3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1296
Okunma
Teninin içinde harmanlanıp, billur gibi sularında kana kana içip yana yıkıla yanmayı…
El değmemiş kır çiçeklerini koklayıp eşsiz vadilerde kır atlar gibi özgürce şahlanmayı…
Damarlarıma vuran kalp atışlarımın, titreyen bedenimin, yüzüme yayılan alazının sıcaklığını...
Derin vadileri sulayan,hayat veren, çağlayanlar gibi sınırsızca sana doğru akan gönlümü….
Taşı toprağı önüne katıp, seller gibi coşkuyla büyüyen sevdamın erişilmez büyüklüğünü …
Hasret, özlemin dibe vurduğunda, kasırgalar, fırtınalar esen, sağnak yağmurlarına dönenen gözpınarlarımın ancak şiirler, şarkılar ve varlığınla yatıştığını…
Hicaz şarkısı olup sabahları penceremde öten guguk kuşunun sesinin kanadına tutunup derinliklerinde demirlenen ruhumu….
Göz alamadığım körfezimin masmavi sularında al beyaz yelken gibi salına salına mutlu umutlu dalgalanan kalbinin yangısında…
Gecelerimi süsleyen ayı ışığı, muhteşem Samanyolu altında gülen gözlerinin aksinin yüzümü yıkadığında…
Ellerin, ellerimi avuçlarken duracak sandığım kalp atışlarımın damarlarıma vuran volümünde…
Gökkuşağı gibi kimselerin ulaşamadığı tek senin hissedebileceğin rengarenk düşlerimde…
Ey !... Aşk!...
Hissediyorum iliklerimde…
İçimde, yüreğimde, beynimde…
Her daim dört bir yanımda…
Gülayşe ULUSOY