1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
666
Okunma
Bu sabah işe giderken insanlara baktım. İnsanlar tek tip olmuşlar, marka marka geziyorlar. Saç şekilleri en son “trend”, giysiler tek tip, bakışlar bile aynı artık insanlarda.
İnsanlar bu hale ne zaman geldi. Daha Doğrusu insanlar kendilerini ne zaman kaybettiler…
Geçmişte insanların şık ve düzgün giyinmesi yeterliydi, üstelik bunu da öyle şimdiki gibi o ya da bu markalardan olması da şart değildi, giyenin üstünde güzel durması o kişinin saygın görünmesinde yeterliydi. Çok değil bundan 10 yıl önce insanlar marka kot pantolonlarıyla değil bilgileri ve birikimleriyle değer kazanırdı. Oturup şöyle saatlerce tartışabiliyorsan o insanla, bu sohbetler bir şeyler katabiliyorsa hayatına işte o insan “saygın” diye nitelendirilebilirdi. Şimdi ise bildikleri marka isimleriyle değer (!) kazanıyorlar, ne kadar çok ve özel marka biliyorsan o kadar saygınsındır. Bir bakın dolabınıza sadece 3 sefer giydiğiniz ve eskilerin arasına kaldırdığınız bir yığın kıyafetle doludur. Önemli değil arkadaşlarımıza, konu komşuya havamızı attık.
Biz yapıyoruz aslında, anne - babalar yapıyor… Arkadaşı pahalı bir oyuncakla oynuyorsa, aman! Eksiği olmasın bizde alıyoruz, onlar çamaşır mandalıyla çıkan balonla da eğlenirken biz onlara balonlar çıkaran oyuncaklar alıyoruz, sokaklarda barınaklarda barakalar dolusu sahipsiz hayvan varken biz cins hayvanlar alıyoruz. Üstelik hayvanlarımızı da değiştirmeye çalışıyoruz yükte hafif parada ağır oyuncaklar alıyoruz. Neyse ki onlar bizden daha akıllı cins hayvanımız arkadaşlarını seçerken oyuncaklarının parasına göre seçmiyor sokaktaki hayvanla da arkadaş olabiliyor. Çocukların umurunda bile olmayan, ama, büyüklerin olanca hızla birbirleriyle yarıştıkları bir alışveriş çılgınlığı başlıyor sonra, e tabi çocuklar durdukları yerde kalmıyor onlarda büyümeye başlıyorlar. Biraz anlamaya başladıklarında ve bizden marka istediklerinde “gençlik çok bozuldu, bizim zamanımızda biz pazardan giyinirdik, çok marka bağımlısı bu çocuklar, paranın kıymetini bilmiyorlar” gibi beylik cümleler kurmaya başlıyoruz.
Bu nesilden nesile uzayan bir kargaşa haline geliyor. Biz yaşam standardı diyip vicdanımızı rahatlatıyoruz, aslında sadece birbirimizle yarışıyoruz Allahtan ülkenin ekonomik durumu kötü yoksa komşunun kapı kolu altından olduğu için biz, altından kapı yaptıracağız…