19
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1699
Okunma

YİTİRENLERİN HİKAYESİ
Belki bir bahar akşamı için fazlaca ağır olacak bir yazı bu. Kaleminin ucundakilerle yüreğindeki duyguları farklı iklimde yaşayan birinin sessiz çığlığı bu. Sizin, bizim, benim veya senin hikayen… Hep dilinin ucuna gelip de söyleyemeyenlerin, yitirenlerin hikayesi.
“ Hayatını kurtarmak isteyen kişi
Onu yitirecektir.”
Tam da bu söz geçiyor okuduğum kitapta. Miyasoğlu’nun “Bir Aşk Serüveni” kitabından alınmış. Arayanların, bulanların, yitirenlerin anahtar sözcüğü…Hayatı aramak, aşkı aramak, benliği aramak… Hepsi de aynı noktada başlayan ama sonu farklı yerlerde biten arayışlar. Kimi aşkı arar, bir çıkmaz sokakta biter yolculuğu, kimi benliğini arar, dipsiz kuyularda bulur kendini, kimisi de hayatı arar, bir uçurumun kenarında biter hikayesi. Oysa o hep bulup bulup yitirmiştir hayatı da, aşkı da… Yeniden başlamaktan yorulmuş, bir şeyleri kurtarmaya çalışırken yitirmiştir hayatın değerini. “Hayatını kurtarmak” işte burada çıkmaza giriyor her şey. Ne adına kurtarmak hayatını. Aşkı adına mı, kendisi adına mı kurtarmak? Bir başka deyişle yitirmek aslında. Kendin olan ne varsa yitirmek. Kurtarmaya çalışırken yitirmek, başlamaya çalışırken bitirmek, aramaya çalışırken kaybetmek... Kimin adına, neyin uğruna?
Her şeyin boş ve yalan geldiği bir an var dünyada. Zamanın durduğu, saatlerin değişmediği bir an.Tam kurtaracakken hayatı, yitirilen bir an. O zaman kasırgalar kopar yüreğinizde, yaşlar boşalır gözlerinizden kimsenin görmediği. Tek bir tanığı olmaz yaşadıklarınızın. Milyonların uyuduğu vakit devler uyanır da içinizde kimseye açıklayamazsınız nedenini bir türlü. Çünkü siz yitirenlerin safındasınızdır. Feryatlarınız gecenin sükunetini yırtar ama gökkubbede bir tek ona duyuramazsınız sesinizi. Onu kurtarmak, hayatı kurtarmak için tutunacak bir tek dal, sarılacak bir tek dost arasınız da bulamazsınız. Yitip gider soluk düşleriniz gecenin boşluğunda
Birbirine hiç benzemeyen insanlar, birbirinden farklı iklimler, coğrafyalar, bir de hikayesi farklı ama acıları ortak olan yitirmiş yürekler geçer aklınızdan. Güzelim bahar mevsiminde, umutlarla dolu mayıs ayında ne kadar da yalnız ve kederlisinizdir boş odalarınızda. Hafiften bir rüzgarla sallanırken ağaçlar, yüreğinizde ne kasırgalar kopar kimsenin hissedemediği.
Aslında hep kurtarmaya çalışırken yitirmek değil midir aşk? Mecnun vuslatın hayalini kurarken Leyla’yı bulunca yitirmemiş midir aşkını? Onunla tek vücut, tek yürek olup da hayatı kurtarmaya çalışırken yitirmemiş midir Leyla’yı da aşkı da hayatı da…
Hangi iklimlerde, hangi coğrafyalarda aşkı için hayatını kurtarmak isteyen Mecnunlar vardır bilmem. Başlangıç noktalarıyla bitişleri farklı kaç yitik hikaye, kaç kaybolmuş düş vardır. Hepsinin arasında ezilip gitmiş ne hayatlar, aşka dair söylenmemiş ne güzel sözler, ne sevdalı yürekler… Bu, yitirenlerin hikayesi: coğrafyaları, iklimleri farklı da olsa… Kederli bir mayıs akşamında hayatını ve aşkını kurtarmak isterken hepsini yitirenlerin hikayesi…
M.G.