6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
906
Okunma

Genç bir delikanlı açılımlar üzerine fikir yürütüyor. Ülkedeki değişimlerin gelişim açısından yeterli olmadığını düşünüyor. İktidar partisi, oy kaygısında olmasaymış daha güzel işler yapabilirmiş. Türkiye’deki etnik kökenli yurttaşların demokratik hakları çiğneniyor ona göre. Anadilde eğitim en başta gelen ve bir türlü çözlemeyen sorun.
Aşık Veysel’in, çok duyulmayan bir şiiri var. ‘’ Çırpınır içinde döndüğüm deniz’’ dizeleriyle başlıyor şiir. Hiç denizi görmemiş , üstelik de çocuk yaşta kör olan biri insanın denizi böylesine ifade etmesi ne müthiş ! Ozan olmak bu olmalı, gönül gözü her şeyi görmekte.
Diğer taraftan, ülkede hak, demokrasi diye tutturan etnik kökenlilerin bölücülük yaptıklarını bas bas bağıran bir çoğunluk var. Bir ülkeyi bölmek nasıl bir şeydir? Sınırlar kimin işine yarıyor? duvarlar mesela…
Televizyonda her akşam açık oturumlar yapılıyor. Konuyla ilgili her görüşten insan katılıyor bu programlara. Bu beni sevindiriyor. Daha dün tabu diye görülen kavramlar, bugün rahatlıkla konuşulabiliyor. İnanıyorum ki, konuşuldukça çözüme bir o kadar yakınlaşıyoruz.
Aşık Veysel, denizi görmeden bu muhteşem dizeyi nasıl yazdı? ‘’Çırpınır içinde döndüğüm deniz! ‘’derken, denizi nasıl hayal ediyordu? Zihni ve gönlü denizle buluşmasa böylesine bir dize dökülebilir miydi dudaklarından. O, kuş uçmaz , kervan geçmez, kıraç rüzgarların estiği bir coğrafyada, denizle karşılaşıyor. Çünkü gönlü öylesine geniş ki..bu gönül her yere varabilir…
Kendini yalnız ve itilmiş gören insanların duygularını hissedebilmek için onlardan biri mi olmak gerekir? Bir kişinin anadilinde eğitim istemesini niçin çok kötü bir şeymiş gibi algılıyoruz? O kişi biz olsaydık, diye niye düşünemiyoruz? Mesela zenci olan biz olsaydık Amerika’da yakıldıklarında, ya da bir Yahudi olsaydık gaz odalarına sürülürken, yahut bir Filistinli olsaydık tepelerine bombalar yağarken, veya ismi değiştirilen bir Türk olsaydık o zamanın Bulgaristan’ında.
Gerçek insan olmak acıı çekenin duygularını o acıyı çekmeden hissedebilmektir. Aşık Veysel gibi, denizi görmeden yazabilmek gibi…..
…
f.a.