizinde oturuyordu çocuk. Bizim şöför:
-Adın nedür de bağem yegenim. Çocuk saniyesinde yanıtladı:
-BERK!
-BEKİR Mİ?
Çocuk bağırarak tabii şöförün kulağına. Şöförü sağır sanmıştı.
-BERKKKKKKK!...
-Ne bağeriyersin BERK can eşittim.
Vadide bir viraj daha aldık. Ağaçların eteği altında kartalların kanadında korunmalı sakınmalı gidiyoruz. Hava güzel cemaat akıllı başlı. Sohbet adamakıllı.
" Suloban’a da gideriz o yanki yoldan!"
Daha ne iştersin SİMO CAN? Daha ne olsun oğul can! Allahın ataşı mı olsun?
Şöför Berk’e bir soru sordu. Hepimize sordu sayılır. Gurup liderliği diye birşey vardır. Gurupta mutlaka biri şef/ lider olur. Sosyo- Biyolojik yasadır. Şöför gurubumuzun lideriydi. Konuşkanlığı ikna edişi ile orda oturma burda otur, demesiyle kolanya ikram edişi. Nereden geliyorsun nereye gidiyorsun? demesiyle velhasıl büyüğümüzdü şefimizdi.
Mamafih buna lüzüm yoktu? Açıkca meydan okumaydı bu hali. Pekala soruyu cevaplayan biri çıksaydı daha ileri taşısaydı. Neolacaktı o vağıt?
-Berk bir yarışmada sende goşiyersin ikinciyi geçtin yavrumcan kaçinci gelürsün?
Minibüs ahalisi, Berk çocuk cümlealemi çamladı kaldı. Minibüs soruyla ilgilenmediğinden bir o gidiyordu, birde şöför çamlamamıştı.
Gördün mü başımıza geleni?
Kul sıkılmayınca Hızır peygamber yetişmezmiş?
İstanbuldan geliyermiş bir adam: O Berk’e dönerek suali yanıtladı. Ayrıca nasıl çözdüğü usule yöntem dendiğini açıkladı. Bu tip suallerde bu yöntemi mutlaka tatbik etmesi lazım geldiğini döne döne tembih etti.
Adam şunları söyledi: Kağıt kalemle yazarak çizerek.
-Berk şu çizdiğim koşucu birinci giden arkasındaki de ikinci koşucu bunuda çizelim. Birinci ve ikinci koşucuları çöp adamla işaretledik. Birinci önde ikinci arkada.
Şimdi sıra sende sen ikinci geliyorsun; ne demektir bu: İkinciyi geçtin demektir. Seni İkincinin önüne işaretliyorum. Birinci senden önde kaldı sen ise ondan geride. Harita üzerinde herkese göstererek sordu: Berk kaçıncıymış yarışmada ikinciyi geçtiğinde.
Berk cevapladı: İkinciyi geçtiğimde ikinciyim çünki önümde hala birinci olmaktadır.
Adam Berk’e ayrıca bu ve başka sorularda mutlaka kağıt üstünde yazarak çizerek çalışmasını söyledi. Bu yöntemin ismide Kavram Haritası kurmakmış.
Şöför:
-Kaçdur diyerim. Bu araba SULOBAN’A GETMEZ!
İhtiyar yolcu:
-Ayğuriye olmaz getür HARİTAYI bakacam! Urğiyer mi, urgamiyer mi?
yalçıner yılmaz
10-07-2011 ardahan