ÖĞRETMENLER GÜNÜNE


Çoğumuzun hayatında bize bilgi ve görgü aktaran, gelecek yıllarımızın inşasında önemli katkıları olan öğretmenlerimiz müstesna bir yerde yaşar. Özellikle ilkokul öğretmenlerimiz ise aradan geçen uzun yıllara rağmen hafızalarımızdan hiç çıkmaz.

İlk olarak ailede, anne babalarımız elinde başlayan bizi hayata hazırlamaya yönelik eğitim öğretim gayretlerinin ikinci durağı okullarımız ve doğal olarak öğretmenlerimizdir. Dünyanın en fedakâr insanları olarak tarif edebileceğimiz bu eğitim ordusu ülkemizin ve milletimizin geleceği için en çok paya sahipler ve sonsuz saygıya layıktırlar.

Karanlıkları aydınlatan, cehaleti bilgiyle yok eden ve kupkuru ağaçları bir anlamda yemyeşil fidanlara dönüştüren öğretmenlik aynı zamanda bir peygamber mesleğidir. “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyen Hz. Ali (r.a) eğitimin insan hayatındaki önemini vurgularken, bizim de üzerimizde hakları ve emekleri olan öğretmenlerimize saygıda kusur etmememizi öğütler.

Öğretmenlerimiz, kendi bilgi, görgü ve tecrübelerini yarının gençliğine aktaran bir köprü, geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusudur. Bu cümleden hareketle; Geleceğimizin güvencesi eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır, diyebiliriz.

Bir insanı cahillikten, kötülükten ve yanlış yollara sapmaktan alıkoymak dünyanın en hayırlı işidir. Bir insanın hayatını değiştirmek, iyiye, doğruya ve güzele sevk etmek, kazanılacak olan dünyanın bütün maddi servetlerinden evladır. Bu sebeple öğretmenlerimizin de milli ve manevi değerlerin günlük çıkarlara tercih edildiği günümüzde bu mukaddes görevin icrasında azami gayret içinde olmaları, gelişen ve değişen şartlara, meydana gelebilecek her türlü olumsuzluklara da önceden hazır olmaları gerekir. Bunu da heyecanımızı, ruhumuzu, bilgilerimizi, irfanımızı ve gönül dünyamızı her zaman diri tutarak başarabiliriz. Çünkü hedef kitlemiz, bir başka deyişle elimizde şekillenecek malzememiz bu milletin geleceği, ümmetin istikbalidir.

Eğitimle, okumayla ve öğretmenlerimiz sayesinde tarih sahnesinde bir zamanlar siyasi, ekonomik, kültürel vs. her alanda hem liderdik, hem de gündemi belirleyen bizdik. Bu değerlerden kopma eğilimine geçtiğimiz andan itibaren de medeniyet sahnesinin dışına itilmemiz kaçınılmaz oldu.

Asırlar gerisinden kopup gelen kültürel, maddi ve manevi değerler külliyatımızın hepimizin omuzlarımıza yüklediği sorumlulukların şüphesiz en büyük muhatabı da öğretmenlerimizdir.

Türkiye aydınlık, müreffeh ve kendinden emin bir geleceğe adım atarken, muasır medeniyetler seviyesini aşıp, medeniyet dünyasına katkı sağlayacak değerler üretmek fedakâr ve vefakâr öğretmenlerimiz sayesinde olacaktır.

Vefa kelimesi İstanbul’da bir semt adı olarak kalmasın. Her sene sadece 24 Kasım’larda değil de, senenin her gününde anılmaya ve saygı gösterilmeye layık olan öğretmenlerimizin ellerinden hürmetle öpüyorum.

Gazi Hüseyin KILBAŞ