11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1331
Okunma

Hayatımıza insanlar girerler ve çıkarlar. Her gelenle ve gidenle, eksilir ya da çoğalırız. Belki, her ikisini de yaşarız. Bir yanımızla eksilirken diğer yanımızla çoğalırız.
Çok kolay değildir. Gelişler ve gidişler. Karşılamalar ve uğurlamalar.
Ahmet Altan, bir yazısında şöyle der:
“Birlikte olduğunuz kadın değiştiğinde, değişen yalnızca bir kadın değildir. Hayatın neredeyse bütünü değişir.”
Hayatın neredeyse bütününün değişmesi. Şöyle bir düşünürsek; ne kadar zor. Yeniden yapılanmayı gerektiren bir durum. Adeta sil baştan başlamak gibi, bazı şeylere.
Kadının hayatındaki erkek de aynı şeydir.
Toplum yapımızda bir iddia vardır: Erkek, güçlüdür. Erkek, yıkılmaz, ağlamaz, dövünmez. Bana göre son derece yanlış olan bir yönelme olsa da genel kanı bu yöndedir.
İşte bu yüzdendir ki; ayrılıklarda da işin dram yanını kadına mal ederiz. Acıyı, terk edilme duygusunu, neredeyse zavallıya varan ruh halini kadına sahiplendiririz.
Bütün bu marazi duygulardan kurtardığımız zaman kadını ve erkeği, ortaya daha farklı bir tablo çıkar: Güven yitimi.
Güven yitimi; cinsiyetsiz bir duygudur.
İnsana güven.
Duyguya güven. ( Duygu ile kastedilen: Aşk ve sevgidir.)
Giden, gider. Sorunu yaratan kişinin gitmesi midir? Yanıtı göreceli olan bir soru. Neticede gönüller boş kalmaz, gidenin yeri dolar.
Ama insana, aşka, sevgiye güvenin yitirilmesi; onarımı kolay olmayan bir hasar yaratır. Kim için? Hem kayba uğrayan insan için hem de sonrasında hayatına girecek insan için.
Öylesine korkaklaşır ve öylesine çekincelerle sarmalanır ki insan; Seni seviyorum demekten ve duymaktan kaçırmaya başlar, yüreğini. “ Bir daha mı? Asla! “ en yerleşik cümlesi olur, hayatının. Bir küçümseme yerleşir, kalbinin en orta yerine. O kalple bakmaya başlar, onu sevebilecek ve onun sevebilme ihtimali olan insanlara.
“ Seni seviyorum “ der erkek / kadın, kadına / erkeğe.
“ Hı hı, eminim ki öyledir.” Der kadın / erkek, erkeğe / kadına.
Kendi içindeki yaraları tamir etmek için sığınması en kolay duygulara yönelir, insan: Öfke, nefret, ret, inkar, vs.
İşte o yeni insan, isterse, bütün hayatı değiştirebilir. Sabırla, anlayışla, hoşgörüyle. Hepsinden de önemlisi; Sevgiyle.
Çarpıp yere düştüğü her duvarı, yıkar. Teker teker çıkartır, tuğlalarını. Sevginin ışığı dolmaya başlar yüreğe, yeniden.
El ele tutuşmak, anlam kazanır. Güven olur, sevgi olur.
Ne kadar kendi kendimize tamir etmeye çalışsak da yüreklerimizi, tek başımıza başaramayız.
Belki bu yüzdendir; yalnızlığın ağırlığının dayanılmazlığı.
Belki bu yüzdendir; Allah’ın yalnızlığı sahiplenişi.
Belki bu yüzdendir, insanın en iyi ilacının insan oluşu.
Kim bilir?
Eser Akpınar
10.02.2011
İzmir.