10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
931
Okunma

Yoğun yağmurlarla geçen Haziran günleri, yerini Temmuz sıcaklarına bıraktı.Yazın sıcak günlerinin başlaması, şehirde bunalan insanlarımızı deniz kenarlarına, piknik ve mesire alanlarına sevk etmeye başladı.Hafta sonları, mangalı, piknik tüpünü hazırlayan, çoluk çocuğunu yanına alan, yeşil alanlara yöneliyor.
İstanbul’un sahil kesimi, Atatürk havalimanından Aksaray yönüne doğru gelirken, bilhassa pazar günleri, hiç hoş olmayan manzaralara şahit oluyoruz. Piknik ve mangal yapmak için çimenlere yayılan insanlar, evlerinin yemek odasında, kahvaltı yapar gibi çizgili pijama üzeri atletle, havalimanından gelen turistlere çok güzel bir hoş geldin görüntüsü vermiyor.
Piknik yapmak, bence uygun piknik alanlarında, kuralına uyarak yapılırsa, vatandaş olarak hepimizin hakkı. Bizim ülkemiz, mesire yerleri, hafta sonları çoluk çocuğumuzla gezip, temiz hava alabilme imkanı bulma açısından, oldukça geniş imkanlar sunuyor.
Bazılarımız nedense, ‘ben yaptım, oldu ‘ mantığıyla, her gördükleri sur dibine oturmaya, her çimene yayılmaya meraklı. Belediye otobüsüyle bile ulaşma imkanı olan, koruları, bentleri, ormanlık alanları, mangal yapılabilecek gerçek piknik alanları dururken, elimizden gelse, evimize yakın olan kaldırımlarda bile mangal sefası yapmaya kalkacağız.
Ormanlık alanlarda ateş yakıp, eğlenmek yiyip içmek de ayrıca dikkat gerektiriyor.
Her yıl sıcak günlerle birlikte, kavrulan ormanlarımız, yok olan oksijen sağlayan doğanın ciğerleri, yüreklerimizi dağlıyor. Aslında yapılması gerekenler çok da zor değil.
Hepimiz, sorumlu vatandaşlar olarak, yediklerimizin çöpünü toplayarak çöp kutularına, ya da çöp toplama alanlarına bıraksak, bir daha gittiğimiz zaman tertemiz bir doğayla buluşuruz.Bizden sonra gelecek olanlara da temiz bir alan bırakmış oluruz.
Çocuklarımıza verdiğimiz ince jelatinli çikolata ya da şeker kağıtlarını, mutlaka kendimiz takip ederek, çöplerimizle toplayıp, ormana gelişigüzel atmamalarını sağlarsak, olası orman yangınlarının önünü almış oluruz. Bir çok piknikçinin ardından, naylon veya şeffaf jelatinler, prizma görevi yapıp, sıcak günlerde kızmış olan çam dikenleri ve gazellerin tutuşmasına, bu şekilde istenmeden yangılara sebep olabiliyor.
Bizler yaktığımız mangal ateşini, mümkünse mangal içinde yakalım. Eğer toprakta taşlar arasında yaktıysak, bol su dökerek iyice söndüğünden emin olalım.
Ormanlarımız, bilinçsiz kişilerin, yakacak olarak kesmesiyle yeterince yok oluyor.
Bir de yangınlarla kaybedersek, yeşili her yıl hızla azalan bir ülke haline geliyoruz. Bu yüzden, aşırı yağmurlarda erozyonun sebep olduğu toprak kaybımız, astronomik rakamlarla artıyor.
İnsanız, hepimizin temiz hava alıp, stres atmaya, yeşille buluşup huzur bulmaya hakkımız var.
Biraz sağduyu ve dikkat, çocuklarımıza daha yeşil bir ülke bırakmak için çok önemli.
Yaz ayları, birey olarak bizlerin dikkatleri ile, orman yangınlarına sebep olmadan geçerse, bizim için mutluluk kaynağı olmalı.
Çocuklarımızı fidan dikmeye özendirelim, onları ödüllendirerek teşvik edelim. Her diktiğimiz fidanın büyüdüğünü bizler göremesek de çocuk ve torunlarımıza yatırım olacağını düşünerek mutlu olalım.
Ülkemizi seven, sorumlu bireyler olarak, ağacı sevelim, miniklere tanıtıp sevdirelim, yeşil yarınlar için.