Sesleniyor uzaklardan yüreğimize haykırış olmuş sesi.Bağırıyor kimsesiz çığlıklarla yerinde dayan uluslar gerilerler diye,duymamazlığa vuruyor birileri bir yerde;Gelişmiyoruz ama gerilediğimizde söylenemez diyebiliyorsa...Ey Türk titre...
Türk toplumu her konuda bilgi sahibi olduğunu zanneden ,her konuyu en iyi o biliyormuş gibi gözüken.Biliyor gibi davranan ama bilmeyen ,düşünüyor gibi davranan ama düşünmeyen !Sürekli taşıdığı Türklük kanıyla övünen ;ama her problemde ’ben çareszim tek başıma ne yapabilirm ki ?’ diyerek susan,korkan ve hatta sinen !Üzerine serpilmiş ölü toprağı silkinmekten bile aciz!Ey Türk ,titre.Titre ve kendine gel...
Zamanın bir yerinde bir kumandan ’Ülkenin makus talihini yine ülkenin azim ve karraı kurtaracaktır.’ derken o milletin mandacılığı kabul etmeyceğini ;uydu olmak istemeyeceğini ,adı gibi ;Mustafa Kemal, biliyor olmalıydı.
84 yıl önce Türk gençliğine seslenilmiş bir hitap bu!Gençlik değil asıl seslenilen esim aslında.Kızım sana söylüyorum gelinim sen işit gibi.Gençlik adı altında ,tüm ulusa:gelişmiş ülke seviyesine gelene kadar genç sıfatıyla tanımlanacak olan Türkiye Cumhuriyetine ve bu ülkenin makus talihini yenecek,onu gelişmiş ülke sefatına taşıyacak olan halkına ,o halkı yönetmeyi kendisine görev bilmiş iktidara ,kendini o iktidarın yanlışlarını bulmaya adamış muhalefete yazılmış üç paragraftan ibaret,kullandığımız sıfatı değiştirene dek bizlere ne yapmamız gerketiğini söyleyecek,yön gösterecek bir hitap bu hitabe!
Millet fakr-u zaruret içerisinde harap ve bitap düşmüş ve hatta kabullenmeyi sindirilmeyi kendine görev bilmişse :hangi hitap ne anlatabilir ki !
Düzeltilebilir ilk yanlış emperyalizmin zemininde politika yürütmekten vazgeçmekbatıcılığı red etmektir.O altı oku elimizde kalab son savaş malzemelerini de kullanıp Sakarya’ya çekilmek ...Son savunma savaşını gerekirse tek başına verip ,Türk bayrağı elimizde son birkaç mermimizle emperyalist işbirlikçilerle batının uydusu olmayı savunanlarla çarpışmak ve kalbimizden vurulup ölmektir.Ey Türk,titremeden...
Hatibinin de dediği gibi gençliğe hitapta,Türk cumhuriyetine ,Türk cumhuriyetine ,Türk varlığına karşı çıkan emperyalizm ve onların oyuncakları cebren ve hile ile aziz vatanın tüm kalelerini zapt etmiş güvenlik ve eğitim sistemi başta olmak üzere tüm makamları doldurmuş olabilirler.
Ey Türk istikbalinin evladı!İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen :Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır.Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.!
Ey Türk titre ve kendine gel...Ve gerekirse öl,titremeden ...





Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!




Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927