6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1260
Okunma

Bir şekilde başlamalıyım satırlarıma...
sana benzetmeler yapmak, imgeleri üzerine iliştirmek, teşbihte hataları sıralamak benim için o kadar zorki...
Sevgim; nasılsın çiğ tanem?
Arasat da üşüdüm seni beklerken. Senin sayende düşmüyorum, rüzgara katılmıyorum, dört elle sarılmıyorum hiç bir şeye.
En son solumdan vurduğun yerdeyim, kokunu bitirmedim bile, ellerimde senden kalan zerrelere dokunuyorum.
yüreğime yapışan seni çıkarmak, hemde yırtarak oralığı, parçalarına ayırarak çıkarmak...
Bİr aptallık ettim denedim sevgim. Lakin olmadı işte, neşteri seven hastalık bu, dokundunmu ucundan dahada büyüyor. Belkide benden kalan son satırlar bunlar, ileride sen olmuş ben yazacak sana dair özlemi.
Gülüşüne büründüğüm...
Zehirli çiçeğin yalancı rengine mi aldandım, aklımın ucundan gelip geçen korkuların tecavüzünde duygularım. Hangi sebeple sevişirse sevişsin, sonuç doğuramaz biliyorum
Ya git gide ölüyor, yada her geçen an sana dönüşüyorum.
Halimden hal çıkaramaz oldum, pirayem...
Görenler yaşayan ölü diyor ama kabristandakileri duyamıyorum. Kendimi bildiğim zamanlarımda oluyor, ki bilmek ölmek gibidir, gitmek; bile bile ölmek.
Son demlerini yaşıyor şuursuz sensizlik. Seni unutmanın katili olmak ne de güzel, müebbet aşk’la yargılanmak bir lutuf. Tek korkum, yine ölürsem seni görebilirmiyim bilmiyorum.