Bir adam oğluyla birlikte karakaçanın sırtına binmiş, köylerinden şehre doğru gidiyorlar. Yolda karşılarına bir adam çıkmış ve seslenmiş;
“-Utanmazlara bak! İkisi birden eşeğin sırtına binmiş. Hiç acımıyorlar hayvana”
Bunun üzerine adam çocuğu indirmiş, kendi karakaçanın üzerinde giderlerken başka bir adam çıkmış karşılarına ve;
“-Vay utanmaz adam! Kendisi eşeğin üzerinde keyif sürüyor bacak kadar çocuğu da yürütüyor”
Adam biraz kızmış ama ses çıkarmamış, kendisi eşekten inip yürümeye başlamış, çocuğunu da eşeğe bindirmiş. Bir müddet sonra karşılarına çıkan başka birisi;
“-Şu çocuğun yaptığı terbiyesizliğe bak, babasını yürütüyor” deyince çocuğu da karakaçandan indirmiş, eşek arkalarında baba oğul yaya olarak yürümeye başlamışlar.
Şehre yaklaştıklarında karşılarına çıkan bir başka adam ikisine bakarak gülmeye başlamış;
“-Enayilere bak, eşek boş geliyor, onlar da yürüyor!”
Kıssadan hisse; herkesi aynı anda memnun etmenize imkan yoktur. Yaptığınız işlerde böyle bir niyetiniz varsa daha ilk baştan moraliniz bozulur, azminiz kaybolur.
Bırakın çevrenizdekiler ne derlerse desinler, duymak ve işitmek arasındaki farkı düşünün. Siz bildiğiniz yoldan yürümeye devam edin. Başarılı olmak için bunu yapmak zorundasınız ve “sağır fare” hikayesi bu konuda size rehber olsun.
*
Günlerden bir gün fareler ülkesine büyük bir direk dikilmiş. Bütün fareler acaba bu direğe tırmanan olabilir mi? diye düşünmeye başlamışlar.
Bu düşünceler bir yarışma yapmaya kadar gitmiş. Yarışmacı fareler belirlenmiş, seyirciler yerlerini almışlar ve fareler başlamış tırmanmaya.
Ama bu direk bilinen direklerden değil, tırnaklar bir türlü tutmuyor, biraz tırmanan düşüyor.
Saatler birbirini kovalamış bir türlü ilerleyen çıkmamış. Canları sıkılan seyirciler ise bağırmaya başlamış;
“-Bırakın gidin!, siz kim, buraya tırmanmak kim? Hiçbiriniz buna tırmanamazsınız!”
Bu bağrışmaları duyan fareler birer birer yarışı terk etmiş ama biri hariç.
O ısrar ve inatla tırmanmayı sürdürmüş ve neticede saatler sonrasında doruğa ulaşmış.
Bu fareye bakanlar onun kulaklarının duymadığını, sağır olduğunu görmüşler.
İşte bundan dolayıdır ki, herhangi bir iş yaparken çevrenizdeki olumsuz sözleri duymazlıktan gelmeniz gerekir.
Güzel sözler;
Önüne çıkan her taşa takılan hedefe asla varamaz.

Güç kuvvette mi gizli?

İlkokul ya birinci ya da ikinci sınıfta okuduğum bir hikaye idi, sevginin gücünü anlatıyordu. O yaşta ne derece anlayabilmiştik tam hatırlayamıyorum. Ancak, şu ana kadar unutmadığıma göre demek ki bizleri etkilemiş.
Güneş ile rüzgar hangimiz güçlüyüz diye iddiaya girerler. Rüzgar kendisini oldukça güçlü görmektedir. Bu gücü ile her şeyi yapabileceğini düşünmektedir.
Güneş her ne dediyse tesiri olmaz. Bu esnada aşağıda bir adam yürümektedir. Güneş rüzgara der ki;
“-Haydi bakalım bu adamın ceketini hangimiz çıkartabileceğiz, kim güçlü görelim!”
Rüzgar “bundan kolay ne var” der ve başlar esmeye. Adam bakar ki rüzgar kuvvetleniyor, ceketin düğmesini ilikler. Bunun üzerine rüzgar daha da güçlü esmeye başlar, adam da ceketine daha fazla sarılır.
Rüzgar öyle bir eser ki sanki adamın ayakları yerden kesilecek. Fakat cekete öyle bir sarılmış ki, çıkartması ne mümkün.
Güneş gülümseyerek “geri çekil” der rüzgara. Şöyle bir kendini gösterir, adam rahatlar. Biraz daha ısıtmaya başlar, adam ceketin düğmesini çözer. Güneş biraz daha ısıttığında adam ceketini çıkartır ve omzuna alır.
Zorla yaptıramadığınız birçok şeyi tatlı dille yaptırmanız mümkündür. İnsanlar güler yüz ve tatlı dilden hoşlanır, kabalık ve sertlikten değil.
Almuti


Devam edecek…. Gelecek konu; “Geleceği Yorumlamak ve Gerçekler”