67
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
5970
Okunma
Ne haşlama ne taşlamadır benimki:) Adı üstünde ’deneme’ ya da olsa olsa bir ’çömezin’ gözlem(leri)i denilebilir.
Gelelim altı çizili, en önemli hususa: “Sona bırakmadan; en başında söylemeli(yim) sürç-i lisan ettik ise affola...” Sakın ola bu dikkatten kaçmaya.
Hani günlerden bir gün, alıp başınızı gitmek istersiniz ve düşersiniz yola. Çok da hedef belirlemeden hatta belki de erek’siz, arşınlamaya başlarsınız sokakları.
Ayaklarınız sürükleyip götürür sizi. Yürür yürürsünüz. Sonra takılır gözünüz bir çay bahçesine. Gider oturursunuz. Oturmuşken şöyle dumanı üstünde bir de çay içeyim dersiniz. Gelir çayınız, içinizi ısıtırken her yudum; bakarsınız öylesi etrafa, gözleriniz kayar, takılır hiç tanımadığınız insanlara. Sessiz bir seyirci olarak başlarsınız izlemeye. Bir yandan izler, diğer yandan da izlerken anlamaya çalışırsınız her birini.
İşte benim gözümde de; tıpkı bir çay bahçesi gibi ‘Edebiyat Defteri’.
Tanımadık/bilmedik çok insanın/yüreğin/kalemin günün stresinden hatta belki de hayatın yorgunluklarından uzaklaşmak ve belki bir nebze bile olsa soluklanmak için durduğu durak, hatta bazen de liman. Bense bu bahçenin çayını yudumlarken izleyen seyircisi :)
Derseniz ki şimdi! Eee tamam anladık be Sera nereye getireceksin lafı hadi uzatma :) Haklısınız valla, dalayım artık konuya :) Kızmayın hele söylüyorum bakın işte.
Konu: ’Şiirlere yapılan yorumlar ve yorumcular’.
Kategoriye koyup, istatiki bilgi verir gibi olsa, daha bilimsel ilimsel olurdu aslında :) Lakin oldum olası matematiği sevemedim :) Bağışlana…
Kimi(leri) var: Her şiire yazmış aynını. Kopyalamış bir güzel! Güzeldi, tebrikler, kutlarım vs. gibi klasik bir cümleyi, hiç yormamış kendini yapıştırıvermiş herbirine :) Belki yazılanı bile okumamış! Sorsan neyi güzeldi?! Adı neydi ‘Şiir’in? Bilir mi bilinmez?
Kimi var: Yaptığının kopyala yapıştır olduğu yetmez gibi, her şiirde mutlak olmalı kendi ve yorumu :) Okuduğun her şiirde görür, rastlarsın ve durur düşünürsün ne çok vakti var insanların! Hiç mi çalışmaz yemez içmez, her bir şiiri tek tek nasıl okur ve bu nasıl mümkündür! Yoksa acep bu yönetici mi :)
Kimi: Gelmişse sayfana, mutlak bekler gitmeni :) Nezaketen gidersin elbet. Öyle olduğunu, herkesin öyle yaptığını görüp, uyarsın sende :) Hatta bu sayede görmediğin bir kalemi görme, ulaşma, okuma şansın doğar. Bu anlamda hoş, güzeldir de. Ama.. Ama sonrası artık vazifendir! Hep gitmezsen yandın! Daha uğramaz sana, küser maazallah :)
Kimi(leri): Yazmaz öyle herkese. En büyük otorite o ya! Yorum yazınca bir şiire büyük lütuf :) Ne demek, gelmiş hem de senin şiirine yorum yazmış. Vayy beee! Şiirin itibar kazanmış(tır) artık!
Kimi: Tevellüdü karşısında laf söylediğinin edebiyata verdiği yıl kadardır, lakin yorumunu okuyunca sanırsın ki yaş kemale ermiş ya da seçici kurul o :)
"Hımm.. işte beğendim bu şiirini, bak bu güzeldi! Yok bu olmamış, ilerlersin zamanla, ümit var sende" :) Ulen yaşın başın ne, dünkü bebe! Senin yaşından çok benim hayat tecrübem, yaşanmışlığım, şiirlerim var dese biri, bilmem ne cevap verecek kendisi! :)
Kimi var: Mesaj hanesi, onun, en önemsediği yerdir :) Yayınlar yayınlamaz şiirini mesaj gönderir. “Yeni şiirim değerli teşriflerinizi, yorumlarınızı bekler” Bir bakarsınız şiirine, tavan yapmış yorum(lar)! Eee demek güzel yazmış! Baksanıza okuyanı, yorum yazanı ne çok! Güne düşmeli hatta! Reyting efendim reyting :)
Kimi(leri): İyi okuyucudur. Dikkatlidir. Okurken gözüne takılır özellikle imla/kelime hataları, yanlışları. Hani madem paylaşım sitesi, amaç iyiye doğruya güzele ulaşmaksa; dikkatinden kaçmıştır, herkes yapabilir söyleyim, düzeltilir ’Şiire gölge düşmesin’ der ve söyler (Şekil a bendeniz). Eyvah! Denir mi öyle şey! Mesaj hanesi ne güne duruyor! Yaz mesaj olarak, sana minnettar olsun! Anında mesaj kutuna göz atmalısın :) Kızar sitem eder en kibarından! Ama en sonuna da ekler eleştiriye açığım diye :) Açıktan yoruma ne gerek, ayan beyan olur mu, denir mi hiç? Üstelik herkes çok güzel deyip, alkışlamışken ne gerek? :)
Kimi var: Bilgili birikimli donanımlıdır. İyi de analiz eder eseri. Lakin unutur buraların profesyonelden ziyade yürek seslerini kaleme dökenlerin yeri olduğunu. Eleştireyim derken aşar sınırları. Kırar gönülü. Sivridir dili incitir yüreği. Öyle bir yorum yazar ki, sanırsınız açık oturum masasında dünya meselesi çözülüyor/çözüyor, kurtarıyor dünyayı :)
Kimi: Sadece güne düşen şiirde boy gösterir :) Gerisinde kalan tüm eserler fasa fisodur! Yazdıysa güne düşene yorumunu; yeter! Onu sadece en baş(taki) ilgilendirir! Gerisi teferruat :)
Kimileri: Bekler geceyi. Saat özellikle 24:00’ü. Sıralamada ön koltukları başkalarına kaptırmayanları bırakın bir yana, yorumcu sıradan başlamıştır zaten kutlamalara :) Sonradan anlarsınız bu tebrikleri/tebrik etmesi değildir boşa, mutlak o gece, o da asmıştır şiirini askıya :)
Sonra, övgü dolu yorumlara sebep olan şiir(ler)e bakarsınız bir halta benzemez aslında, ama yorumcu koymaz yere göğe, bol keseden verir hepsine puanı:) Bilir, nasılsa düşmez güne o şiir, besbelli :) Okurken, okurken çıkar karşınıza adam gibi bir kalem, işte şiir dersiniz. Bakarsınız altına ne yorum yazılmış doğru dürüst, ne de puan verilmiş. Yahut puan verilmeden, sadece tebrik edilmiş :) Ee verirse puan(ını) ya bu iyi kalem, iyi şiir mavi kurdele alıp, düşerse güne! Kıymetlidir işte o sebeple puanı, vermez öyle herkese :)
Kimi vardır: En övücü yorumlarını en yakın dostuymuş edasıyla yönetici(leri)nin yayınladığı şiir(ler)ine yazar :) Yakın çevresinde olursa/olunca belki güne düşer, böceklenir şiiri :) Ee birde yorumları okuyan diğer insanlar, bak bu yönetimin yakın arkadaşı, dostu; ben de buna yakın olayım ki, faydası olur, benimki de çiçeklenir böceklenir belki diye düşünür?! :)
...
...
Bilerek, bilmeden yapmışızdır ve yapıyoruz hepimiz :) Bunları derken, ben nasiplenip, payıma düşeni aldım kendimce :) Sizleri bilmem :)
Şimdi; böyle bir konuyu ve bunları yazmakla zaten ellerimle hazırlamışım sonumu :) Aha da yakmışım kendimi :) Bırakın çiçeklenip, böceklenmeyi okuyanlar da daha okumaz artık beni :)
Gelin en iyisi; bu ilk denemeye eleştirilerinizi yazın siz...