3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1447
Okunma
Memleketimizde sürekli olarak dış güçlerin ve onların içerdeki maşalarının karıştığı karanlık olaylar olageldi. Lâkin bunları gören, yaşayan insanlarımız maalesef beyin yıkama operasyonlarıyla ideolojik bakmaya yönlendirildiklerinden dolayıdır ki asıl failler sürekli arka plânda ve gizli kalmayı başardılar.
Anadolu insanının en önemli özelliği Müslüman olmasıdır. Gerek Hanefi, gerek Şafii mezhebinden olsun, gerekse de kendisini Alevî diye adlandıran şia mezheplerinden olsun... ne olursa olsun, her şeyden önce İSLÂM’dır. Alevîliği bir mezhep olarak gören ve göstermeye çalışanlar yanlış yapıyorlar. Hz.Ali’yi sevmek Alevilik ise, ben hepsinden fazla Alevî olurum. Niye mi? Çünkü O zât benim peygamberimin övgüsüne mazhar olmuş, peygamberimin soyunu sürdüren damadı olmuş, peygamberimin en güvendiği koruyucusu olmuş, “ilimlerin kapısı” diye vasıflandırılmış mübarek zattır. Peygamberimden sonra halifesi olmuştur. Ve.. camide aldığı kılıç darbesi sonucunda üç gün yaşadıktan sonra şehîd olmuştur.
Bugünkü tartışmaların odağında olan Alevilik meselesi temelsizdir. Sadece Anadolu coğrafyasının yer altı ve yer üstü zenginliklerine el koymak isteyen aç gözlü haçlı zihniyetinin kışkırtmaları ve göz boyamalarıdır.
Ben böyle anlıyorum.
Hz.Ali’yi sevenler Müslüman değil mi? Müslüman. Öyleyse cami dururken niye cemevi denilen mekânlarda ibadet etme inadı gösteriyorlar? Ve.. ibadet adıyla yaptıkları seramoninin namaza benzer yanı var mıdır? Asla yoktur.
İşte büyük çelişki buradadır. Hz.Ali Kur’an’a göre hükmeden “Emir el-Mü’minîn” idi. Namaz kılıyordu ve İslâm dinini Resulullah’tan gördüğü gibi yaşıyordu.
Neyse… şu anda konumuz Aleviliği yargılamak değil. Alevilik adı altında hurafelerle kandırılmış bir takım safdil insanları kışkırtarak bir Sünnî-Alevî ayrımcılığı yaratmak ve körükleyerek iki kesimi birbirine düşürmek; sonra da kendi menfaatlerini istedikleri gibi sürdürmek, memleket imkânlarını kullanmaktır maksat.
{Alevîlik ile ilgili olarak çok geniş bilgi birikimine sahip olmadığım için düşüncelerimi hatalı bulanlar ile tartışmaya girmek ve Alevîlik inancına sahip karndeşlerimi de kırmak istemiyorum. Hatalı veya yanlış bilgim var ise doğrusunu bilenlerden peşînen özür dilerim. Maksadım aslâ tahkir değildir. Burada hemen ifade edeyim.}
Madımak oteli, Başbağlar, İstanbul Gaziosmanpaşa olayları arka arkaya gelen çatıştırma provaları idi. Daha evvel Kahramanmaraş ve Çorum’da denenmiş, katliama sebep olmuş ama istenilen ölçüde ayrışma sağlayamamışlardı. Tekrar denediler ama gene olmadı. Yaptıkları küçük çaplı katliamlarla yürekleri yaktılar. Milletin sağduyusu galip geldi ve büyük iç savaş çıkmadı.
PKK örgütü de aynı şekilde milleti ayrıştırmak, ülke topraklarının bir bölümünde otonom hegemonya kurmak maksadına matuf olarak kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti devletinin ekonomik imkânlarını bu tür olaylarda Silâh Sanayii tröstlerine peşkeş çekmektir maksat. Yer altı zenginliklerini sömürmektir. Devleti yönetenlerin önünde sürekli bu tür terör gailesi bulundurarak memleketin daha önemli işlerine, ekonomik kalkınmasına kafa yoramayacak hale getirmektir maksat.
Bir sağdan, bir soldan mantığı ile her iki siyasî kamptan veya fikir platformundan ileri gelenleri, tanınmış kişileri kurban seçerek gerilimi sürekli kılmak, tansiyonu yüksek tutmak her zaman karanlık güçlerin taktiği olmuştur.
Sol ve sağ olarak toplumu fikir kamplarına ayırmak da zaten başlı başına bir taktiktir. İki tarafın da tabanından sade vatandaşları çekip bir kenara sorgulasan her iki taraftakinin de tek dileğinin toplum refahı, huzur ve kardeşlik temelinde birleştiğini görürsün. Biri yurt derken öteki vatan der. Biri halkım derken öbürü milletim der. Hangi toprağı kast ettiğini sorarsan gösterdiği coğrafya aynıdır: Anadolu. Hangi topluluğu kast ettiğini sorarsan ikisinin de cevabı: Anadolu insanıdır. Yani öz be öz Müslüman olan Türk,Kürt,Çerkez,Lâz,Abhaz,Türkmen’dir kast edilen.
Lâkin, ayrıştırma üzerine kafa yoran mihraklar sürekli olarak medya tellâllığı ve çığırtkanlığı ile insanların gözünden gerçekleri kaçırırlar ve düşünmeyi engellemeye çalışırlar. Bir grubu diğerine karşı hedef haline getirmeye çalışırlar. Meselâ Madımak oteli önünde gösteri düzenlemeyi teşvik ederken Başbağlar’ın yıldönümünü sessizce atlatmaya çalışırlar. Birini gözlere sokup, diğerini gözden kaçırmak niyedir ?
Bir taraftan da devletini sevenleri şüpheye düşürme taktikleri uygularlar. Devleti ceberut gösterirler. Devletin yasalarının uygulanmasını sürekli sekteye uğratırlar. Taraflı uygulama için baskılar kurarlar ve kurulan baskıyı gizleyecek maskeleme yöntemleri kullanırlar.
Böyle ortamı yaratmak için de gün olur devrimci gazeteci Uğur Mumcu’yu, gün olur gümrükleri kaçakçılara kapatan ve kaçakçıların çanına ot tıkayan Gün Sazak’ı hedef seçerler. Gün olur halkın kahramanı vali Recep Yazıcıoğlu’nu hedef seçerler, gün olur Asala belâsını çökerten teşkilâtın kahramanları olan Abdullah Çatlı, Hüseyin Kocadağ gibi kişileri hedef seçerler.Gün olur Muammer Aksoy’u, gün olur Hamido’yu hedef seçerler.. Daha sayılacak çok zıt örnekler var..
Şimdi ne oluyor ? İşte Meclisimiz. Anayasa’nın âmir hükümlerine uymayan amma hukukî olduklarını iddia eden vekillerin tavırlarıyla ortalık puslandı.
Gailemiz hiç bitmeyecek, bitirilmeyecek.
Tâ ki biz millet olarak topluca uyanıncaya kadar. Amma… uyanmak için galiba “sûr”u bekliyoruz .. heyhât !
muhacir bozkurt
Mustafa KÜTÜKCÜ
05.07.2011 – Bayraklı / İZMİR