11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1777
Okunma

Anlaşmak.
Nedir anlaşmak dediğimiz? Düşünce, duygu ve amaç bakımından aynı noktada birleşmektir. Bana göre tarifi budur. Farklı kelimelerle yola çıkılsa bile gelinecek nokta aynıdır.
Tanrı, yarattığı her canlıya; iletişimde bulunabilmeleri, birbirlerini anlayabilmeleri - anlaşabilmeleri için kullanacakları bir dil vermiş:
Kuşlar; öterek.
Köpekler; havlayarak.
Kediler; miyavlayarak.
İnsanlar; konuşarak anlaşırlar.
Bütün bu ve benzeri canlılar içinde, anlaşmayı başarmayan, bir tek cins var: Biz insanlar.
Beceremediğimiz ve başaramadığımız gibi olayı yokuşa sürmek konusunda da üstümüze yoktur. Çünkü temeli gözden kaçırıyoruz: Amaç.
Eğer amacımız anlaşmak değilse, ne yaparsak yapalım, sonuca ulaşamayız.
Biliyorsunuz, bundan birkaç yıl önce, bir köpeğim vardı: Mişa. Mişa bize geldiğinde, henüz, kırk beş günlük bir yavruydu. Hem cins olarak hem de dil olarak çok ayrı iki canlıydık ve anlaşmamız gerekiyordu. Eğer birlikte yaşamak istiyorsak; anlaşmamız şarttı. Biz, birlikte yaşamak istiyorduk.
Mevlana şöyle der: " Aynı dili konuşan değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler."
Bir bebek düşünün. Doğduğu ilk yıllarda, konuşma yeteneği yoktur. İletişim kurma aracı; konuşmak değildir. Ama bir mucize gerçekleşir ve bebek çevresi ile iletişim kurar. Çünkü çevresi ile bir duygu birlikteliği vardır: Sevgi.
Pek çok örnek sayabiliriz. Her bir örneğe de uygun amaç bulabiliriz. Ne var ki, bulduğumuz ve ürettiğimiz her örnek, her amaç iki yetişkin karşılıklı geldiğinde, sıfırlanmaya mahkum olur.
Biz, yetişkinler, anlaşamıyoruz.
İki yetişkin, birbirlerini severler. Birlikte yaşamaya başlarlar. Fiziksel birliktelik olması gerekmez. Gönülde sözbirliği sağlanmışsa; bedenler uzak olsa da fark etmez. Ve bu birbirini seven iki yetişkin, bir gün gelir, ayrılmaya karar verirler. Tek taraflı veya karşılıklı bir kararla. Gerekçe, genellikle, “ Anlaşamıyoruz “dur. Bir gün önce çok iyi anlaşan, sevişen bir çift iken ne olur da bir gün sonra “ Anlaşamıyoruz “ noktasına gelirler?
Duyguları ortak; Sevgi.
Düşünceleri ortak; Birliktelik yaşamak.
Peki, farklı olan ne?
Birbirlerini sevdikleri ve bu sevgiyi yaşamak istedikleri doğrudur. Anlaşamadıkları; sevgiyi yaşama şekilleridir.
Ya da iki yetişkin, karşılıklı gelirler ve bir konuyu tartışırlar. Her ikisi de doğruluklarını ve haklılıklarını anlatmaya çalışırlar. Saatlerce konuşsalar da, tartışsalar da anlaşamazlar. Çünkü temel amaçları; anlaşmak değildir. Anlaşmak için karşılıklı gelmemişlerdir. Karşılıklı gelmekte ki amaçları, birbirlerine, doğruluklarını ve haklılıklarını kabul ettirmek, kanıtlamaktır.
Amaç anlaşmak olmadığı sürece; insanlar birbirlerinden uzaklaşırlar, yalnızlaşırlar, ıssızlaşırlar.
Can Yücel’in çok güzel şiiri vardır:
“En Uzak mesafe ne Afrika’dır,
Ne Çin,
Ne Hindistan,
Ne Seyyareler,
...Ne yıldızlar geceleri ışıldayan...
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir,
Birbirini anlamayan... “
İki yetişkinin arasında ki sevginin amacı, sadece ve sadece o sevgiyi yaşamak, yaşatmak değilse...
İki yetişkinin amacı; konuşma aracılığı ile anlaşmak değilse…
İki yetişkin; beyinleri ve ruhları arasında bir teleferik kuramamışlarsa…
Nafile…
Ama tabi ki bazen; şu soruyu sorma erdemini de gösterebilmeliyiz:
Her konuda anlaşabilseydik; ne eğlencesi kalırdı hayat denen bu bulmacanın?
O zaman ne diyoruz?
1…2…3…Tıp!
Konuşan; kaybeder.
Eser Akpınar
11.11.2010
İzmir.
Not: Bir süredir, on gün gibi, bel fıtığı yüzünden yatağa çakılı kalmış durumdayım. Bu süre içinde yayınlanan yazıları okuma fırsatı bulamadım. Kalem arkadaşlarımdan özür diliyorum. Sevgilerimle.