- 962 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
FATİH AĞLIYORDU
Fatih Camii..
Bahçesinde fethin sultanını barındıran önemli camilerimizden.
İstanbulun fethinden sonra 1467 de Fatih Sultan Mehmed hanın emriyle yapımına başlanmış ve 1470 de tamamlanarak ibadete açılmış.
En son Necmettin Erbakanın cenaze töreni dolayısıyla kendini hatırlatan Fatih camii, bir çok defalar çeşitli şekillerde gündeme geldi ülkemizde.
1932 de ilk Türkçe ezanın burada okutulduğundan haberdarız mesela.
Turgut Özalın cenazesinin de buradan kaldırıldığını hatırlıyorum.Fakat Fatih camiinin adının geçtiği en hazin olay ise günümüzde de hala süren Balyoz davası iddianamesi oldu ne yazık ki.
İddianameye göre, karışıklık çıkarmak için ve çıkacak karışıklığı yönlendirerek çeşitli amaç ve sonuçlara ulaşmak gayesiyle Fatih camiinin ve başka yerlerin bombalanacağından bahsediliyordu.Bunu planlayanlar da iddianameye göre cunta faaliyeti içerisine giren bazı asker kişilerdi.İsim isim gerekli görevlendirmeler yapılmış, kimlerin gözcü olacağı, kimin bombayı koyacağı, kimin patlamadan sonra cemaati kışkırtacağı, kimin nasıl müdahalede bulunacağı belirlenmişti sözümona.
Millete karşı kurulan korkunç bir tuzak, çirkin ve iğrenç bir plandı.
Doğal olarak, içinden çıktığı kendi milletine böyle bir ihanet yapması mümkün olmayan Türk Ordusu şiddetle ve lanetle telin etti bu haber ve iddiaları.
Askerine "Allah Allah" diye taarruz emri veren bir orduya böyle bir plan nasıl yakıştırılabilirdi?
Böyle planlar gerçekse, ya da yargılama sonucu birilerinin böyle bir planı hazırladığı kesinleşirse, ya da aklından bile geçirdiği yönünde en ufak bir şüphe kalırsa, bilinir ki millet plan sahiplerini asla affetmezdi. Böyle planlar yapabilen kişiliklerin nasıl olup da milletin gözbebeği kurumlarında barınabildiği, yetişebildiği ve önemli makam ve rütbelere gelebildiği sorgulanırdı.
Şimdi, bağrından kendi ordusunu çıkarmış milletin fertleri olarak bu sürecin tamamlanmasını ve "millete tuzaklar kurulması" anlamına gelen bu türden planlar ve yapılanmaların gerçek olmadığı sonucuna ulaşmasını bekliyoruz yargımızın.
Dün, Necmettin Erbakanın cenazesine "Devlet töreni" olmamasına rağmen üst düzeyde ve çok sayıda asker katılımı da oldu.
Ülkenin yargı kurumlarından birisinde bazı personelce "bombalama planlarına" kurban gideceği iddia edilen Fatih Camii, üst düzey "askeri saygıya ve ziyarete" ev sahipliği yapıyordu bir anlamda.
Türk Milleti içinden çıkmış Türk askeri, Fatih Camiinin bahçesindeydi.
İddialara yanıt veriyordu oradaki varlığıyla...
Yargılama sonucu böylesi iğrenç planlara imza atan, suçlu kimseler çıksa bile, Türk askerinin, Türkün milli ve manevi değerlerine saygılarının işaretiydi bu ziyaret.
Bir mahkeme sonucuna bağlı kalmaksızın gösterilen bir sadakatti millete, benim gözümde..
Minare şerefelerinden süzülen, yağmur damlalarıydı, usul usul cemaatin ve askerin ruh dünyasını ıslatan.
Kubbesi, her renkten insanına ve gözünün bebeğine kol kanat geriyordu.
Elini öpmeye gelenleri vekarla karşılayan, kucaklayan, yanaklarını okşayan, ailenin en yaşlı ve tecrübeli atası gibiydi Fatih Camii..
Yoğun bir nem vardı havada.
Yılların izlerini taşıyan duvarlar, yağmur yemiş gibi kararmıştı..
Şadırvana doğru eğildi yaşlı minareler, secdeye varır gibi.
Şerefelerinde biriktirdiklerini bıraktı yavaşça.
Ağlıyordu,
Fatih Camii ağlıyordu...
YORUMLAR
Bir Mahşer provasıydı adeta. görülen ve asla sönmeyecek olan bir ateş...
Yurdu cennettir inşaAllah...ruhun şad olsun Muhterem hocamız....saygı ve dua ile...