Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
şair67
şair67

OYSA YAKILAN İNSANLIKTI

Yorum

OYSA YAKILAN İNSANLIKTI

7

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

939

Okunma

OYSA YAKILAN İNSANLIKTI

OYSA YAKILAN İNSANLIKTI

OYSA YAKILAN İNSANLIKTI

Başlarını secdeye koymakla
Hep övündüler
Allah adını zikrederek
Cumalarını eda ettiler
Ellerinde benzin bidonu hacılar

Ya Allah, Bismillah
Allah-u Ekber tekbirleri ile
Madımağa yürüdüler
Vicdanları , izanları yoktu
______İnsanlığı ateşe verdiler

Feryat , figan göz yaşı
Arşa yükseliyordu
İnsanım diyenin bu vahşetle
Adeta nutku tutuluyordu
Ne yazık ki O gün Devletim yoktu

Alevler arasında 37 Aydın Can pişerken
Allah adını ağzından düşürmeyen vahşi kitle
Avuç oğuşturuyor, sevinçle nara atıyordu
Oysa yanan 37 can değil
İnsanlığın asaletin vicdanın merhametin
___________________Kendisi yanıyordu

_____Şair67_____

Yüreğinde azıcık merhamet olan ,Yüreğinde azıcık Allah korkusu olan yüreğinde azıcık Kuldan utanma iç güdüsü olan, insan olduğunu iddia eden ler bilmelidirlerki
2 Temmuzda Madımakta yakılan 37 Can ne Alevi idi nede Sunni idi
Bismillah Ya Allah Allah-u Ekber tekbirleri ile Allah adını anarak Yapılan Allahsızlıktı yakılanda İnsanlıktı
Hiç kimsenin ahı kimsede kalmaz, Belki siyasi nedenlerle bu dünyada bu Vahşetten
ucuz kurtulduklarını zannedenler bilsinler ki İlahi adelet denen yüce bir makam var
Ergeç bu dava Huzur-u mahşerde devam eder biline

Ali Cemal AĞIRMAN

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Oysa yakılan insanlıktı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Oysa yakılan insanlıktı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
OYSA YAKILAN İNSANLIKTI yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
şair67
şair67, @sair67
4.7.2010 15:17:55
Vicdan Nedir? Neye Yarar?

Vicdan; insan ruhunun en seçkin kişiliği, en ileri bilgi kaynağı... O, birşeye “evet” dedi mi; onu ne akıl yalanlayabilir, ne de duyu organları...

Vicdan, akıl ve beş duyu... Hepsi de insana birşeyler sunarlar; ayrı ayrı gerçeklere kapı açarlar. Ama, üstünlük hep vicdandadır; onu akıl izler, beş duyu ise, en sonda gelir.

Gerçek akıl bir hakikatı buldu mu, onun duyu organlarına ters düşmesi hiç bir anlam taşımaz... Bunun en güzel örneği, dünyanın döndüğünü aklın emretmesine karşılık hissin reddetmesidir. Neticede akıl üstün gelmiş, karar ona göre verilmiştir.

Hissin akıl karşısındaki durumu ne ise, aklın vicdan karşısındaki durumu da odur. Vicdana ters düşen bir akılla iş yapılmaz. Bir gerçeği vicdanen biliyorsak, onun olmadığına ilişkin getirilen bütün akli (!) deliller boşuna atışmaktan ileri gitmez. Örneğin, yaptığımız bir haksızlık için vicdanımız bizi suçluyorsa, aklın ileri süreceği hiçbir özür, derdimize deva olmaz.

İnsan birçok gerçeği vicdanen bilir. Görme, işitmeden ne kadar farklı ise, vicdanen bilme de aklen kavramadan o kadar ayrıdır. Vicdanda kıyas, mantık, fikir yürütme, bağıntılar kurma yoktur. O bütün bunlara muht`ç olmaksızın gerçekleri doğrudan bilir.

Maviyi yeşilden gözümüzle ayırdettiğimiz halde, “şefkatin sevgiden” yahut “korkunun endişeden” farkını vicdanen biliriz. İnsan kendi varlığını da vicdanen bilir. Bunun için düşünüp taşınmasına, “acaba ben var mıyım, yok muyum?” diye bir soru ortaya atmasına ve sonunda “düşünüyorum, öyleyse varım” gibi anlamsız deliller getirmesine gerek yoktur. İnsan kendi varlığı gibi, kendi niteliklerini de vicdanen bilir. Hayatta olduğunu, ilmi, iradesi bulunduğunu, görmeye-işitmeye sahip olduğunu hep vicdanen bilir. Bunlardan şüphe ettiği olmaz.

İnsan gözüne inanmayabilir; “acaba yanlış mı görüyorum?” diye gözlerini ovuşturup yeniden bakabilir. Yine, aklına da inanmayabilir; “yanlış mı anladım?” diye yeniden okuyabilir. Ama vicdanı konusunda, onun bildirdikleri hakkında böyle bir çekinceye düştüğü olmaz. “İnsan kendi varlığını vicdanen bilir” dedik; aynı şekilde yine vicdanen bilir ki, “ben kendi bedenimi kendim yapmadım; organlarımı yerli yerine kendi isteğimle ve gücümle takmadım”

Bu konuda öyle kesin bir inanca sahiptir ki, asırlarca yaşasa, bunun aksi bir fikir hatırından, hayalinden geçmez. Zira, vicdanın bilişi, ilimden öte, hissetmeden öte, bizzat yaşamaya dayanır.

Kendi bedenini kendisinin yapmadığını “vicdanen” bilen insan, diğer bütün canlıların da kendilerine sahip olmadıklarını “aklen” bilir. Cansızların kendilerine sahip olamayacaklarından zaten şüphesi yoktur.

Böylece vicdanda başlayan bir iman hareketi, akıldan ve duyu organlarından da yardım alarak gelişir. Ve insanı bütün eşyanın tek sahibine, Allah’a imana götürür.

Sözün özü: Her vicdan diyor ki, “Allah var”...

Ne insan başıboş bir divane... Ne şu alem sahipsiz bir fabrika... İnsanı bu tezgahta dokuyan biri var... Ve insan her şeyiyle O’nun... Vicdanın vazifesi de O’nu bildirmek.
ALLAH KORKUSU İNSANDAN UTANMA DUYGUSU OLAN VİCDANI YÜKSEK ASİL YÜREKLERE
___________________________________________________SELAM OLSUN
şair67
şair67, @sair67
4.7.2010 03:16:31
Duyarlı bilge naif vicdanı yüksek asil yüreğe
____________________________Selam olsun
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL