1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1104
Okunma

Kadın, önündeki rakı bardağına baktı. Beyaz sıvının içinde, yanıtını arar gibiydi, aklındaki soruların.
Okuduğu son kitaptan bir cümle takılmıştı, aklına: “ Hayat, boşluklarımızı dolduran bir olgudur.”
Boşluklar. “Hangi boşluklar?” diye mırıldandı, alayla bükülen dudaklarının arasından. Hayatında hiç boşluk olmuş muydu? Bilemedi ne diyeceğini.
Başını çevirdi. Salonu boydan boya kaplayan, geniş pencereden görünen, şehre baktı. Karanlık deniz. Uzağında, puslar içinde, hayal meyal görünen, karşı yaka evlerinin ışıkları. İskele ve demirlemiş gemiler. Altı şeritli sahil yolunu hizasındaki evlere bağlayan, üst geçit köprüsü. Yılbaşında süslemişlerdi, köprünün kenarlarını, yüzlerce ampulle.” Hoşlarına gitmiş olmalı ki, hala duruyorlar “ diye geçirdi, içinden. Kadehinden bir yudum daha aldı, manzaraya karşı. Ve “ Şerefine “ dedi “ Hayatımın ilk boşluğu, yılbaşı gecesi.”
Kırık bir kahkaha eşliğinde.
Çok uzun yıllar, boşluk nedir, bilmemişti. Üniversiteyi birinci senesinin sonunda bırakmış, hiç ara vermeden evlenmiş, hemen ardından da anne olmuştu. Beş buçuk sene ara ile ikinci kez annelik, çocuklar, ev, aile derken zaman su gibi akıp geçmişti.
Hiç boşluk bırakmadan.
Şimdiyse...Alışkın olmadığı, tanımadığı, bilmediği kadar derin bir boşluğun içindeydi. Kendisi dışında, her şeyle doldurmaya alışık olduğu bu derinlikle, ne yapacağını bilmiyordu.
Annesi ne demişti zamanında? “ Hayatla dalga geçiyorsun, dikkatli ol.!” Bir bildiği vardı ki anacığının, söylemişti.
“ Söyler tabi “ dedi. “ Yok aslında farkımız, hepimiz kadınız.”
Bir kadeh daha rakı almak için mutfağa doğru giderken, duvarda asılı fotoğrafa takıldı, gözleri. Kızı ve kucağında torunu. “ Al hayat “ dedi. “ Dolduracağın, iki potansiyel boşluk daha geliyor. “
Rakısını koydu. Salona geçerken, tekrar baktı fotoğrafa: “ Bari siz kendinizle doldursanız boşluklarınızı “. Durdu. İçine sinmemiş gibi, döndü: “ O kadar da bencil olmayın, canım. Yarısı sizden, yarısı onlardan olsun, hiç değilse.” dedi.
Kadehini sehpaya bıraktı. Müzik setine doğru ilerledi. Candan Erçetin’in albümünü koyarken bir anda dank etti son söyledikleri: “ O kadar da bencil olmayın, canım. Yarısı sizden, yarısı onlardan olsun, hiç değilse.”
Gecenin başından beri, en içten kahkahasını attı. “ Bence sen hiç konuşma. Bırak onlar kendi hayatlarını nasıl isterlerse öyle yaşasınlar. Sen, annen oldun ama hiç değilse onlar, sen olmasınlar. Belki bu halkanın bir yerini kırabilirler. “ dedi ve ekledi “ Amin “
Son günlerde, sürekli mırıldandığı şarkının sözleri, süzülürken salona, kadehini kaldırdı “ Haydi bakalım kadınlar, hep beraber, söylüyoruz “ diye seslendi. Boşluğa doğru.
.../...
Şu hayat neye yarar
Çıkmayacaksa tadı
Farkında değil hiç kimse
Bu yaşayanın hayatı
Aslında yok kimsenin kimseye söyleyecek lafı
Kendi yanlışlığından ve zalimliğinden
Herkes yargılıyor başkasının hayatını
Eser Aslanlı
izmir