6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1479
Okunma

ANILAR, ANILDIKÇA DEĞER KAZANIR DİYE YAZMIŞTI , ORTAOKULDAKİ SINIF ÖĞRETMENİM ,ANI DEFTERİME...
Zaman , zaman ,yaşadığım semtlere giderim , anılarımı tazelemek için ..Çocukluğumun geçtiği, Urla, Postahane sokağı,Karşıyaka Bostanlı,Buca , Karataş , Güzelyalı .....Yaşamımın , geçmişimin üstüne üstüne yürürüm...Adına teknoloji dediğimiz şu ilerleme, bir bakıma, kopardı bizi, manevi değerlerden, sımsıkı birbirimize bağlı yaşamdan...Çocukluğumuzdaki ,temiz yeşil dünyamız geri gelebilecek mi ?
Beton yığınlarının yok ettiği doğamız, mavinin griye dönüştüğü denizlerimiz,yozlaşmış geleneklerimiz, vurdumduymaz tavırlarımız, bana necilik , geçmişimizdeki, şiir ve şarkılarda kalan umudu , mutluluğu geri verebiliyor mu bizlere ? Ya bizler çocuklarımıza ve torunlarımıza neler verebiliyoruz güzelden yana ?
Yaşanmış bunca güzellkiler ardından , yokedilmiş semtler, insanlıklar, yitirilen dostluklar acı ve hüzün veriyor bana .Yitip giden yaşamı, sadece elimde kalan anılarda kovalama arzusu belki bendeki...
Birden, Bayramlardaki çocukluğum düştü gözlerime...Türkçemizi çok güzel yaşamlarına geçirip kulllanan, aile dostlarımızı...Davranışlardaki asilliği, Kapıda saygıyla karşılamaları,biz çocuklara verilen değeri...Evde yapılan Bayram hazırlıkları dışında, büyükler, satın aldıkları mendillere bayram harçlıklarını koyarlar, yanında da bir kitap, bir çorap eklenir , tepsilerde hazır edilirdi, bazen de isimler not edilerek...Kitap almak en büyük zevkimdi.bir de mendilleri kolleksiyon yapardım. Hala var ,bir iki mendilim o yıllardan...Sararmış ta olsalar, saklıyorum inanın...
Çocuklara sunulan bu armağanların dışında, ev sahibi kendi çocuğu eşliğinde biz çocukları Bayram Yerine gönderir, orada hoşça vakit geçirmemiz sağlanırdı.Sırasında benim de annem babam öyle davranır, aynı inceliği gösterirlerdi.Bayram yeri cıvıl cıvıl...Bilinmeyen , farkedilmeyen yorgunluk ,akşam hissettirirdi kendini.Ha bir de Bayram sabahı, başucumuza konan ayakkabılarımız, anne babamızdan. Belleğimdedir hala. Biz niye yapamadık ki bu güzellikleri?
Aile büyüklerimiz, kendi aralarında kararlaştırırlar, Çocuk Esirgeme Kurumlarına giderler, Huzur Evleri de ziyaretleri arasında olurdu..Bizim zaten hep bir fazla kardeşimiz olmuştur.Babam altı çocuğu olmasına karşın, bir yetimi alır, bizimle beraber büyütür, topluma kazandırır ,bir yenisini getirirdi kardeş olarak. Bazen kıskanırdı kuş yüreğim o manevi kardeşimi, nedendir bilmiyorum.İlginin onda yoğunlaşmasından olmalı...Kesilen kurban eti , mutlaka gereksinimi olan komşular arasında pay edilir, geri kalan da mutlaka ziyafetlerde, tattırılırdı eve gelen konuklara. Dolaplara konup, saklanmazdı asla.
Şimdi herkes kurban alıyor zihniyeti var yanlış ta olsa. Çevrede yoksa, et verilecek insanlarımız, biryerlerde var zaten ,yüreklerimizi burkan aç insanlar, bir lokma ekmeğe muhtaç..Bulmak zor değil ki...Sokaklarımız yerleri, parklarımız...Elimizle koyduğumuz gibi buluruz istersek...Bahaneler hazır, etler dolaba...Dolaba et yerleştirmek aına kesilmemeli o kurban. Ya da gereği yapılmalıdır değil mi ?
Günümüzde Çocuklarımız , TATİL anlayışı ile yaklaşmadalar bayramlara.Ben, ikinci güne ertelendim ziyaretlerinde.Yemeklerim hazır, tatlılarım da, Hep, onların çocukken sevdiklerini hazırlarım büyük heyecanımla.Ben de sabah Anne ve babamı ziyarete gittim , Sarıldım Soğuk topraklarına.Anlattım bir bir yaşamın, düzenin bozukluğunu. Üzüldüler onlar da. Babam , kulağıma fısıldadı bir ara. ’’ Kızım , yolumdan git, bak mutluluk orada ’’ dedi.Ne demek istediğini çok iyi biliyorum..Yolundayım zaten Öğretmen Babamın.
Ben , özledim geçmiş Bayramların tadını.Yerini bile bilmediğim Bayramyerlerini özledim.Özledim , Saygıdeğer Büyüklerimi, Öğretmenlerimi, Aile dostlarımızı ....
Özledim, çocuklarımıza sunamadığımız çocukluk BAYRAMLARIMI.....
NUR BENLİOĞLU // 27 . 11 . 2009