5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
918
Okunma

Bir değil, iki değil , çok suçum var benim. O yüzden beceriksiz bulurlar beni, eşim ve çocuklarım. Belki tek fakat en önemli suçum bu onlar için. Gözlerinde beceriksizin tekiyim ben.
Başkalarının yanında çalıştığım zamanlar çok mutsuz olurum genelde. Kendi adıma iş yeri açtığım zamanlar da zarar ederim. Sizin anlayacağınız bıktılar benden ve umutlarını da kestiler. ’ Ben adam olmam !’
Son on yıldır emlâk sektörünün içindeyim. Başkalarının yanında da çalıştım, kendi adıma büro da açtım. Kendi büromda genellikle eşimle birlikte çalıştım. O hep benim az paralara razı olmama muhalif oldu. Çoğu kez pazarlıkları ona bırakmak zorunda kaldım. Bazen de ondan gizli, kaçamak olarak yardımcı oldum insanlara.
Galiba haklı o. Çünkü geçim derdini en çok kadınlar idrak ediyor. Mutfakta tencerenin nasıl kaynadığını erkeklerden fazla onlar biliyor. Ertesi güne ne pişireceğini, yemeklik bulup bulamayacağını, en çok onlar dert ediyor.
Kadın toplantılarında, maldan, mülkten, zenginlikten söz edildiğinde, en çok anlatacak mal varlığı olmayanlar eziklik duyuyor.
Galiba fazla uzattım. Efendim, son çalıştığım emlâk bürosundan, kendi adıma büro açmak için ayrıldım. Eşimden ve çocuklarımdan bu konuda destek istedim. Bana güvenmediler ve açık destek vermediler. Ancak ben kararlı bir şekilde işten ayrılınca, mecburen, kerhen, hafiften destek olmak zorunda kaldılar.
Binbir zorlukla, riskler alarak, piyasanın da en durgun günlerinde, kendi adıma bir emlâk bürosu açtım. Gidişat hiç de parlak değil. Henüz aldığım bir lira, bir müteaahhidin dükkâna attığı siftah parası.
Kızımdan iki ufak torunumuz olduğu için, eşim bazen büroda bana yardım ediyor, bazen de kızıma gidip torunlara bakıyor. Tam anlamıyla ikiye bölünmüş durumda yani.
Bir kaç gün önce, eşimin büroya gelmeyip torunların yanında kaldığı yağmurlu bir günde, kapıdan telâşlı, mahçup, otuzlu yaşlarda bir hanım girdi.
- Affedersiniz, ben hem kiralık daire arıyorum, hem de kapıdaki eleman ilânınız ile ilgili konuşacaktım. Yani hem iş, hem de ev arıyorum.
- Buyurun, oturun. Yardımcı olmaya çalışayım.
- Aslında ben, sahibinden kiralık ev arıyorum. Komisyon değil, depozito verecek param bile yok.
- Peki, yine yardımcı olurum size.
- Şu karşınızda, sahibinden kiralık bir daire var, onu görüp geleceğim.
- Beklerim.
...................
Yaklaşık on dakika sonra geldi. Ankara’dan yeni geldiklerini,bu semti pek tanımadıklarını, hiç kimselerinin de olmadığını anlattı. Blue-jean giyinmiş, modern görünümlü biriydi. Kısa boylu, esmer, aslında güven veren bir yapısı vardı.
- Burada çalışın. Emlâkçılık tam da kadınlara göre bir iştir. Eğer sabreder, gayret ederseniz, iyi de para kazanabilirsiniz.
- Olabilir. Çok acil işe ihtiyacım var benim.
- Eşiniz ne iş yapar ?
- Plastik kalıpçısı. İmes’te çalışıyor. Buradan gidip gelmesi kolay mı acaba ?
- Evet. Otobüsler var oraya giden. Tek vasıta.
- Çok güzel. Şimdi hemen bir ev ve bir de iş bulmalıyım.
- Size iş vermek isterim. Fakat bizde maaş değil de prim vardır.
- Nasıl yani ?
- Sadece iş olduğunda, para aldığımızda, bu para yüzünden belli bir yüzdelik alırsınız. Bazen çok iş olur, bazen de az. Maaş gibi olmaz yani.
- Benim düzenli gelire ihtiyacım var.
- Size yardımcı olmak isterdim. İnanın, durumum olsa, size şu anda peşin bir maaş verip işe alırdım. Fakat, benim de durumum pek parlak değil. ( Durumum olsa, böyle bir şey yapsam, eşimin ne diyeceği hiç aklıma gelmiyor. )
Daha çok konuşuyor. Hiç eşyalarının olmadığını, çocuğunun olmadığını anlatıyor. Fazla sorup rahatsız etmek istemiyorum. Sırları var aslında. Ankara’dan, hiç eşya almadan, hiç tandıklarının bile olmadığı, İstanbul’un bir semtine niçin gelir insanlar ?
- Size ev konusunda yardımcı olayım. Biraz ileride, çok lüks olmayan, eski bir binanın giriş katında, üç oda, bir salon kombili, mütevazi bir daire var. Kirası dörtyüzelli lira. Sahibi, yaşıl bir amca, üst katta oturur. Sizi oraya kadar götürüp bırakırım. Ben arada olmam. Emlâk ücreti falan istemem. Artık amcayla pazarlık sizin işiniz.
Çok sevindi kadın. Yerinden kalkıp hemen gitmek istedi. Teşekkürler, dualar etti bana.
Çıktıktan sonra şemsiyesimi almak için döndüm. Dışarıda yağmur yağıyordu
- Sizin şemsiyeniz yok mu ?
- Ben sevmem şemsiye kullanmayı.
Onu da şemsiyemin altına almaya cesaret edemedim. Önden yürümek zorunda kaldım saygısızca. Biraz sonra arkama baktığımda, kafasına kapişon taktığını görünce rahatladım.
Epeyce yürüdükten sonra, sokak arasındaki o eski binayı gösterip ;
- İşte orası. Giriş kat. Üzerinde kiralık yazısı ve telefon numarası da var. Sahibi olan yaşlı amca da üst katta oturuyor. Haydi bana eyvallah, deyip iş yerime gitmek üzere yola koyuldum.
Teşekkürle, duayla uğurladı beni. Arkama bakmadan iş yerime döndüm.
..............................
Ertesi gün eşim de bürodaydı. Ona anlatmaya cesaret edemedim. Çünkü henüz siftah bile yapmadan, bir başkasına kiraya verip para kazanmamın mümkün olduğu bir yeri, iyilik yapmak adına o kadına göstermiştim. Şimdi merak ediyordum ; acaba daireyi tuttu mu ? Ya bana , eşim buradayken teşekküre gelirse ! Karıma nasıl anlatırım ve iş nereye varır ?
Bir kaç gün önceden, büronun önündeki ilânı okuyup o daireyi soran ve görmeye geleceğini söyleyen bir erkek müşterim o gün geldi.
- Şu dörtyüzelli liralık daireyi görebilir miyim ?
- Bir sorayım sahibine, bakalım duruyor mu ?
Telefonu elime alıp tuşlara bastım. İhtiyar ev sahibi, canlı çıkan sesiyle daireyi dün kiraya verdiğini söyledi. Müşteriye anlattığımda bozuldu bana.
- Yahu kardeşim. Ben sana görmeye geleceğimi söylemedim mi ?
Aslında öyle şey olamaz. Her görmeye geleceğim diyen müşteri için daire falan bekletilmez. Ama esnaflığım gereği alttan alıp başka bir daireye yönlendirdim onu.
Şimdi biraz korku, biraz endişe var içimde. O kadına yaptığım iyilik için sevinmem mi gerekiyor ? Kazanabileceğim bir parayı kaybettiğim için üzülmem mi gerekiyor ?
Hepsinden kötüsü ; o bayan bir gün eşim varken büroya gelir de bana yaptığım iyiliği anlatıp, teşekkür etmeye kalkarsa ben ne yapacağım ? Karıma bunun kesabını nasıl vereceğim ?
Galiba çok önemli bir suç daha işledim.
Korkuyorum dostlar , benim için lütfen dua edin...
Fikret TEZAL