9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1188
Okunma

Uğur Böceği Pastasından Payımıza Düşen
Tık tık tık....
Kapı çalıyor ve bir şans ışığını sızdırıyor içeriye .
Takvim 2010 yılının ocak ayının ortalarında ve sessizce zamanla yarışta.
Bilmeden yaşadığımız , nefes aldığımız ömrün eskisini paylaşmak ve bir sonraki güne taşımak adına güzel bir umut birikiyor avuçlarımıza.
En çok sevdiğimiz yanımız elimizi tutan kalemimiz değil mi? ve biz bunun için burda değilmiyiz.
Neden olmasın....neden ölümsüzleşmesin dedim kedi kendime.
Bir hayal bu kadar yaklaşmışken neden görmezden gelelim ki?
Bir yerden başlamak lazım dimi ama ......
Ben de geliyorum Toynak Hocam bekleyin beni lütfen..... :)
Sevgili dostlar....
Geçmişten bu güne hayat çatısı altında neler yaşadık neler gördük öyle değil mi?
Kimseye anlatamadıklarımızı , özlemlerimizi ve hayallerimizi paylaştık onlarla.Yeri geldi dilimizin edemediği küfürleri saydık, yeri geldi yüzümüze çarpan tokatları salladık umarsızca.Çoğu kez acılarımızı kustuğumuz yüzler oldu.Hüzünleri biriktirdiğimiz , sevinçlerimizi ödüllendirdiğimiz anların tek şahitleridir onlar.
Onlar ki mi ?
Kalemimiz ve kâğıdımız...
Sesi olmayan ve hep dinleyen bir dosta sahip olmak kolay bir şey değildi . Hayat zaten bu yönden bize gülmeye başlamıştı ve arkası gelecekti bence .
Lise çağlarında kalma bir alışkanlıktı. Utangaç cüssemin altında duyguseli bir ben’den habersizdim uzun zaman. Aşıklara kalem olur, duyguları düşürürdüm sayfalara.
Kendi dünyamdan benzetmelerle kilitlerdim sevgilerini insanların. Her gün yeni bir haber ve her gün umutla çıkardım yola.Duymak istediklerimi duyar , vermek istediğim her sır kavuşurdu gerçeğine.O kadar güzeldi hayat işte.
Hangimiz yapmadık ki? nefes almanın vazgeçilmezliği gibi içimize sinen kalem sevdasına kaç kereler sığınmadık ki. Paradan daha kıymetliydi satırlarımız, en değerli taşlardan daha değerliydi duygularımız.Ve kimlere kimlik olmuş , kimlerin aşklarına sebeptik ulu orta. Hangi bedenin içinde büyüyen yürek bizim kadar şanslı hiç düşündünüz mü?
Yürüdüğümüz yolları , dokunduğumuz tenleri, gökleri saran bulutları, güneşi ve karanlığı. Bakıp gördüğümüz her şey ilhamdı bizim için.Ayrıcalıklı olduğumuzu zaman zaman unutsakta. İçimizde bizi hasta edebilecek bütün düşünceleri yazarak atardık , inadına sever inadına yaşardık.
Bugün bir çatı altında gerçeklerimizi paylaştığımız , bizden yüreklerle dertleştiğimiz bir ailemiz var ne güzel. Yaklaşık bir yıldır bu sanal dünyanın içinde bir bireyim. Gün geldi kızdım, gün geldi mutluluğumu yazdım.Hep bendim ve olmak istediğimin dışına çıkmadım.Bugün ise hayalini hep ertelediğim bir ışık düştü önüme. Bir yerden başlamak gerektiğini düşünerek attığım adımda olmak isteyenlere de bir davet belkide bu yazı.
Değmez mi? dersiniz elimize geçen kimimizin ilk, kimimizin belkide son olacak bu şansa el uzatmaya....
Bende burdayım diyenlerler ve bütün gönül dostları ile yarınlarda da olmak umuduyla..
"Hadi pastadan payımıza düşeni alalım ve kaçalım :)"
G İZ E M L İ Y Ü R E K