1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1861
Okunma

Hafızamdan hiç silinmez o eski bayramlar. Yetmiş yaşını doldurmuş bir ihtiyarın çetin mazisinden dolayı derinden ah çektiği gibi ben de çekiyorum işte, o ah’ı. Efkârın ta derinliklerini elleyebiliyorum.
İşte bugün bayram… Yaklaşık 34. defadır yaşıyorum bayramı ve 4. bayramdır hissediyorum bu garip duyguları.
Arefe akşamları bayramın bana verdiği sevincin alametleri; gecenin geç saatlerine kadar uyuyamamak ve nihayetinde elbiselerimle yatmaktı. Ve iple çektiğim o sabah olunca; mutluluğun doğurduğu; başın değil, kalp gözünün görüp idrak edebildiği bir renk cümbüşü…
İşte bugün bayram; ve geçmişten hiçbir iz yok. Ne bayramın getirdiği o sevinç ve ölmeyecek sandığımız lahzalar, nede o renkler… Renk körü mü olduk ne?! Yoksa katarakt mı?! Ne yeşili ne sarıyı ne kırmızıyı nede maviyi; hiç birini göremiyorum artık. Her şey siyah-gri…
İşte bugün bayram; istemeden doğruldum yatağımdan ve çekinerek biraz da tiksinerek baktım sokakların o buruşuk, hüzünlü yüzüne. Dokunsam ağlayacaklarmış gibi. Çocuk patilerine hasret kalmış taşlar, burkulmuş yürekler, çatılmış kaşlar… İçimden biri ağıt yakmaya başlar: “ Neşemi de aldın gittin ey zaman! Ne bir şeker ne kahve ah, aman…”
Havayı titretsem manalar yere yığılacaklarmış gibi. Neşeler ise maziden sökülemeyecek kadar kuvvetli yapışmışlar ve uzaktalar.
İşte böyle; bugün bayram; Üzüntüyle belirtmek isterim ki; bu bayram işte böyle bir bayram…
MEHMET DURAK
25/10/2007 --- DİYARBAKIR