5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2528
Okunma

Eylül ayı başında av yasağının sona ermesiyle, ana haber bültenlerinde hamsi ve palamut akınının başladığını sevinerek öğrendim.
Balık, evde hepimizin severek yediği bir deniz ürünüdür. Benim doğuştan beyaz etli balık türüne alerjim olduğundan, hamsi, palamut, uskumru mevsimi olduğu zaman ancak balık yiyebiliyorum.
Lüfer, kalkan, çinekop,istavrit, mezgit ve daha ismini yazamadığım birçok lezzetli balık çeşidini ne yazık ki tadamıyorum bile.
Bunu anlayana kadar çocukluk döneminde, sürekli cilt doktorlarına abone olmuş gibiydim.
Sonunda testler yapılıp, beyaz etli balık alerjim tespit edildi, ben uzunca süren alerji tedavilerinden sonra, sadece mevsiminde hamsi, palamut, uskumru gibi balıkları yiyebileceğimi öğrendim.
Marmara denizi, uzun yıllardır kaçak avlanan balıkçılar yüzünden, çok bol olan balık çeşidini
ne yazık ki kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.
Çocukluğumun İstanbul’unda, balıkçı tablalarını süsleyen çapı bir metreyi geçen kalkan balıklarını, o dönemlerin ekmekleri fiyatına satılan palamutları, geçimi dar olan ailelerin bile satın alabildiği lüfer, sardalya ve barbunyaları düşününce içim sızlıyor!
Biz insanlar bazı şeyleri ne kadar çabuk tüketip, yok ediyoruz!
Dünyada bir eşinin daha olmadığı, benim canım İstanbul’umun her yakası deniz.
Et fiyatlarının çok arttığı şu günlerde, fakire ucuz protein kaynağı olması gereken balığın, çok bol ve ucuz bulunması gerekirken, fiyatlar halkın bütün kesiminin bol bol alabileceği seviyeye hiç inmiyor.
Bilinçsizce ve umursamaz bir inatla kaçak avlanan balıkçılar, insafsız trol avı yapan tekneler yüzünden, son yıllarda, balık fiyatları bir türlü garibanların sofralarına giremiyor.
Deniz polisiyle her gece köşe kapmaca oynamaya bıkmayan sorumsuz tekneler, yıllardır tarayarak kuruttukları denizlerimizde doğru şekilde avlanmak için donanımlarını, biraz masrafı göze alıp değiştirmezlerse, gelecek nesil çok bol olan balık çeşitlerimizi ancak internette ya da t.v. lerde görebilecekler.
Kısa vadede çok kazanç elde etme hırsı, Rabbimizin bizlere bahşettiği bu güzel ülkemizin bereketli denizlerini çok çabuk kurutuyor.
Hesap ortada, kırk elli yıl önce bolca çıkarılıp kilo ile satılan kalkan balığı tarihe karışmak üzere. Bazı lüks semtlerin balıkçı tezgahlarında yemek tabağı büyüklüğünde bebek kalkanlar,
çok fahiş fiyatlarla altınla yarış eder durumda.
Yasaklar, uygulanıp halkın refah içinde yaşaması içindir, bazılarının dediği gibi, çiğnenmesi ya da, fütursuzca göz ardı edilmesi için değil!
Ülkesini seven balıkçılarımızın, denizlerimize daha fazla zarar vermeden, sorumlu vatandaşlar olarak, duyarlı davranmalarını umuyorum.