14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2260
Okunma

1989 yılı, günlerden Cumartesi ve bir kış sabahı. Beş liseli arkadaş Üniversite sınavlarına hazırlanmak ve soru çözmek için buluşmuştuk. Muhammet en son gelenimizdi.Üzerinde bir durgunluk, yüzünde hüzün vardı. Hiç onu böyle görmemiştik.
Ben;
-Muhammet ne oldu dedim.
Muhammet
- Mahallede Talat abi vardı ya, o ölmüş
Hep bir ağızdan ;
- Allah Rahmet etsin, taksiratlarını affetsin dedik
Osman :
-Yapabileceğimiz bir şey var mı ? acaba dedi.
Muhammet:
-Arkadaşlar öldüğüne bir üzüldüm. Fakat cenazesini kaldıracak kimse yok. Cenaze akşamdan beri bekliyormuş. Bunu duydum bin üzüldüm. İki serseri arkadaşı var. Onlar ne belediyeye bildirmiş, ne de komşulara.
Herkes birbirinin yüzüne bakıyordu. Daha önce cenaze kaldırma işlemleri veya benzeri bir şey yapmamıştık. Ne yapacağımızı bilmiyorduk. Benim aklıma Berber Salih Amca geldi. Babacan herkese yardıma koşan, hayırsever biriydi. Onu bulup olayı anlattık. O da baya üzülmüştü.
Ağzından kelimeler iç yaralayarak dökülmüştü.
- Böyle dindar bir kentte, sahipsiz bir cenaze. Gençler şimdi Mezarlıklar Müdürlüğüne gidip, yer alacağız. Ben mezar yeriyle uğraşırken siz arabayla cenazeyi alıp yıkamaya götürür, Narmanlı Camiinde cenaze namazını kıldırdıktan sonra Asri Mezarlığına getirirsiniz.dedi.
Herkes birbirinin yüzüne bakıyordu. Acaba yapabilir miyiz.? düşünceleri içerisindeyken
Salih Amca :
- Aferin gençler. Allah elbet bu yaptıklarınızı karşılıksız bırakmayacaktır. dedi.
Olaya son noktayı koymuştu.
Muhammet :
- Arkadaşlar acaba babalarımıza bildirsek daha iyi olmayacak mı?. dedi.
Babalarımız tanımazdı ki. Onlara duyurup cenazeyi kaldırmaya çalışırsak bir gün daha bekleyecekti. Zaten Salih Amca ilgileniyordu. Biz sadece yardım edecektik. Artık iş başa düşmüştü.
Beraber işlemleri yapmak için Salih Amcayla birlikte Mezarlıklar Müdürlüğüne gittik. O mezar numarasını alıp Erzurum’un tek ve büyük mezarlığı olan Asri Mezarlığına gitti. Bizde cenaze arabasını alıp Talat abinin evine gittik.
Talat abi İyi biriydi. Her gördüğümüzde selamlaşır muhabbet ederdik. İnsanlar bazı yanlışlar yaptığını söylese de biz bir şeyini görmemiştik. Yapmışsa da herhalde çok zorda kalıp, karın doyurmak için yaptığı küçük şeylerdi. Belki de insanın adı çıkacağına, canı çıksın meselesiydi. Herhalde öylede olmuştu..
Kalbim güm güm atıyordu. Evine gittiğimizde bir kanepe üzerinde yatıyordu. Evde fazla bir eşya yoktu.Ev buz gibiydi. Ciğerlerinden hasta olduğu halde, yoksulluktan tedavi olamamış, başvurduğu kapılarda yüzüne kapanmış, şimdi önümüzde gencecik bir fidan uzanmış yatıyordu. 30 yaşında ya vardı, ya yoktu. Onu ölüme terk etmişlerdi.
Gencecik bir fidanı yaşlı diye budarlar,
Gam keder hüzün eli şifa diye yuyarlar,
Hayat sokağında bir ceset kişi diye duyarlar,
Adet oldu üstüne bir kağıt örter giderler,
Şurda şöyle burada böyle yaşadı derler,
Bir taraftan acırlar, bir taraftan gülerler,
Uzun kısa demeyip günahına girerler,
Hiç misali hayatına bir sünger çekip giderler,
Arabadaki 2 kişinin de yardımıyla, orda ki çarşaflardan birine sarıp, tabuta koyduk. Gasılhaneye gideceğimizi söylediler. Hava gerçekten çok soğuk ve kar diz boyuydu. Araba yavaş yavaş gidiyordu. Bizse gördüğümüz manzara ve yaşadığımız olaylar karşısında suskunlaşmış, hepimiz başımız önümüzde yere bakıyorduk. Gasılhanede yıkama işlemlerini yapıp Narmanlı Camiine doğru yola koyulduk. Sahipsiz bir cenaze ve cenazesini kaldıran 3-5 tane lise talebesi. Hepimiz çok hüzünlüydük. Bu düşünceler içersinde Narmanlı Camiine gelmiştik. Musalla taşına götürmek için tabutun altına girdik. Camii bahçesinde mahşeri bir kalabalık vardı. Kalabalığı aşıp Musalla taşının yanına geldiğimizde üzerinde bir cenaze olduğunu gördük. Bizde Talat Abinin cenazesini yan musalla taşına koyduk. Ordakilere
-Ne oluyor, kimin cenazesidir bu? dedik.
-Erzurum’un büyük din alimlerinden. dediler. Biz birbirimize baktık. Hüznün yanında bir sevinç oluşmuştu. Allahım sen buyuruyorsun ki;
- Birinin cenazesini görürseniz, namazlarına katılın. Eğer cenaze hayırlıysa, o cenaze yüzünden namaz kılan cemaati, eğer cemaatin içinden birisi hayırlıysa o cenazeyi ve diğer cemaatteki kişilere mağfiret ederim. diyorsun.
Demek ki hikmetinden sual olmuyor. Bir gece beklemesi ve bugün burada bu saatte bulunması, bu kadar kalabalık bir cemaat ve cenaze namazı . İnanıyorum ki senin hikmetinden. Ey Allah`ım ellerimi açmış gönülden diliyorum ki;
- ‘ Ey Allah’ım eğer burada yatan gerçek bir alimse bu sahipsiz cenazeye ve bu cemaate mağfiret buyur. Yok eğer cenazede hayırlı bir insan varsa hem bu cenazelere, hem de bize mağfiret buyur.’
Mahşeri bir kalabalık ile birlikte, ikindi namazının akabinde cenaze namazını kıldık. Artık gözüm ne soğuk görüyor, ne de vücüdum hissediyordu. Bütün bedenimi ateş sarmıştı. En azından sahipsiz cenaze burada yalnız kalmamıştı. Garibi Rabbi yalnız bırakmamıştı.
Hayat seyrine devam eder diğerleri yaşarlar,
Aklı selim kişiler bu manzaraya şaşarlar,
Konuşmaya yok fırsat deli diye taşlarlar
Bir sözcükte bin teselli, sabır deyip giderler,
Cenazeyi alıp Asri mezarlığına doğru yola koyulduk. Görevimizi yapmamızın verdiği bir sükün içerisinde Asri mezarlığına vardık. Salih amca mezarı kazdırmış bekliyordu. Defin işlemlerini bitirip dualarımızı yaptıktan sonra sahipsiz cenazeyi, asıl sahibine emanet edip, oradan ayrıldık.
Dört omuz tahta at, sessizliğe giderler,
Diğerleri bir maziyi, bir geleceği seyrederler,
Hayat veren o dilde, sessiz şimdi kelimeler
Kara toprağa bırakıp, üzgün üzgün giderler,
Toprak üstüne toprak, yığıp yığıp derler,
Sevap niyetine bir avuç sırayla serperler
Hayat dolu o bedende ölü gibi hayaller,
Üstüne, bir kürek toprakda, fazladan
Atıp giderler.
Allah’ım hayatımda bu ve buna benzer olaylarda, gençliğimden beri beni görevlendirdiğin için sana hamd ediyorum.
Saygılarımla,
Not: Şiirim Atıp giderler adıyla sitede daha önce yayınlanmıştır.