Cezalandırıldığın anda iyi olacağını düşün.

Üç kuruşa tamah etmiyorsan, üç kuruşu bahşetmeyenler üç kuruşluk adamdır.

Tamah ettiysen, bir tsunami seni bekliyor demektir!

Küçük bir tsunamiden bahsediyorum.

Gerçekten ezilmediysen olgunlaşacaksın.

Çok ezilirsen çürükler iyileşemeyebilir. Kokuşur ve kokutursun.

Karşında nokta kadar kıymeti harbiyesi olana saygı duy.

Bunun yanısıra, ancak nokta olabilen, parantez olup yoluna set olmaya kalkıyorsa, büyük ol ’ağır’ takıl. Örnek ol.

Benliğinle savaş halindeysen ve kendini bir nokta gibi görmeye programladı isen, o üç kuruş hâmileri var ya, onlara karşı yine dikkatli ol.

Bir nokta karşısında ancak iki nokta olabilenleri kastediyorum.

Hem işte o kadar ’büyüktürler’.

Hem de bir şeyi açıklar gibi duruverirler. Durduruverirler.

Kıymetbiçenlerden uzak dur.

Kıymetbiçen o kuruşçular, bil ki önce kendilerini ’kıymetlendirirler’.

Maskelilere karşı dikkatli ol.

Yeniyetme maskeleri kastediyorum.

Bilgisayar ekranı maskelilerini.

İkinci yüz maskelilerini.

Önyargı maskelilerini.

’Gerçekçi yüz’ maskelilerini.

Sadece dans ederken değil,

gerçekten göbek kaşıma seanslarında dahi

maskeli duranlardan bahsediyorum.

Ama bunlar bir yana,

cezai ehliyet zannı içindekilere karşı seni ciddi ciddi uyarmalıyım.

Hani Temel ’her ihtimale karşı’ vurmuş ya. Anlamadığından.

Anladım sananlara karşı daha da ciddi uyarıyorum.

Domino taşının ilkine,

uyurgezerden değil,

pot ve putun,

tabutun en yakınına,

canlı mevta siluetlerine karşı özellikle.

Yaralı bir kuş isen sakın ha,

yarana merhem için yaklaşmazlar,

şöyle bir bakmak(!) içindir sadece alâkaları!

Üstelik üste de ’akçe’ isterler,

ilgilerinden dolayı.

Anladın sen onu...

Anladın...

*

Sevgili okur,

iyi günler dilerim :)

kendi göbeğini kendi kesene,

tırnağı varsa başını kaşıyana,

garibana yemek taşıyana,

duygusu olup acıyana,

hatta günahsız yılana çıyana...

Sürçü klavyemiz olduysa affola.

Sözüm meclis dışınadır.

İbret alan aşinadır.

Hoşçakalın.



{ akdenizce }