......................................

Zaman kısa...


Kısalığına koca bir ömrü, dolu dolu da sığdırmak maharet ister...


Sabır ister, önümüzde duran merdivenleri basamak basamak devirmek. Ulaşmak için nihai hedefimize, ter gerek. Çabalamadan elde edilmiyor bir arzu, çok mutluluk...


Öyle yerimizde oturup, boş yere nefesler tüketmenin bir yararı yok. Geldim 23 yaşıma, boş geçen vaktimden bir yarar sağlamadım, daim zarar gördüm. Kaçan anları, bir daha geri getirmedim aksine. Aksine ben an geride bıraktıkça, olan bana oldu...


Zaman kısa...


Vakit kaybetmeden belli bir plan dahilinde, saliselerin bile hesabını yapmak lazım. Bu zaman, amansız ve yaman. Bu zaman affetmez ve zalim. Bu zaman, akışkan ve dostsuz...


Ama zamanla bütünleşmek ayrı bir duygu. Tam tamına yaşanılanlar huzur veriyor. Heybe dolunca, saatler de sana yönelik tik tak atıyor...



Zaman kısa...


Uzun olması bize bağlı...


Her an’a yeni bir faaliyet, dişe dokunur bir malzeme eklemek bize bağlı...



Biz istedik mi, zamandan kazanan biz oluruz...


Bu bazen kitap okumakla, bu bazen yazılar yazmakla, bu bazen sevdiklerimizle vakit geçirmekle, bu bazen spor yapmakla, bu bazen gezilere katılmakla, bu bazen yeni bir insanla tanışmakla, bu bazen kendimizi bulmak için, bu bazen insanca dolaşmak için, bu bazen aslımıza dönmekle olur...


Ve dakikalarımıza dikkat ettiğimiz her günde 24 saatimiz, 25 saatimiz olur...



.......................................

Mehmet Selim ÇİÇEK
7 Kasım 2009,,,13.21
Kerboran