26
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2903
Okunma

O gül’den daha güzel kokan bir Guldane. O Kadın’ın hakkını sonuna dek savunan bir korkusuz yürek... O aslında iyi bir anne, edebiyata hasta, olaylar karşısında duyarlı bir ruh...meselci
...................................................
meselci: Guldane Dal Kimdir, neden yurdundan uzak İsveç’te ikamet ediyor? Burnunda tütmüyor memleket hasreti?
Guldane Dal:
--- Ben şimdi nasıl anlatayım geçirdiğim onca yoğun seneleri meselci:))) Bir gün bir gurup feminist senaristlerimiz benim yaşantımdan bir kesit duyunca yaşamımı filim yapmayı söylemişlerdi... Bence girmeyelim şu yaşam hikayeme derim ben... Ama bak sana yine de kısaca anlatayım, söz ver aramızda kalsın :))) Şaka şaka bence yaşamı acısıyla tatlısıyla dolu dolu yaşayan bir kadın desem kısaca nasıl olur? Çok genel oldu biliyorum ama bu sorudan kaçmak için de başka bir cümle gelmedi aklıma:))) Ben yaşamımı hikayeleştirmeyi düşünüyorum, umarım bunu yaparım bir gün. Söz sana meselci, yazdığımda sana kesin vereceğim...
meselci: Kendinizi edebiyatla, şiirle ifade etme, duygularınızı sözcüklerle aktarma nasıl oluştu? Sizi etkileyen ne oldu ki, yürekten seslenen bir çağlayan kalbe, harbi konuşan bir devrimci ruha sahip oldunuz sevgili DAL? Hayatla olan kavganız niçin başladı?
Guldane Dal:
--- Hayatla olan mücadelem doğduğum günden beri devam etmekte sevgili meselci ve hala da bitmediği gibi gün geçtikçe de oldukça yoğunlaşmakta... Övgünüz için ayrıca teşekkürler ama gerçekten de zor edinilen bir ruh halidir devrimcilik devirmeden, yıkmadan, yok etmeden hep varederek. Ben haksızlıklara hak veren birisi olmadığım içindir ki benim hakkım hep birileri tarafından ’hakaltı’ (G.D) edilmiştir... Kendimi bir kaç satırla ifadelendirmem mümkün değil. Başlarsam eğer sayfalar dolusu yazmam gerekir ki o zaman okuyan arkadaşlar sayfanı terk edebilir:))
meselci: Şiir’le olan dostluğunuzun seviyesi ne mertebede? Şiirsiz yaşarım diyenlerden misiniz?
Guldane Dal:
--- Şiiri severim ve iyi de okurum ama şiir her şeydir diyenlerden değilim çünkü şiirin dışında da önemli ve gerekli bir çok şeyler olduğu düşüncesindeyim...
meselci: edebiyatdefteri.com sitesinin çizgisini nasıl buluyorsunuz, bu ailenin içerisinde yer almaktan hoşnut musunuz? Artıları ve eksikleri neler?
Guldane Dal:
--- Çizgi diyorsunuz, bana göre çizgi konulan her şey kısıtlıdır yani çizgisiz olmalıdır yani herkesi kucaklamalı ve sansürsüz, yasaksız olmalıdır... Tercih ettiğim varolan edebiyat sitelerinden biridir artılarıyla ve eksileriyle...
meselci: Sevgili Dal sizin kadınlarla ilgili bir çok yazınız var. Bizlerle kısaca kadınlarla ilgili düşüncelerinizi söyleyebilir misiniz? Neden kadınlar?
Guldane Dal:
--- Çünkü öncelikle ben bir kadınım. Bir şeyi ya da bir şeyleri anlayabilmek veya anlatabilmek için öncelikle o şeyin kendisini çok iyi tanımanız gerekir. Bundan dolayıdır ki ben kadından yani kendimden başlıyorum ama kadında takılı kalmıyorum tabiki, diğer sorunlar ya da konular da ilgimi çok çekiyor mesela felsefe, tarih, kültür gibi... İçerisinde yaşadığımız patriarkal sistemlerde ben kadının erkeğe göre daha fazla ezilip horlandığı düşüncesindeyim... Ataerkil toplum diyoruz yani bu demektir ki kadın hem işte, hem dışarda, hem de evde baskı altındadır ve ikinci sınıf muamelesi görmektedir ve de bundan dolayı şiddete maruz kalmaktadır... Nedir bu baskılar derseniz yazılarımı okumanızı öneririm yoksa şimdiye kadar yazdıklarımı buraya eklediğim gibi ayrıca bir de eklemeler yapmam gerebilir :)) Ama kısaca şunu söylemek istiyorum ki kadın kimsenin ne kölesi, kimse de ne kadının efendisidir ve ileride bu tür hastalıklı düşünceler tarihin çöp sepetinde yok olup gideceklerdir... Susan kadınlar değil konuşan kadınlar olmalıyız...
meselci: Biliyoruz ki, yurdunuzdan uzak bir yaşantıda, Avrupa’da yaşamınızı sürdürüyorsunuz. Anadiliniz olan Kürtçe’yle aranız nasıl, kendinizi oralarda bir yabancı gibi hissediyor musunuz? Kürtçe’nizi ne ölçüde kucaklıyorsunuz edebiyatta ve normal hayatta?
Guldane Dal:
--- Ne acıdır ki anadilim olan Kürtçe’yi bilmiyorum. Yaşım ileri olmasına rağmen ’öğrenmenin yaşı yoktur’ diyenlerden de olduğum içindir ki hala umudumu kaybetmiş değilim ve her an bir kursa yazılabilirim... Bu dünyada herkes göçebe olduğu içindir ki kendimi pek de yabancı hissetmiyorum... Ben Kürtçe dilinin ve Edebiyatının üzerindeki yasakların bir an önce kaldırılması gerektiğini düşünüyorum... Bir dil bir insan diyenlerden olduğum için ben Kürtçe dilini kucaklıyor hatta bağrıma basıyorum tıpkı diğer diller gibi...
meselci: Sizce Kürt Sorunu nasıl çözülür, ve Kürt Açılımı hangi şartlar yerine getirilirse başarıya ulaşılır?Gündeme dair, sanatçı sesinizi öğrenebilir miyiz? Kardeşçe yaşamak gerçekten zor mu, bazı haklar verilerek, Türkiye’deki hakların tümü eşit hale getirilirse, bu imkan sağlanılırsa, Türkiye bölünülür mü? Derin ve zengin fikirlerinizi alabilir miyiz Sevgili DAL?
Guldane Dal:
--- Ortada bir sorun varsa ki vardır bana göre ve bunu çözmek için de bütün sorunu eğrisiyle doğrusuyla masaya yatırılmasıdır ve tarafların hepsinin de o masa etrafında olmasıdır çünkü birinden birisi eksik olunca sorun çözümlenemez... Ben düşüncelerinde sınır tanımayan bir kişi olarak asıl bölücülüğü insanların arasına sınır çekenlerde görüyorum...
meselci: Edebiyatçı olumsuzluklar(zulümler, ölümler) karşısında duyarlığını ne ölçüde göstermeli?
Guldane Dal:
--- İsyan etmeli, her zaman ve her yerde bunu dile getirebilmeli sonunda ölüm olacağını bilse de, örneğin Hallacı-Mansur ve Sabahattin Ali gibi...
meselci: Aşağıdaki kavramlar(yanında soru etiketi olanlar) sizde ne gibi anlamlara gelmekte-ler?
Guldane Dal:
Güvercin kanatları?
--- Uçmak.
Mardin?
--- ’ Kuşlarını salmıştır çatılar/ Ve hasatçı bir gökyüzü ki/ Eğilip üstüne düşecek kadar/ Taştan ağzıyla öpmüştür seni/ Kan revan içinde alnaçlar’ diyor sevgili fesih rumuzlu arkadaşım bir yazısında ve şöyle devam ediyor anlatmaya Mardin’i; ’ Mezopotamyacı belleği, uygarlıkların aynası, tanrıçaların müjdelenmiş inadı, herkesin biraz ötekileştiği ve bu ötekilerin farklılıklarını benimseyip bir çatı altında hoşgörü ile yaşadığı bir kenttir Merdin, kim bilir hala ayakta kalmış olmasının sebebide belki budur...
Gecenin sakin hali?
--- Düşünce...
martıların denize dalışları?
--- Açlık...
Sabah uyanırken ettiğiniz dua?
--- Ben dua etmem...
Gözlerinizi kırpmadan yaslandığınız dostunuz(yakınınız, sevdiğiniz vb.)?
--- Çok var ama yanımda değiller bir çoğu...
Çocukken unutamadığınız ama hatırlarken mutlu olduğunuz bir hatıranız?
--- Babamın doğum günümde bana hediye olarak badem şekeri getirmesi ki bunu öykülerim kısmında da anlatmıştım... Aslında çok var da bu sadece bir tanesi...
Silah sesi?
--- Zorunlu ölümün acı sesi...
Sevdiğiniz yemek türü ve neden?
--- Çok var mesela uvak köfte, Ali nazik, cartlak kebabı, çiğ köfte, yenidünya kebabı, pirpirim çorbası vs. vs. vs.
Vazgeçemediğiniz(taviz vermediğiniz) dört madde alsam?
a- Okumak.
b- Yazmak .
c- Yemek.
d- Yatmak, maddeler bence kısıtlı sevgili meselci:))
Ve edebiyatdefteri.com’da Yaralım rumuzla üyeliği bulunan Meral GÜL?
--- Çocukluktan kalma yamalı şiirleri olan, kelimeleri tüketiyorum derken çoğaltan, şiirleri sabıkalı ve yüreğinde haklı isyanları olan, içindeki çocuğu çok iyi tanıyan, giden vefasız sevgilinin ardından bile çorabı kaçmış sözleri ve dikişi sökülmüş şiirleri olan, uykusunda bile can çekişen şiirlere hayat veren, şiirleri hem enlemesine hem de uzunlamasına geniş ve anlamlı yazabilen ve okumaktan büyük keyif aldığım Munzur’un kızıdır YARALIM...
meselci: Yoğunluğunuza rağmen, dilinizle ve yüreğinizle okurlarınıza kendi pencerenizi açtığınız için onlar ve kendi adıma şükranlarımı sunuyorum elzem varlığınıza...
28.12.2009
.....................................BİTTİ.................................