Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
gogh
gogh

Minareye Tırmanan Filler

Yorum

Minareye Tırmanan Filler

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

644

Okunma

Minareye Tırmanan Filler

Ne demişti Edebiyat Hocası, “Bir hikâyeci cigara içmeli!” Evet, bir hikâyeci cigara içmeliydi. Tüm gece o kitaptan bu kitaba dalmalı, hep aşk hikâyeleri okumalı, cigaranın dumanı da kitaplara sinmeliydi. Sonra bu kış gecesi elindeki kitabı masaya fırlatıp pencereye koşmalı, soğuk havayla ciğerlerini doldurup aylak aylak, şehri, ağlayan bebekleri, can çekişen hastaları, yolculuk edenleri, horuldayanları ve katıla katıla gülenleri düşünmeliydi. Yok, canım ne düşünecekmiş, çat diye pencereyi kapatmalı, cigarayı halıya atıp bu evi yakmalı sonra köşe başındaki boyacının yanına bir sandık atıp ayakkabı boyamalı yahut bir kıza âşık olmalıydı. Şöyle güzeller güzeli bir kıza mesela geçen gün trende gördüğü kıza. Köprüden geçerken el salladığı ve ona hafifçe gülümseyen mağrur kıza. Hah! Oldu işte. Hikâyeci hemencecik âşık oldu.
O anı tekrar canlandırdı kafasında. Yatağa uzandı, ellerini ensesine koydu, tavana bakıyordu. Tavandaki lekeleri bir şeylere benzetti: Şu bir fil, bu da minare ve orada da bir tren… Tren... Onu gördüğü anı düşündü. Gözlerini yumdu ve o mağrur güzel kızı yine gördü. Tren gardan yeni hareket ettiğinden yavaştı. Vagonlar, köprüde bastonuyla yürüyen yaşlı bir adam gibi ilerliyordu. Hikâyeci el sallamıştı, bunu gören kız, belli belirsiz bir şekilde gülümsemişti ve herkes yoluna... Tren yoluna bizim hikâyeci yoluna… Sonra büyük bir gürültü koptu, tren o dev cüssesiyle rayın üstünde kaydı, kaydı ve duruverdi. Meraklı gözler çoğaldı, şehrin insanları ne garipti, hepsi köprüye bakıyordu. Hikâyeci kalabalıktan biri olmaya dayanamazdı, döndü, ellerini cebine attı, yoldaki ufak taşlara vuragine yürüdü. Ve biraz sonra “hey, hey, baksana!” diyen o şen sesi duydu. Evet, o kız elinde mavi küçük bir çanta, üstünde diz kapaklarına kadar uzanan gri bir palto, yüzünde koca bir tebessüm…
Hikâyeci hemen geri döndü, köprüye koştu, mavi çantasını kızın elinden aldı ve onun parıldayan nemli gözlerine baktı. Şimdi de kız ellerini paltosunun cebine atmış yoldaki ufak taşlara vuragine yürüyordu, yanında hikâyeci sevgilisi…
Ne hüzünlüdür ki dostlar, tavandaki minareye tırmanan filleri seyrederken uyuyuvermişti bizim hikâyeci…

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Minareye tırmanan filler Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Minareye tırmanan filler yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Minareye Tırmanan Filler yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
asran
asran, @asran
28.7.2010 13:10:00
"vuragine yürüyordu" ne demek anlayamadım. Hikayeci erken sıkılmasa oldukça güzel bu girişin devamı da gelirdi diye hayal kurdu okurcu. :))) Saygımla... asran...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL