20
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
2037
Okunma


Evet babam ,ne kadar da çabuk gittin , çok az anılarımız var be babam .Seni hatırlamakta
zorlanıyorum adete ;en küçük oğluna resimlerini gösterip anlatıyoruz,hiç tanımıyor ki seni...
Az zamanda olsa misafirliğin şu dünya’da ,hep bize anlattığın hayatın gerçek sözlerini iyi
hatırlıyorum da; o güzel yüzünü hatırlamakta ZORLUK ÇEKİYORUM NEDEN Mİ?
25 EKİM 1969 günü yağan yağmurlarından gözlerim çok yanıp yağmurlara
karışıyor,göremiyorum babam o zaman seni .42 yaşındaydın çok gençtin.Sana bol köpüklü kahvenin yanında güllü
lokum ve bir bardak suyunu çok az verebildim babam ,şimdi büyüdüm ,kahvemi her içişimde
az şekerli kahveni anımsıyorum,ah keşke olasaydın babam...
Hep derdin ki bize ,yılandan korkmayın ,yalandan korkun ;yılandan zehirlidir yalan derken
ben gözlerimi kocaman açıp dinlerdim babam..Kitapların fazlalarını atmaz ,köylerin
kütüphanelerine yollar, gazetelerde biriktirirdin babam...Yan komşumuzun eşi ölmüştü ya 5 çocuğunla kalan teyzeye
çok üzülmüştün, her ay zarfın içine kağıt para koyardın, beni de alırdın yanına köşede
beklerdin, ben zarfı verirdim yanına gelirdim, o teyze sana çok dualar ederdi .Hep fötr şapka ve kravatlı
gezerdin, ayakkabılarını
da her gün boyardın ,teneke kutuda ki cilayı sürüp ,kadife kumaşla parlatırdın...Hiç
pijamayla dolaşmazdın evimizde , ben seni ameliyat olduğun hasta yatağında pijamayla
orada görmüştüm tuhaf gelmişti, kravatlı , gömlekli ,ceketli ,ütülü pantolonlu babamı aramıştım
nedendir bilmem babam..
Babam her cumartesi günleri balık yememizi isterdin, ben zayıf ve çelimsizdim , kızardın
bana , ben balığın kılçıklarından korkardım, ayıklardın ye diye zorlardın fosfor var yemelisin
derdin babam. Yazları deniz mevsimi geldiğinde Fenerbahçe’ye denize götürürdün babam,iyot
almalısınız derdin,denizden çıkınca çamlıca gazozu alırdın’ ben çok sevinirdim,şişenin
üzerinde çam resmine bayılırdım..On beş günde bir çamlıcadaki sefa tepesine
çıkarırdın,burada temiz oksijen var ,ciğerleriniz temizlenir derdin.Kekik toplardın çamların
altından ellerin mis gibi kekik kokardı;dönerken de’ kısıklı yolunda üzümlü kurabiye yapan
amcadan kese kağıdı dolusu
kurabiye alırdın ,üzümlerini ayıklardım ’kızardın, olmadı işte derdin .Bayramlarda ayakkabılarımızı hep deri ve altı
kösele olanı alırdın babam..
Evet babam çok az şeyler öğrettin bizlere biliyormusun ..? çabucak gittin çok üzdün
,ben her gece annem ağlarken ,yalan olsun babam gelsin Allah’ım diye
yalvarıyordum,derken de korkuyordum babam ,sen de yoktun ki ;zehirli yılan aklıma
geliyordu hep...
Evet babacım hala gelmedin; bugün senin için fruko gazozu alacağım ,hasta yatağında
yalvarıyordun anneme bir yudum içmek istiyorum diye,anneme kızıyordum biraz su verse diye , annemde dikişlerin açılır
ölürsün diyordu.Vazodaki çiçeğin suyunu içmek isterken annem içeri girdiğinde
çok kızmışsın...
Keşke elini çeşmeye dayayıp içseydin ya ;susuz gittin babam .en yakın tarihte çeşme
yaptırıp adını verip senin yerine kana kana her gelen içsin babam..!
Oya Gedik(Tuncabayın)
25 Ekim 1969