2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
886
Okunma
B.
Milletlerin temeli olan aile çekirdeğini çürüten ve toplumda bir kanser gibi yayılan hastalığın adıdır “ zina “ .
Birkaç dakikalık zevk uğruna ,hiçbir sorumluluk ve yükümlülük altına girmeden , evlilik dışı cinsel bir ilişki sonunda çıkan faturada terk edilme , kullanılma , güvensizlik , sevgisizlik , ihanet , öldürülen bebekler ve babasız çocukların isimleri vardır .
İnsanların kendi annelerine ve kız kardeşlerine başkalarının yapmasını istemediği fakat sadece kendisinin yapmakta özgür olduğunu sandığı çirkin bir çiftleşmenin adıdır “zina “
Topluluklarda üreme ve düzenli bir yaşam için evlilikler ile yasal bir çerçeve içine alınan cinsel ilişkilerin yerine “ cinsel tercih ve birliktelik “ olarak çağdaş kılıflara sokulan çiftleşmeler kısa bir süre o tür insanlara zevk verse de bu ilişkilerin sonucu insan ruhunda ve sosyal ilişkilerde ağır sorunlara yol açar.
İnsan yaradılışına ters fakat hayvani içgüdülere yapışmaya hazır olan “zina virüsü”nden korunmanın yolu , ruh bilgisayarlarına ilahi , ahlaki anti virüs programlarının yerleştirilmesinden geçer .
İslam inancında bu virüs çok tehlikeli kabul edilmiş ve ağır tedbirler uygulanmıştır . İnsanların topluma zarar verecek suçlar işlemesi halinde ağır cezalar öngörülmüştür.
Çağdaş toplumlarda bebek öldürme tekniğinin adı “kürtaj” dır. Minyatür insan anne rahminde keskin bıçaklarla kesilerek katledilir .
Günümüzden bin dört yüz küsur sene evvel istenmeyen , hor görülen kız çocuklarının diri diri kumlara gömüldüğünü biliyoruz.
Çağımızdaki vahşet , teknolojik olarak şekil değiştirmiştir .
Son Peygamber’in insanlık alemine bir güneş gibi doğduğu ve insan ruhunda hayretler veren değişiklikler yaptığı bir toplumda İslamiyet ile şereflenen Maiz isimli bir insanın durumu çok ibret vericidir .
Sevgili Peygamber’imizin huzuruna giren bu Müslüman şöyle diyordu :
“ Ey Allah’ın elçisi ! Allah’ın hükmünü uygula ! Beni temizle ! “
“ Seni niçin temizleyeyim ? “
“ Zina ettim ya Resulullah ! “
“ Zinanın ne olduğunu biliyor musun ? Belki sadece temas ettin . “
“ Hayır ya Resulullah , zinanın ne olduğunu biliyorum . Bir erkeğin helaliyle yasal olarak yaptığı bir şeyi , ben , bana haram olan bir kişi ile yaptım “
Allah Resulü bir başka yol araştırır “ Acaba sarhoş mudur ? Bakıverin ” der.
Ağzını koklarlar “ Hayır ya Resulullah . sarhoş değil. “
“ Cinnet emaresi var mı ? Deli olmasın …”
“ Hayır delilik emareleri de yok . “
O güzelve merhametli insan der ki “ Dön geriye ! Git tövbe et ! Allah’ın affetmeyeceği günah yoktur. “
Maiz iki büklüm dışarı çıkar fakat birkaç dakika geçmeden yeniden içeri girer .
“ Ey Allah’ın elçisi ! Hadd-i şer’i yi tatbik et (yasal hükmü uygula ) ve beni temizle ! “
Allah Resulü buyurur : “ Dön git ! Rabbine tövbe et ! “
Olay bu şekilde dört defa tekrarlanır ve adam kendi aleyhinde dört defa itirafta bulunur .
O güzel ve merhametli Peygamber her defasında Maiz’e tövbe kapısını açık bırakır fakat Maiz , cezanın uygulanmasında ısrar eder.
Recm uygulanmak üzere bir meydana getirilir , başına ve vücuduna taşlar yağar . Istırabından bir ara kaçmak isterken topluluktan biri bir kemik parçasıyla kafasına vurunca Maiz yere yıkılır ve biraz sonra da ruhunu teslim eder.
Bu manzara Efendimiz’e nakledildiğinde o güzel gözleri yağmur yüklü bulutlar gibi dolar . Nebiler Nebisi , Efendiler Efendisi der ki “ Bana haber vermeli değil miydiniz ? Belki vazgeçecekti … İtiraftan vazgeçseydi , şüpheli şeylerde ceza uygulanmayacak ve Allah ile arasında olan bu günahı , belki Allah affedecekti . “
Aradan birkaç gün geçtikten sonra Efendimiz ( selam olsun O’na ) Maiz ile ilgili olarak şöyle der :
“ O öyle bir tövbe etti ki eğer haraç alan bir mümin dahi bu tövbeyi yapsaydı Allah affederdi . “
İslam dini merhamet dinidir . Suçun “açıkça işlenmesi “ ağır ceza görür . Zina gibi çok ağır bir suçun , toplumu mahveden, çürüten bulaşıcı bir hastalık gibi yayılmasını önlemek amacıyla , ispatlanabilmesi en az dört tanığın olayı bütün çıplaklığı ile görmesi esasına bağlanmıştır.. Bazı insanlara çok ters gelen Osmanlı tarihinde pek nadir uygulanmış recm (taşlanarak öldürme ) cezası , bu ağır şartlar sebebiyle çok zorlaştırılmıştır .
Dört şahit tarafından olayın tüm çıplaklığı ile kesin olarak görülmesi , bu çirkin ilişkilerin herkesin görebileceği yerlerde açıkça işlenir olması , bu ibret verici cezanın da o kadar ağır oluşu sonucunu getirmiştir . .
Aynen muazzam bir binanın elektrik şebekesi üzerindeki çeşitli amperajdaki sigorta tabloları gibi sistemi koruyan , toplum ahlakındaki korkunç tutuşmayı ve yangınları önleyecek en son dirençli emniyet sigortasıdır “recm “
Ve bu ceza , suçun ispatlanmasındaki ağırlaştırılmış şartlar yüzünden , İslam Hukuk sistemindeki öncelikli sigortalardan yararlanılarak Osmanlı tarihinde çok az uygulanmıştır.