2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
964
Okunma
Aslında hepimizin hayatı koca bir tiyatro sahnesi gibi,
bizlerse hiç eğitim görmeden bir sonraki sahneyi bilmeden
bu oynu oynayan ve rolünü gerçekleştiremeyen oyuncular gibiyiz.
Hiç bir şey istediğimiz gibi olmuyor
hiç bir şeyde istediğimiz gibi olmayacak galiba..
Ne olacaksa onu istemek zorunda bırakıyorsun bizi
Her şeyi kabul etmek zorunda kalıyoruz
ve hiç bir şeyi kabul ettiremiyoruz.
İnsan değil kuklayız sanki.
Düşmüş meleğinle iplarimizi çekip istediğiniz gibi oynuyorsunuz bizimle.
Oysa biz ne iyiyiz ne kötü.
Sadece kimimiz iyi olarak yarattın kimizi kötü olarak.
İyi ve kötü olan sizlersiniz; iyi oluşumuzda kötü oluşumuzda
bize bağladığınız iplerin kendinize doğru olan çekimiyle başlıyor.
Madem bu hayat oynunun yazarı sensin yönetmeni de sen olsaydın ya Tanrım!..
Sahi alınyazımızı yazarken bizim yüzümüzden cennetten düşmüş
kibir uçurumundan yuvarlanmış kin ve intikam çukuruna düşmüş,
özünden gözünden düşmüş bir meleği nasıl yönetmenimiz seçtin?
Bizi nasıl avuçlarının arasına aldığını görmüyor musun
onun avuçladığı kadar yüreğimizi hiç de avuçlamıyorsun
Oynunun ilk perdesi olan ruhlar alemi, doğum ve
bebeklilik sahnelerinin üstüne bir unutuluş örtüsü çekiyorsun
Oynunun ikinci perdesi olan çocukluk,gençlik ve
yaşlılık sahnelerinin üstüne bir anınmsa örtüsü çekiyorsun.
Oynunun son perdesi olan
ölümün üstüne de korkulu, elem dolu bir gizem örtüsü çekiyorsun.
Bu acıya bulandığımız oynunun gözyaşı denizinde boğulduğumuzda
gözlerimizden düşen yaşlarla ne hissettiğini hissetmek isterken,
bizi ya senin her şeye dayanabilmeni sağlayan
ya acılarımızın kuyruğuna mutlululuğu bağlayan
ya da acıarımızın rengini ve derinliğini sana tam olarak
göstermeyen bir perdenin arkasında izlediğini düşünüyoruz.
Söylesene Tanrım, bu sır perdesinin arkasında bizi çıldırtan sırlara boğarken
cehennemin ayaklarına mı kapandığımızı görüyorsun,
yoksa cennetin boynuna mı sarıldığımızı görüyorsun,
yoksa ikisi arasında sallanıp duran bir sarkaç olarak
sonsuza kadar vereceğin kararı beklediğimizi mi görüyorsun.
Hayat oynunu öyle bir şekilde oynuyoruz
ki ne cenneti hak ediyoruz ne cehennemi
ne mutluluğu hakediyoruz ne de bu elemi..
kimse taşıyamazken yaşanmışlıklarla ve pişmanlıklarla dolan hayat oynunun yükünü
kimse okuyamazken bir sis perdesinin arkasında duran ve aklımızı vuran sır öykünü
kimse duyamazken meleklerin şeffaf ağzından çıkan herhangi bir tanrısal türkünü
sen nasıl taşıyorsun Tanrım insanlığı ve tüm canlılığı var eden tanrısallığının yükünü