Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
perihan reyhan ALKAN
perihan reyhan ALKAN

YAKIŞMAK!!!

Yorum

YAKIŞMAK!!!

14

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1215

Okunma

Okuduğunuz yazı 15.12.2010 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
YAKIŞMAK!!!

YAKIŞMAK!!!

Yazıları, yazışmalarıyla da yakışmalı insanlar birbirlerine, tıpkı sohbetleri, yaşam biçimleri, ahlaki kişilikleri, insani değerleri gibi…

Kültürleri, kültürel değerleri, dilleri, dil bilimleri de yakışmalı…

Yakışmalı ki duyabilsinler, hissedebilsinler birbirlerini, en önemlisi de anlayabilsinler!

Dünyanın en güzel duygularından biri anlayabilmek, anlatabilmek ve anlaşılır olmak.

Ne hazlı duygudur o!

Aksi takdirde, hiç aklınızın ucundan geçmeyenlerle suçlanmanız, yargılanıp yaftalanmanız işten bile değildir…

Nasıl da üzer, nasıl da incitip acıtır o anlaşılamama duygusu, hele de yanlış anlaşılma…

Karşılıklı sohbetteyseniz pek fazla değildir sorun, kaç kez olur bilmem açıklayışınız, nihayetinde anlatabilirsiniz esas maksadınızı, neresini yanlış algıladıysa karşınızdaki kişi, anında açıklayıp düzeltirsiniz. Ama yazışmalıklarda bu öylesi zor ki!

Sesinizin tonu yok orada, yüz ifadeniz bilinmemekte o düşünce ya da duygunuzu açıklarken.

Yazının mimikleri diyorum ben o nedenle noktalama işaretleri ve yazışma kurallarına! Büyük ölçüde fikir verir sizinle ilgili, amacınız, ne anlatmaya çalıştığınızla ilgili…

Sözcüğün sonunda aidiyet eki yerine durum ekini kullanmışsak ya da tam tersi, yanlış anlaşılmak işten değildir. Epey bir de düşündürürüz karşımızdakini, ne demek istedi, hangi hal ile yazdı aslında diye…

Noktalama işaretleri de aynen öyle, yanlış yerde kullanmışsak ya da okuyan hiç dikkate almamışsa hele de virgülü, anlatın anlatabilirseniz maksadınızı… Mümkün değil…

Virgülden önceki ifadenizi, kast ettiğiniz durum veya kişiyi, sonrasındaki tümcenizde değerlendireceğinden, ya da tam tersi, sizin anlatmaya çalıştığınızın tam tersini algılayacak, ardından da açıp ağzını yumacaktır gözünü, hele de edepten nasipsizse, yandınız!..

Hele hele sözcük dağarcığı fakirse, tam bir felaket…

Anlamadığı gibi, kendince anlamlar yükleyip bir de sizi aklınızın ucundan geçmeyenlerle suçlaması, yargılayıp yaftalaması hiç gecikmez bazılarının?!

Aynı durumu göz ucuyla okuyanlarda da görmekteyiz, asla düşünmez ne demek istemiş diye, en azından, o olgunlukta değildir, sormaz, “Anlayamadım ne demek istediğinizi.” Ya da, “Yanlış mı anladım ki?”

Hele de yazılarınızda… Üşenir okumaya ama ne hikmettir bilinmez, illa da fikir beyan edecek… Başlığı okur ve sarılır kaleme… Siz de günlerce düşünürsünüz, neden yazmış bunları, neresinden çıkarmış bu anlamı bu yazının?


Bulamazsınız, bilmeniz mümkün değil; nerden bileceksiniz ki okumamış yazınızı ya da hiç mi hiç anlamamış…

Sonunda da görürsünüz ki amaç bağcıyı dövmektir sadece!..

Gerçek yaşamda da öyle aslında; İyi niyetlisinizdir, her el uzatışınız dostane ve insanidir, sevgiler doludur uzanan ellerinizde…

Aynını beklersiniz umunarak, yeri gelir, göremezsiniz… Yıkılırsınız, hele de tam tersiyse mukabele edişler…

Bu muydu dersiniz, bu kadar mı, bu kadarcık mıymış bu ve hayret edersiniz o güne dek anlayamamış oluşunuza…

Konuşmaya başlarsınız kendi kendinize. Hani arkadaşımdı bu benim, hani her vesile dostluktan dem vurup iddia ediyordu arkadaş ve dost oluşumuzu. Geçmişe döner, izler ararsınız lakin nafile, yoktur hiçbir iz ve şaşar şaşar durursunuz o güne dek göremeyişinize…

Ama gösterim gereği yaşamamışsınızdır o güne dek, bu gün bu vesile gerensinmişsinizdir, bu gün bu vesileyle ihtiyaç duymuşsunuzdur ve inanmışsınızdır bu güne dek, herkesten önce koşup gelerek yanınızda olacağına, yanınızda yer alıp ellerinizi tutacağına ve ilgisini, sevgisini, dostluğunu sunacağına…

Şaşırırsınız, yıkılırsınız…

Hani çocuksunuzdur, karşınızdaki bir yakınınız, bir büyüğünüzdür, eminsinizdir onun tarafından sevildiğinize. Koşarsınız kollarınızı olanca gücünüzle açarak, koşarsınız sevgi dolu yürek ve kollarla, sarılıp boynuna kucaklamak ve kucaklanmak istersiniz, içinize sokasınız gelir, özlemle sevgiyle öpmek, sarıp sarmalanmaktan kuşkusuz koşarsınız, tam boynuna atlayacağınız an; sarılmak şöyle dursun, en okkalısından bir tokat iner suratınıza…

Donar kalırsınız, donmuşluk ve hayretiniz öylesine büyüktür ki acısını bile o an değil, çok sonra hissedersiniz…

Görürsünüz o anda, aslında o güne dek hiç mi hiç yakışmadığınızı da…

İşte böyle bir şey dost ve arkadaş sanıları!!!


p.r.alkan





Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yakışmak!!! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yakışmak!!! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YAKIŞMAK!!! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
(Mustafa Çetiner)
(Mustafa Çetiner), @mustafa-cetiner
16.12.2010 21:44:37
(Mustafa Çetiner)
(Mustafa Çetiner), @mustafa-cetiner
16.12.2010 21:42:49
Ne acıdır dost bildiğiniz birinin yüzünde maskesiyle size yaklaşmış bir dostcuk olduğunu acı bir tecrübeyle öğrenmeniz.Bilirim.
Anlamlı ve güzel bir yazıydı.Kutlarım. Allah herkesin karşısına gerçek dostlar çıkarsın.Selam ve Sevgiyle.
Neva Ney
Neva Ney, @neva-ney
16.12.2010 19:17:50
BU ANEKTOD ÇOK YAKIŞACAK!!!

Profesör ve Seyis

Profesör Konferans vermek üzere salona girmiş.
Salon, ön sırada oturan seyis dışında boşmuş. Konuşup konuşmama konusunda tereddüde düşen Profesör sonunda seyise sormuş:
- Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mı, yoksa konuşmamalı mıyım?
Seyis cevap vermiş: "Hocam ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. Fakat
ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim."
Bu sözlere hak veren Profesör konferansa başlamış. İki saatin üzerinde konuşmuş
durmuş, konferanstan sonra kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de konferansın çok iyi olduğunu onaylanmasını isteyerek sormuş:
-"Konuşmayı nasıl buldun?"
Seyis cevap vermiş: "Hocam sana daha önca basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Gene de eğer ahıra gelir biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim, ama elimdeki tüm yemi ona verip hayvanı çatlatmazdım." :))
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ, @sabihakucuktufekci
16.12.2010 16:59:28

acı tatlı öğretir sürekli büyütür hayat...ve en güzel ödül sevgi dolu bir yürekle yaşamak ...:))
teşekkürlerim hayata insanlığa kattığınız eşsiz güzelliklere günün yazısına değerli yazar p.r.alkan'a...
iyi ki varsınız dost..:)
sevgim saygımla hep...
Engin Tatlıtürk
Engin Tatlıtürk, @engintatliturk
16.12.2010 15:37:02
Etkileyici bir yazı.

Tebrik ederim.
Selamlar.
ayşe1
ayşe1, @ayse1
16.12.2010 13:24:05
Anlamak, anlaşılmak, iletişimde iyi niyetli bir çaba, sebat, dikkat ve gayret işidir.
Yazınız, ince anlamlı ve güzeldi.Tebriklerim ve sevgilerimle.
hyazici58
hyazici58, @hyazici58
16.12.2010 12:07:09
Anlaşılmak ? Sanırım ruh iklimimizin bam teli !...Yürekten kutladım..Selam,saygı...
handan akbaş
handan akbaş, @handanakbas
16.12.2010 12:00:31
Anlaşılabilmek...doğru anlamak...
Bir çok zaman kavram kargaşaları da bu anlama probleminden kaynaklanmıyor mu?

Millet olarak dinlemeyi değil de, konuşmayı sevdiğimizden olsun, yazışmalarda, güzel Türkçe'mize yeteri kadar hakim olamamaktan, yazım kurallarını dikkatli kullanmamaktan olsun, yalnış anlama ve anlaşılmalar çok olur.

Beğenerek okuduğum, güzel paylaşımınız için tebrikler ve teşekkürler.

Selam ve sevgilerimle...
nasya
nasya, @nasya
16.12.2010 10:19:32
Tebrik ederim.

İnce bir bakış açısı. Keskin ve apaçık bir detay.

Farkında olmak ve ya olamamak da domak kadar acı verici.

Ne mimik ne de noktalama işaretleri tam yansıtır aslında. İnsan isterse çok uzun süre maskelerle dolaşır ve fark edilemez.

Yazınız bir çok yönden düşündürücüydü. Güzeldi. Tebrikler.

Dün oldukça çok yazı okumama rağmen fark edememişim.
Yazı yoğunluğu nedeniyle zamansızlık olgusu baş gösteriyor ve pek çok yazıyı kaçırıyoruz. Şiir bölümüne girilmiyor zaten.

Saygı ve selamlar.
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
16.12.2010 08:58:47
iletişim: bir fikir veya bilginin herkesçe anlaşılır hale gelmesi karşılıklı etkinin sağlanmasıdır....olmazsa her daim iç acıtır....çok güzel bir anlatım...yüreklice...günede düşmeyi fazlasıyle haketmiş saygılar
hüzün şairi
hüzün şairi, @huzunsairi7
16.12.2010 01:04:57
Hani gözünüzü kırpmadan, aklınıza bu günleri getirmeden, sorgusuz sualsiz sırtınızı dayar ve dönersiniz.Bir hançerin getirdiği çığlıklar eşliğinde ağlayacağınız ve kendinizi paralayacağınız aklınızın ucundan bile geçmemiştir çünkü...DOST demişsiniz ve güvenmişsinizdir hepsinden önemlisi...

Gerçekler acıdır dedikleri bu olsa gerek.Beklenmeyen yerden, beklenmeyen şekilde hançerlenmek...

günümüz insanının geldiği noktalardan biri olan yönüne güzel bir parmak basma olmuş.tebrikler.
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar, @nerminkacar
16.12.2010 00:06:43
Tebrik ederim Perihan Hanım. En zor olan kısımda anlaşılabilmek aslında. Onun sıkıntılarını yaşarız, hiç bıkmadan usanmadan. Bir bakarız ki yine anlatamamışız, anlaşılmamşız. Güzel ve değerli bu yazı için teşekkürler.
ANI
ANI, @ani
15.12.2010 19:42:30
Sevgili Perihan Hanım'cığım, üzülüyor insan, üzülmeyeyim dese de üzülüyor.Haklısın, içi acıyor insanın; anlamsız ,nedensiz takılıp kalıyor aklımıza. Yapacağımız tek şey sanırım bir an evvel silip atmak o kişiyi, yüreğimizde kapladığı yerden. Hak etmiyor demek ki...Olmayan biri için üzülünmez ki....

Çok sevgilerimle selamlarımı gönderiyorum...
Züleyha Özbay Bilgiç
Züleyha Özbay Bilgiç, @zuleyhaozbaybilgic
15.12.2010 16:30:16
Gerçek yaşamda da öyle aslında; İyi niyetlisinizdir, her el uzatışınız dostane ve insanidir, sevgiler doludur uzanan ellerinizde…

Aynını beklersiniz umunarak, yeri gelir, göremezsiniz… Yıkılırsınız, hele de tam tersiyse mukabele edişler…

Bu muydu dersiniz, bu kadar mı, bu kadarcık mıymış bu ve hayret edersiniz o güne dek anlayamamış oluşunuza…

herşeyden önce anlaşılabilmek sizi anlayanların yanında olduklarını bilmek evet ne güzel bir duygudur. yaşayabilene. kutlarım.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL