7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
5743
Okunma

22 aralık
Uyandım. İlk işim pencereden dışarıya bakmak oldu.Kar camlara yapışmış, yağıyor da yağıyor...
Gece gördüğüm rüyaya devam ediyor gibiydim. Kartopu oynuyordum. Kar, ellerimde diyagramlarını çalıştıığım çizimlerin buruşturulmuş kağıtlarına dönüşüyor. Karşımdaki kişiye atıyorum bu buruşuk beyaz kağıt topları. Bir adam...tanıdığım biri değil önce. Kağıt toplar adama değer değmez gerçek kar oluveriyor. Sonra kocam oluyor bu kişi.ve birden işçiye dönüşüyor. Aldırmıyorum. Her şey normal sanki. Karlaşan kağıt toplar beni neşelendiriyor.
Her yer beyaz. -Sonsuz bir beyazlık. Adam iki farklı çehresiyle bakıyor bana ...sonra gidiyor. Gitmesini hem istiyor hem istemiyorum. İki çehreli oluşundan rahatsız olmaya başlıyorum. Ama, yalnız kalmaktan da korkuyorum.
Ve o’nu görüyorum. Kırmızı yanaklarıyla gülümsüyor. Gamzesi ...pırt diye içeri kaçan o mucize çukurluk her zamanki yerinde. Uzun zamndır ilk kez böylesine net görüyorum onu. Seslenmek istiyorum ona, hayır olmuyor, sesim kilitli...Sesim çıkmayınca, anlıyorum ki bu bir rüya. Rüyamda, rüya gördüğümün farkındayım. Özlem bir bıçak gibi oyuyor beni...
Kar öyle çok yağıyor ki, ellerime değen beyazlık bazen kağıt oluveriyor hala. Bir karmaşıklığın içinde yuvarlanıyorum. Zihnim ısrarla düz ve açık bir alana çıkarak rahatlamak istiyor. Fakat bu imkansız...eğri büğrü, kaygan, kadifemsi bir boşluktayım.
Uyandım. işte....Dışarıya bakıyorum. Düş mü , gerçek mi?
Gürültüler. Bu ne? Aşağıda kapılar kapanıp kapanıp açılıyor. İşçinin çığlıkları...fırlıyorum yataktan. Koşarak iniyorum.
Bekçinin karısı, kocasıyla beraber işçinin sol bacağının başında, orta çağın büyücü şifacılarının resmedildiği bir yağlı boya tablosunu andırıyorlar. Fakat tablo beni şaşırtarak canlanıyor. Kırığı yerine oturtmak için yaptıkları her hamle zavallıyı bağırtıyor.
- Başka çare yoktu, diyor kocam, benden özür diler gibi.
Doktor gelemeyecek.
Yaklaşıyorum...İşçinin tıraşsız, süzgün yüzü bembeyaz. Koyu gözleri çukura kaçmış. Bir an göz göze geliyoruz. O iki çukurda yanan birer kor bakıyor bana. Burada benim ne işim olabilirmiş gibi yadırgayıcı...Bitse şu işkence. Bekçinin karısının boncuk boncuk terlemiş yüzünde zoraki gizlediğiğ bir endişe. Başarabilecek mi? Nenesinin mahareti onda da var mı?
İşçinin ümitsizlikten bitkin düşen gözlerine dayanamıyorum. Salona geçip kar tanelerine bakıyorum. Eğer şu kabartmaların diyagramlarını yapabilirsem, ilk yaratım gerçekleşecek.Gözlerimin önünde dantel gibi kar taneleri uçuşuyor.
Bekçinin karısının;
- Tamam oldu da bitti...Maşallah, aslan gibisin, yakında koşturuverirsin...sözleriyle daldığım çizimlerden kalkıyorum.
İşçi gözlerini kapatmış, büyük bir rahatlamanın huzurlu gevşemesiyle uykuya dalmak üzere. bekçinin karısı zafer kazanmış bir kumandan gibi gülümsğyor. Kocam, minnet dolu, sevecen;.
- Hadi çıkalım da uyusun, diyor.
Sanki, kırık bacağı yerine oturtulan bendim. Öyle sevinçliyim ki! Bugün harika yemekler hazırlayacağım. Tatlılar...
...
devam edecek
..
f.a..