Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
DemAN
DemAN

ALTIN KAPLAMA SAAT

Yorum

ALTIN KAPLAMA SAAT

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1270

Okunma

ALTIN KAPLAMA SAAT

Sanırım geçen yıldı, bir köylü, sabah erken vakitlerde şehrin hayvan pazarına getirdiği iki- üç hayvancağızını satmış sonra şehrin boş caddelerinde dükkânların açılmasını beklemek için voltaya geçmiş.

Sabah mesaine kalan gece yarasaları(üç kağıtçılar) köylüyü fark eder ve hemen bir plan kurup cebindeki meşin paraları aşırmaya karar vermişlerdi. İki yarasa birbirlerine tekme tokat girişirler hemen köylünün yanı başında.

Köylü:
“sabah sabah ne oluyor, ne diye kavga edersiniz a be çocuklar?” demiş.
Üçkâğıtçının biri ona:
Allah aşkına, gel sen bu davayı çöz…” deyip başlamış anlatmaya “dün akşam birikmiş biraz param vardı ben de yatırım olsun diye aha şu karşıdaki kuyumcudan bir altın kaplama saat aldım, tam tamına binikiyüz lira…”
Köylü:
“E, ne olmuş o saate?”
“Dur, anlatayım… Bu sabah erken, babam apansız fenalaştı aldık götürdük doktora, Doktor babamın hemen ameliyat olması gerektiğini ve bin liralık bir masrafın olacağını söyledi.”
“Geçmiş olsun, sen de kuyumcunun açılması bekle…”
“Olmaz, geç olur çünkü hemen önce ilaçları almamız gerekiyormuş, neyse…” kavga ettiği arkadaşını göstererek
“Bu sözde arkadaş olacak değerli arkadaşım fırsattan istifade bu saati benden sekizyüz liraya almak istiyor, uyanık!
Arkadaşı ters ters bakarak
“Aldığın saat ikinci el oldu, zaten benim verdiğimi hiç kimse vermez, gel inatan vazgeç sekizyüz lirayı al git…”
“Asla… Sana vermeyeceğim.”

İkisi köylüyü tav etme peşindeydi ve tüm hünerlerini ortaya koymuşlardı. Köylü olanlara üzülmüş ve davayı sonlandırmak niyetindeydi.
Köylü:
“Aslında ben alırdım ama bende yediyüz lira var…”
Tam sırası deyip, atılmışlar
“Senin canın sağ olsun, senin düşünmen bile yeterliydi, olsun yediyüz’e sattım sana…” sonra arkadaşına dönerek
“Oğlum sana inat olsun ben bu saati amcama veriyorum”
“Yazıklar olsun sana…” dedi diğer üçkâğıtçı.

Köylü saate bakmadan cebine indirdi bir başka telaşla yeleğin iç cebinde yediyüz lirayı çıkarıp vermiş. Üçkâğıtçılar aceleyle
“Haydi, hastaneye babama koşalım ölmeden yetişelim!”
Köylü arkalarında
“Geçmiş olsun, babana benden selam söyleyin…”

Köylü sabah sabah üçyüz-dörtyüz lira kazanma sevinciyle kuyumcunun açılmasını sabırsızlıkla beklemeye koyuldu.

Saatler dokuza gelmişti ve kuyumcu nihayet göründü. Gelip dükkânı açarken “Ya bismillah” deyip kepengi kaldırmış. Daha içeri girmeden köylü
“Günaydın, hayırlı işler… Şehir esnafı da dükkânları geç açıyor her nedense…”
Kuyumcu bu telaşlı müşteriyi bir süre süzüp
“Günaydın, hoş geldin… Buyurun bey amca…”

Köylü, sevinçli bir edayla cebindeki saati çıkarıp kuyumcunun bankosuna bırakıp
“Bu saati satmak istiyorum, bilirsin altın kaplamalı ve bu saat dün akşam sizden alınmış.”
Kuyumcu saati gördüğü an şaşırmıştı çünkü saat bir-iki liralık çocuk saatiydi yani bir bakıma oyuncak saatti!


Kuyumcu altından anladığı kadar müşterinin ruh hallerinden de anlarlar. Adamın kandırıldığını apaçık anlamıştı.

“Bey amca, o saat teneke… Yani ucuz oyuncak olanlardan…”
Köylü tepesinde kaynar suların indiğini hissetmiş bir can çekişiyle…

“Olamaz… Oysa bu saati buradan binikiyüz liraya aldıklarını söylediler…”
“Kim söyledi? Anladım seni kandırmışlar!”
Köylü inanamamış, başka kuyumculara da götürmüş ama hepsi
“Amca, geçmiş olsun… Faka basmışsın” demişler.

Karakolda, Köylü kendisini kandıran kişilerin eşkalini belirtmede yetersiz kalınca, köylünün eli boş olarak dönmesiyle sonuçlanmıştı.

[email protected]

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Altın kaplama saat Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Altın kaplama saat yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ALTIN KAPLAMA SAAT yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
23.3.2011 20:45:34
Yaşanmış ve oldukça üzücü bir olayı akıcı bir dille kaleme almışsınız tebrik ederim.. Buna benzer bir yazıda ben yazmıştım (İMDATTT ADALET KAYBOLDU GÖREN BİLEN VAR MI?) diye bir başlığı var yazımın. Malesef artık adalet kayboldu bulabilene aşk olsun. Kanunlar caydırıcı değil. Mahkemeye giden madur neredeyse suçlu gibi karşılanıyor. Hakkını arayamıyor. Arasa da bulamıyor, kaybolmuş bir kere...

Saygımla...
Sevgi Salman
Sevgi Salman, @sevgisalman
23.3.2011 15:34:06
Düpedüz hırsızlık. Hırsızlığın başka yolu.
Böyle insanlara sinir olmamak elde değil. Sanki
köylü amcamla emek vermişler iki-üç hayvanın beslemesine.
Nasıl vicdanları rahat yaşayabiliyorlar hep merak ederim.
Gece yattıklarında veya yalnız başlarına kaldıklarında
hiç kendilerini sorgulamaz mı bu insanlar!
Vicdan, merhamet duyguları yok mudur bunların!

İçim acıdı. trajikomik bir olay anlatmışsınız.
Yüreğinize sağlık. Sevgi ve saygıyla
PeniaEos
PeniaEos, @peniaeos
23.3.2011 14:17:37
:) biraz gülmseme biraz düşünme payı bırakmışsın hewal.
güzeldi.
sevgiler sayın yazarım.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL