5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
683
Okunma

ABD ve İsveç parlamentosunda sözde soykırım iddialarıyla ilgili tasarıların onaylanmasından sonra, İngiltere’ye giden büyüğümüz, bu ülkede gündeme getirilmek istenen aynı yöndeki tasarının engellenmesi için görüşmelere başladı.
Dünya kamu oyunun gözleri önünde, cebindeki pimi çekilmiş bir bombayı çıkarıp masanın üzerine bıraktı !
Ülkemizde en az yüz bin civarında kaçak Ermeni’nin bulunduğunu, bunların bu ülkede izinsiz olarak çalıştıklarını bildiklerini ve buna göz yumduklarını söyledi. Sözde soykırım iddiaları ile üzerimize fazla gelindiğinde, bu kişileri sınır dışı etmeyi gündeme alabileceğimizi açıkladı.
Bence bu bir bombadır. Üstelik bir defa patlayıp, hasarının da sınırlı olacağı bir bomba değil ! Yıllarca, defalarca patlaması, ülkemize çok önemli hasarlar vermesi muhtemel bir bombadır bu !
Bu konuda ilk günden yapılan araştırmalar ve açıklamalarda o sayının yüz binden de fazla olduğu ve ülkede başka ülkelerden de - İran, Pakistan, Suriye vb. - kaçak işçiler olduğu, toplamda bu sayının beş yüz bini bulabileceği anlaşılıyor.
Yasalarımıza göre, kayıt dışı insan çalıştırmak suçtur. Çünkü bunlar sağlık sigortası yapılamazlar, aldıkları ücretin vergisi ödenmez vb. Bir işverenin kayıt dışı işçi çalıştırdığı
tesbit edildiğinde, uğrayacağı ceza oldukça büyüktür. Bu tür cezalar birilerine kesilmektedir de üstelik.
Beş yüz bine yakın kaçak işçinin, kayıt dışı çalıştırılmasına bilerek göz yuman bir devlet, kendi halkından insanları kayıt dışı çalıştıran bir işverene nasıl ceza kesebilir ?
Bu ülke hukuk devleti değil midir ? Adalet herkes için eşit değil mi ? Öyleyse nerede hukuk, nerede adalet ? Bu konuda ceza yiyen bir işveren, itiraz edip dava açsa ; ’ Devletin yüz binlerce kaçak işçinin kayıt dışı çalışmasına göz yumduğunu, bizzat Başbakanımız itiraf etti !’ derse, bu insana nasıl, ’ Haksızsın !’ denilebilir ?
İşin önce bir hukuk laçkalığı boyutu olduğu kesin.
İkinci boyut ise ; bu ülkede işsizlikte bu günlerde tarihi bir rekor kırılmakta olduğudur. Yani kendi vatandaşımız işsizlikten kırılıyor. Geçimini sağlayamayan, borçlarını ödeyemeyen, bunalıma düşen bir yığın işsiz insanımız var. Sayıları da gün geçtikçe artıyor. Sadece Ermenistan’dan, her gün yirmi civarında otobüs dolusu kaçak işçi gelmeye devam ettiği söyleniyor. Bu otobüslerin sürekli boş gidip, dolu geldiği anlatılıyor. Demek ki onlar iş bulabiliyorlar bu ülkede. Demek ki göz yumma devam ediyor.
Şimdi ne olur ? Bombanın patlamaları nasıl gerçekleşir ?
Önce işsizlerin isyanının, protesto mitinglerinin başlaması kaçınılmaz. Sonra, sözde soykırım iddiaları yüzünden tüm kaçak Ermenilerin sınırdışı edilmelerini isteyen hareketlerin yapılması muhtemel. Onaylanacak her tasarının sonunda , ’Ermenileri kovalım !’ seslerinin yükselmesi muhtemel.
Kayıt dışı işçi çalıştırmaktan ceza yiyen iş verenlerin devlet aleyhine- ayrımcılık yapıldığı gerekçesi ile - dava açmaları muhtemel.
Bombanın en büyüğü de, alınacak bir kararla hepsinin sınır dışı edilmesi olacaktır. Böyle bir durumda dünya ayağa kalkacak ve Türkiye’nin Ermenilere tehcir uyguladığı yaygarası koparılacaktır.
’Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık!’ sözünün uygun olduğu bir durum bu.
Üstelik bazıları çıkıp da ’ Türkler kendilerini Ermenilere karşı suçlu hissettiklerinden, yıllardır bu duruma göz yumdular !’ diyenlere ne cevap vereceğiz ?
Gerçekten devletimiz, aslında sözde soykırımı kabullendi de bizim mi haberimiz yok ?
Bir dİğer kesim de, ülkede çok sayıda Ortadoğu’lu teröristin barınmasına izin verildiği için, Ermenilere göz yumulması da bu durumu kamufle ettiğini iddia ediyor.
’ İnsanların ağzı torba değil ki büzesin !’ derler bu duruma da ...
Emniyet yetkilileri, kaçak işçilere dokunmamak için, emir mi almışlardır devletten ? Yoksa başka nedenler mi vardır ?
Maliye ve Sosyal Güvenlik Kurumu elemanları nasıl göz yumabiliyorlar ?
Kafalar karıştı, mideler buılandı yine..
Peki sorumlusu kim ? Ben miyim bu ülkeyi yönet/ emey /en ?
Fikret TEZAL