Denizkızı suyun altında uzun süre kalamazmış. Arada bir suyun yüzeyine çıkar nefes alırmış. Yine bir gün soluklanmak için suyun yüzeyine çıkınca gördüğü bir kaya parçasında dinlenmeye karar vermiş. Denizin büyülü güzelliğini seyre dalmışken suların arasından bir yılan başını yükseltip geri çekiyormuş. Denizkızının dikkatini çekmeyi başarmış.
Suya batıp çıkanın ne olduğuna bakmış denizkızı. Tam o sırada yılan boynunu iyice uzatıp sonrada dalmış suya. Denizkızı birde ne görsün; yılanın ağzında ışıl ışıl parlayan o çok sevdiği inci tanelerinden biri durmaktaymış. Onu yılanın ağzında görür görmez,aklıda gönlüde kaymış o inci tanesine.. Hemen o da yılanın peşinden dalmış sulara. Yılan gittikçe denizkızı takip etmiş. Yılan derinlere dalıyormuş, denizkızı da dalmış. Nasıl olsa en derinlere dalabiliyormuş, takip etmiş yılanı…
Bir süre sonra korkunç bir girdap kendisine doğru çekmeye başlamış denizkızını.. Çırpınmış, kurtulmak için çabalamış. Mümkünatı yok ! Çok güçlü akımı varmış girdabın. Yaklaştıkça daha bir hızla çekiyormuş içine. Korkunç bir karanlığa doğru çekildiğini, göz göre göre o kara deliğe gitmekte olduğunun bilincinde olan denizkızı, bütün kurtulma çabalarının fayda vermediğini görünce; kendini bırakıvermiş girdabın dönencesine…
Bu arada yılan ise kayıplara karışmış. Onun da girdaba mı gittiğini yoksa başka yöne mi gittiğini hiç gören olmamış…