..........................................

Her dağ kendince, yükselliğince eşsizdir...

Farklıdır içi her dağın...

Değişiktir dışı tüm dağların...



Bazıları esrarengizliliğiyle, bazıları uçsuz bucaksız halleriyle, bazıları dolu dolu palamut ağaçlarıyla, bazıları bembeyaz taşlarıyla, bazıları bitki örtüsü cılız otlarıyla, bazıları eşkiyalara ev sahipliği yapan şerefsizlikleriyle, bazıları masum ceylanlarıyla, bazıları derin derin akan şelaleleriyle, bazıları sessiz sedasız korkunçluklarıyla, bazıları içine daldıkça gizemleriyle, bazıları ölüme tanıklık eden gözleriyle, bazıları barışı haykıran destanlarıyla MEŞHURDUR...



Dağlar zengin görüntüler...

Dağlar uzadıkça uzayan manzaralar...

Dağlar, her biri ayrı bir edebiyat konusu...




Kiminin adı Everst’tir... Yüksekliğini başka bir dağa kaptırmamıştır. Rekor kırmak isteyen, macera isteyen deli dağcıları zirvelerine hemen aşık eylemiştir...


Kiminin adı Ağrı’dır... Nice efsanelere kucak açmıştır. Kar beyazlığını, serseri soğukluğu hep sevmiştir yamaçları yemyeşil ovalara yaslanırken...


Kiminin adı Nemrutt’ur... ibrahim’i sabır karşısında, ateşin nasıl söndüğünü görmüştür. Fazla zulmü barındırmış bağrında. Konuşan heykelleriyle günümüze dağların tarihini canlı canlı ulaştırmıştır...


Kiminin adı Karacadağ’dır... Esmer toprağın umudu olmuştur, siyah kayalar arasından cennetin nasıl yaşanılacağını göstermiştir adem çocuklarına...


Kiminin adı Ilgaz’dır... Oksiyeni çok sevmiştir. Temiz havasıyla huzur katmıştır nefes darlığı çekenlere, ya da bir nefes mutluluk arayanlara...


Kiminin adı Toroslar’dır... akdeniz ruhuyla Çukurova’ya hayat vermiştir. Sıra sıra sıralamanın ne demek olduğunu öğretmiştir dağlara...

Ve kiminin adı Gabar’dır... Zap sularıyla coşturmuştur yürekleri. Özgürlüğü isteyen canlara, büyüklüğünü ve ihtişamını açmıştır...




...........................................
Mehmet Selim ÇİÇEK
13 Mayıs 2010,,,23.41
Kerboran