ÜLKE GÜNDEMİ HAKKINDA BİR TARTIŞMA YAZISI.

Değerli Kardeşim.
Bir Büyüğümüzün çok güzel sözünü size hatırlattıktan sonra konuyu fazla sulandırmadan kısa ve öz yazacağım.

MUHALİ TALEP KENDİNE ZARARDIR. ( İmkansızı istemek imkan dahilinde olanı da kaybetmekten ve zaman kaybından başka bir şey değildir.)

Bir şeyin tamamı elde edilemezse; elde edilebilecek kadarından da vazgeçilmez. Ve geçilmemelidir.

Hayal pereselik hakikat hali görmeme hastalığından başka bir şey değildir.

Rejimler, düzenler toplumun sosyal bünyesinin gelişimi neticesinde değişir ise sağlıklı sonuçlar doğurur.

Dayatma, zorlama ve ihtilaller ile gelen hiç bir şeyden hayır gelmez.

Var olan düzeni biz değil düzen kendi kendisini değiştirmeli.

Bizim değiştireceğimiz düzenin beğenmediğimizden yıkılmasını istediğimizden daha iyi olabileceğini söyleyebilirimsiniz?

Birilerinin isteği herkes için aynı geçerliliğe veya güzelliğe sahip olabilir mi?

Bu düzeni ve bundan öncekilerini de birileri değiştirmişti.

Değişim doğal olmalı. ( fıtri olmalı )
Müdahale ve dayatmalar sonucu mutluluğa veya istikrara gitmenin imkânı yoktur.
Düzen ve rejimler canlı bir organizmaya benzer,
ŞİŞMANLAYACAĞIM DİYE SIRTINIZADA ET TAŞIMANIZ.
VEYA BİR MEYVENİN OLGUNLAŞMASI İÇİN VAKTİNİN GELMESİNİ BEKLEMEDEN ONU DALINDAN KOPARIP SOBANIN YANINDA ISTMANIZ OLGUNLAŞMASINI DEĞİL ANCAK ÇÜRÜMESİ SONUCUNU VEREBİLİR.

Ben hiçbir zaman bağnaz ve aktif bir siyasetçi olmadım.
Mal, makam ve maaşına ortak olmadığımın GÜNAHINA ORTAK OLACAK KADAR DA AKLIMI KAYBETMEDİM.
Fakat işte şimdi ülke kabuk değiştirmeye çalışıyor.
Darbe anayasalarından kurtulma mücadelesi veriyor.

Buna destek vermek ise ülke istikbalini gören millet menfaatini düşünen aklı başında her vatandaşın vatandaşlık görevidir.

Hümanist, hür, demokrat ve global bir dünyada canilerin kanlı emellerine engel olmak vatandaşlıktan da öte bir insanlık vazifesidir.

İnsan inkılâpçı olmalı.
İhtilal diğer bir ihtilale meşruiyet kazandırmaktan ve muhalifine rövanş vermekten başka bir işe yaramaz.

Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz.

Ülke gündemleri içinde tartışılan; sanal, sun-i, aldatıcı ve hedef saptırıcı olanlardan gerçek gündemi ayırmak ve ona sahip çıkmak ise, bugün Türkiye’nin en önemli gündemi olduğunu sanıyorum.

Vesayetçi, müdahaleci, sınıf ve zümre hâkimiyeti adına koruyucu darbe anayasalarından kurtulup, daha demokratik, daha adil, daha çağdaş ve daha katılımcı bir hayat standardını yakalamak olmalıdır.

Her zaman çok önemli olmasına rağmen şikâyet ettiğiniz ve etmekte de haklı olduğunuz! Fakirliğin faturasının ana sebebini siyasilerin ihanet veya beceriksizliklerinde değil; siyasileri kendilerine emir eri gören zihniyette aramalısınız.

Atanmışların ditatoryalarının millet iradesinin temsilcilerine koyduğu ambargoda görmelisiniz.

Hukuku katleden, bütün marifeti antik roma hukuku ezberlemekten beyni sulanmış adliye artığı tekaüt hâkim müsveddelerinin makam hırsı, ihaneti masum bırakacak bitmeyen makam sevdalarında olduğunu bilmelisiniz.

Emret komutanım saltanatının sarsılmaması adına yazılıp HER ON YILDA BİR MUTRA VE YİNE HER YİRMİ YILDA BİR DERBE olarak tezgâhlanıp demokratik hayata müdahale senaryolarını sahneleyenleri görmeli ve bunlara DUR DEMELİSİNİZ.

DUR DİYECEK GÜNDEM ÖNCELİKLERİ OLUŞTURMALISINIZ.

Fakirliğimizin sebebini; BAZILARININ SALTANATLARINI KORUMA ADINA HÂKİMİYETLERİNİN DEVAMI İÇİN, AL KÜLLAH VER TAKKE OYNUNDAN BAŞKA BİR ŞEY OLMAYAN TERÖRÜ ÖNLEMEK KILIFI İLE KAMUFLE EDİLEREK ÜLKENİN DAĞINA TAŞINA ATILAN HEDEFİ BELLİ OLMAYAN BOMBALARA HARCANMIŞ OLAN Dört yüz MİLYAR dolara baktığımızda ve bütçe görüşmelerinde savunma giderlerine ayrılan rakamlarda bulabilirsiniz.

Arife tarif gerekmez.
Ben sizin bunları benden daha iyi bildiğinize inanıyorum.
Amma TECAHÜL-İ arif yapıyorsunuz.
Sağlıcakla kalın.
Ne yapalım.
Bunca oyunlar içinde gündemini belirlemede yanılan vatandaşları bulunan bir vatanda;
V A T A N S A Ğ O S U N demekten başka elden ne gelir ki.