Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Mustafa YILMAZ
Mustafa YILMAZ

Artık gözümün önünde bir karartı gibi bile değilsin… DENEME 1

Yorum

Artık gözümün önünde bir karartı gibi bile değilsin… DENEME 1

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

556

Okunma

Artık gözümün önünde bir karartı gibi bile değilsin… DENEME 1

Artık gözümün önünde bir karartı gibi bile değilsin… DENEME 1

Bazen yalnızlaşırız kendimize… Kendi kendimize…
Bir el tutup, bir bakış ararız, puslu, sisli, zamanların içinden…
Kapılır gideriz bir düşünce selinin ardındaki karartılara…
Bir hesaplaşmadır, aslında zamana karşı belki de bir bencillik savaşıdır farkındasızlıkla düşündüklerimiz…
Hep kendimizi haklı çıkarırız hep kendimizdir başrol düşüncesindekiler…
Kaybettiklerimizle, elde edemediklerimiz, çarpışıp durur… Zihnimizde…

Bir de avuç içlerimizden düşürdüklerimiz vardır… Bazıları kızartır yüzümüzü, kan beynimizden fırlar, kızarır beynimizin yüzü, alnımızdan fışkırır dar eden düşüncelerimiz…
Bir savaşın iç kırılmalarında buluruz kendimizi ve hak etmedim ki diye feryat etmeye başlayamayız bile…
Sadece dara düşer içimizde bir şeyler…
Zorlarız düşlerimizi düşünce fırtınaları ile, bu sevda sana çok dip karanlık bir hortumun çevresel dönüşümü gibi gittikçe büyüyerek bedenimizi kaplar diyerek…
Sahip olduğumuz bir benlik bu… Ezmem ve ezdirmem, bu bir güçtü, kendi kendime hesaplarını yaptığım…
Kendimin kendine üstünlük savaşımı bu… Bazen biri güçsüz, diğer tarafı güçlü, bazen de ikisi de birlikte güçsüz… Yıkılıp duruyorlar üst üste birbirlerinin üstüne… Kalkmakla düşmek arasında yalpalama bu dikine…

Hani bazen kıstırsam başımı avuçlarımın birbirlerinin arasında, sıksam, sıksam ki, dağıtsam kör dövüşü ve basıp gitsem kuytulara saklasam kendimi kendimden…
Bir perde çeksem kendimle geçmişim arasına, bir perde gersem içimdeki çocukla ben çocuk arasına, bir bakış atsam aynanın kara zırhına doğru ve kaybetsem bakışlarımı çatlamış ayna zırhları üstünde bin parça ben yüzüyle… Dağılmış binlerce düşünceler gibi kaybolsam karanlıklara doğru ve bir çıkmazda bulsam kendimi, ellerimi duvarlara değdire değdire dönsem açık ellerimle…

Yüzümü güneşe kaldırsam, bakışlarımı kapatsam göz kapaklarımla, görmesem kaybolsam karanlıkta kalmış gibi ve ben benden çıksam…
Unutsam her şeyi, riyayı, yalanları, kurugürültü sevdaları dolasam bir ipe ve ve dondursam, küflense, tozumasa, toz salmasın ve unutulsun ben yalnızlığı…
Ve kaybedilmiş aşkların peşinden koşmayı bıraksam…
Ve seni…
Ve gözlerini…
Ve sözlerini…
Ve avuçlarının sıcaklığını unutsam…
Ve sesini…
Ve riya yüklü sözlerinde kaybolduğum anları unutsam…
Ve kimsesizliğimden kurtarsam sana yapışmış ruhumu…
Ve
Ve ben olsam ilk günkü gibi…
Ve ben olsam seni tanımazdan önceki halimle…
Ve ben olsam hiç sesini duymamış…
Ve ben olsam hiç gözlerine bakmamış…
Ve ben olsam adını hiç söylememiş, haykırmamış, hasretini çekmemiş, adını hiç özlememiş bir ben olsam ve ve dökülsem zifir karası asfalt kokuları arasına…
Uzaktan bir ağıt olmasan bana artık, sesin ve dinlediğim şarkılarda adın geçmese, kokun kaybolsa bahar dalları çiçek kokuları arasında kaybolsan zihnimden, bir sonsuzluk olsan bende…
Ve her şey senin gelmenle başladığı gibi bitse uzak bir yıldız gibi olsan ki, yalnız kendini aydınlatsan…
Ve sen yeryüzü yalnızlığım olsan…
Bitsen bende, beni yitirdiğin kadar, yitirsem seni ki, burada bitti desem her şey, her an için…

Artık gelecek geçmiş gibi bir kâbus olmasa bende…
Tükettim seni…
Eriyen kar yığınları gibi…
Tükettim seni karaya hınçla çarpan azgın dalgaların tükenişi gibi…
Tükettim seni sahipsiz geçen zaman ölçüleri gibi acımasızca…

Artık gözümün önünde bir karartı gibi bile değilsin…

Bir soru kaldı geride… Ben kimim ki, sen kimsin ki, bu kadar acımasızca yitirdik birbirimizi…

Bu nasıl bir son ki, her gün biraz daha biterek küçülüyor içimizdeki acılar…
Biz bizi bilerek yitirdik… Bilerek acılara iterek yitirdik…
Hiç sebepsiz bile bile oyduk içimizi…
Zamana acılarla terk ederek yok etmeye çalıştık birbirimizi…
Zafer çığlıkları attık acıların ardından… Kim ne kadar haklı diye unutulmuş ne kadar düş varsa serdik birbirimizin kucağına…
Ve
bir barınak yaptık kendimize, gerçeklerin ardına sığınarak…
Evet… Haklıydın… Ve sen gitmekte yalnızlaşma arzusuyla haklıydın…
Unutulmuş ne kadar şarkı ismi varsa hepsini ağıt yaptık kendimize…
Ve dar günlerin temellerini attık hayatımız boyunca barınak olacak çatı altına…

Ben bende bittim senin kara alacanla ki, artık sonsuzluk düşüsün ben de…

Mustafa Yılmaz

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Artık gözümün önünde bir karartı gibi bile değilsin… deneme 1 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Artık gözümün önünde bir karartı gibi bile değilsin… deneme 1 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Artık gözümün önünde bir karartı gibi bile değilsin… DENEME 1 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL