Ruh ve insan herzaman iletişim halindedir. Ruh’ u inkar edemeyiz, görmesekte, dokunmasakta onun etkisi altındayız onun yaptıklarını hissedebiliyoruz. Ama o bizim dünyamızdan bambaşka bir yerde yaşamaktadır. Onun yaşadığı dünyada bizm evrenimizdeki gibi dokunma, görme, renk, koku, tat gibi dünyasal özellikler bulunmaz ve diğer... Sadece maneviyatı hissedebilen varlıkların yaşadığı Meleküt Dünya’sında dır.
Ruhumuz, beynimiz, aklımız ve vücudumuzla bir iletişim halinde olması lazımki ruhun bizde yarattığı etkiyi hissedebilelim. Beynimiz bir bilgisayara benzer içerisine ne yüklersen alır ama birde bu bilgisyarı çalıştırması, ona gereken komutları girip çalışmasını sağlayan bir yönetici gerek. İşte vücudumuzu da aynen böyledir. Onu yönetmesi gereken bir yöneticiye ihtiyacı vardır. İşte bu yönetici ruhdur.

Ruhumuz beynimizi de kontrol eder beynimiz onun emrialtında çalışır. Aslında insanlar herzaman beyni vücudumuzun yönetim merkezi olarak görmüştür ama aslında öyle deyildir. Şimdi düşündüğümüz zaman saçma geliyor olabilir. Bu kadar çok fonksiyona sahip vücudumuzun yönetim merkezi nasıl olur da görülmeyen, işitilmeyen, sadece varlığından haberdar olduğumuz bir varlık tarafından yönetilir? Ne kadar saçma da olsa işin gerçeği bu.

O gözümüzde büyüttüğümüz "vücudumuzun yönetim merkezi" beynimiz aslından bir başka varlık tarafından yönetiliyor . Demek ki ruh o kadar, küçümsediğimiz kadar küçük, beynimiz ise büyüttüğümüz kadar büyük bir şey değilmiş. Bedenimiz ruhumuz un kontrolü altında çalışıyor ve ruh vücudu terk ettiği zaman vücut boş bir çuval gibi gözükse de ruhumuz hala bir varlık olarak duruyor.

İnsanlar her zaman kendilerine sormuşlardır: "Ruh nerede?" diye. Aslında cevabı çok kolay olan ama bir türlü sonuca varılamayan bir sorudur bu. Meleküt Dünyası’nda yaşıyor diyoruz ama o zaman nasıl oluyor da ruh bizimle etkileşim içerisinde? Belki de iki dünya arasında bir iletişim, köprü; ruhun bize Meleküt Dünyası’ndan etki edebileceği bir yol, bir vasıta vardır....