Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
ş.
ş.göksoy

BİR GÖKSOY BAKIŞI- BU SABAH GÜNEŞ IŞIĞIYLA KÖR ETTİ BENİ-

Yorum

BİR GÖKSOY BAKIŞI- BU SABAH GÜNEŞ IŞIĞIYLA KÖR ETTİ BENİ-

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1012

Okunma

BİR GÖKSOY BAKIŞI- BU SABAH GÜNEŞ IŞIĞIYLA KÖR ETTİ BENİ-

MERHABA

Arkadaşlar! Bu sabah evden çıktım ve güneş karşıladı beni. Güneş gözlerimi öylesine bir aydınlıkla karşılaşıladı ki sanki kör etti beni.

Ben de bu durum sonrasında Güneşten ve aydınlıktan neden bu kadar rahatsız olduğumu düşünüp, bazı tespitler ve yorumlar yaptım.

Geceyi kimler sever?

Geceyi ya da alaca karanlığı sevenler kimlerdir?

İnsanlık tarihi aydınlanma ve aydınlanma karşısında ki gece onun hallicesi alaca karanlık arasında ki savaşla geçmiştir.

Aydınlığın karşısında, zaman zaman gerileme yaşayan karanlık, yerini alaca karanlığa bırakarak insanoğlunu tatmin etmeye çalışmıştır.

Oysa insanoğlunun aydınlanma karşısında ki istenci ve direnci bu aldatmacalar karşısında asla durmamış gerçeği gerçek aydınlığı bulmak üzere, sürekli bir savaş halinde olmuştur.

Orta çağ engizisyon mahkemelerinin ve kilisenin derin karınlığı bile insan oğlunu durdurmaya, korkutmaya yetmemiş ve inancını aydınlanmaya olan inancını asla kıramamıştır.

Orta çağ karanlığının acımasızca devam ettiği günlerde doğuda büyük Türk yürüyüşü devam etmekteydi.

Batıya doğru orta çağ Avrupasının gün altında ki karanlığına doğru yürüyen, Türkler, Avrupa karşısında aydınlanmasıyla göz kamaştıran doğunun, Temsilcisi durumundaydılar. Büyük Türk milleti o günlerde büyük bir gelişme içindeydi.

Orta çağı saran engizisyon mahkemelerinin ve kilisenin karanlığı, batıda ki sefaleti ve açlığı doğunun zenginlikleriyle doyurmaya karar verdiğinde, almak istediği doğunun aydınlığı değil büyük maddi zenginliğiydi.

Sadece zenginliği isteyen batı tüm karanlığı ve gücüyle haçlı seferlerine başladığında artık istediği tek şey zenginlik sadece zenginlik.

Maddi zenginlikleri almaya gelen haçlılar kısaca batı, doğuda sadece maddi zenginlik olmadığını, ayrıca o yıllarda hızla parlayan ve gelişmelere ön ayak olan İslam dininin yarattığı sinerjiyle, bilim ve sanatın da olduğunu gördü.

Batının gözleri kamaşmıştı ve çevrilen kitaplar alınan bilgi, batının ve haçlıların arzuladığı maddi kazançların önüne geçmeye başlamıştı, bu durum, batıda bazı sorgulamaların yeniden yapılmasını sağlamıştı.

Hızla doğunun bilim ve sanatta ki gelişmelerine adapte olan batı, artık aydınlanmanın kapısını aralamış ve yüzünü ışıtmıştı.

Hızlı gelişimin sonunda doygunluk noktasına gelen doğu ise doyduğu noktada yeni açılımlar yaratamamış ve kendi içinde ayrışmaya, bölünmeye kısaca gerilemeğe başlamıştı.

İşte bu noktada büyük Türk milleti devreye girerek tarihe 600 yıl sürecek bir imparatorluğun temelini atmaya başlamıştı.

Özelliklede Moğol saldırıları sonrasında genişleme ve büyüme gösteren yüce Türk milleti İstanbul’un fethi ile ortaçağı kapatmış yeni yepyeni bir çağa adım atmıştı.

Ancak batı, batıda ki ve doğuda ki yürüyüşünü bitirmemişti, hızla sanayi devrimine ve onun getirdiği aydınlanma bilim gibi değerlere kavuşmaya başlamıştı. Yeni düşüncelerin akımların ve devletlerin ortaya çıkmasıyla aydınlanmanın büyük anlamını yakalamıştı.

Türk ulusu ise İslamiyet’in hurafe dinine döndürüldüğü bir dönemde artık bir zamanlar batının yaşadığı orta çağın karanlık günlerine benzer bir geriliğin ve gerilemenin içine düşmüştü.

Oysa batı doğunun bir zamanlar keşfettiği maddi değerlerini, sahip olduğu sanayileşmeyle daha çok ister hale gelmişti.

İşte bu dönem Osmanlı imparatorluğunun parçalanarak büyük bir yıkım ve teslimiyet anlayışı içinde yok olduğu bir dönemdir.

O yok oluşun küllerinden Mustafa Kemal çıkarak yeni yepyeni bir anlayışla kurtuluş için Emperyalizme karşı büyük bir mücadele vererek bu gün ki Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmuştur.

Bu durum aynı zamanda büyük Türk milletinin aydınlanma devriminin de başlangıcı olmuştur.

Türk milletinin Emperyalizmi yenilgiye uğratmasıyla kurulan Türkiye büyük bir hızla aydınlanma ve çağdaşlaşma hamlelerini peş peşe yapmış ve sonuçları bir bir almıştır.

Ancak batının yani Emperyalizmin Türkiye karşısında ki yenilgisi ona karşı olan yok edici tavrını kesmemiş aksine daha büyük bir yıkım mücadelesine her koldan devam etmesine neden olmuştur.

Bu büyük yıkım savaşını günümüzde hala sürdüren Emperyalizm, Kemaliz’im karşısında zaman zaman başarılı olmuş olsa da, Kemalist düşünce savaşını ve Cumhuriyet kazanımlarını kaybetmemek için mücadelesini sürdürmektedir.

Bu mücadele için gerekli olan tek gücü Atatürk’ten ve onun aydınlanma devrim süreciden almaktadır.

Günümüzde her türlü aleyhte koşulları, kendine kullanılabilir alan gören batı Emperyalizmi, Türk milletini tarih ve Atatürk önünde yenmek yok etmek istemekte, bu konuda zaman zaman bizi gecenin kardeşi alaca karanlığa razı getirmeye çalışmaktadır.

Oysa unuttuğu bir şey vardır.

Tarihte devlet yıkıp devlet kurma alışkanlığı olan kahraman Türk milletinin, büyük atası Mustafa Kemal Atatürk onlara öyle bir miras bırakmıştır ki, o miras Kemalizm ve onun aydınlanmış büyük yoludur.

Bu sabah Güneş evden çıktığımda gözlerimi güneş öylesine kör etti ki, gözlerim zavallı gözlerim görmez oldu.

Gözlerim aydınlığın, sabah Güneşinin büyük ışığı ile kamaşırken, düşüncelerim hızlı nehirler gibi aktı aktı.

Düşüncelerim Kemalizm’in büyük aydınlanma devriminin, hala bitmediğini ve bitirtilmediğini anlattı bana.

Beklide gözlerim bu yüzden kamaşıyordu, hala aydınlığa sahip olamadığımızdan, bu bir mecazmıydı? Güneşin unuttuğumuz bir şeyi anımsatma mecazımı yoksa.

Aydınlığa okumaya değerlendirmeler yapmaya bu kadar uzak mıydık?

Ben bu sabah Güneşi daha çok sevdiğime kanaat ettim. Güneş ışığına çağırıyordu bizi.

İşte ışığa çağrılan bizlerin yapması gereken şey var. Sadece okumak ve aydınlanmak.

Atanızı okuyun, nutkunuzu okuyun, hitabelerinizi okuyun.

Aradığınız gerçek aydınlanma yolu, Atanızda onun mirasında.

Büyük Türk milletinin aydınlanma devrimi devam etmeli, batı emperyalizmi ve onun silahları karşısında direnmeli.

Kültürel aydınlanma, büyük Türk milletinin kültürel yapısı özenle korunmalı, kültür emperyalizminin yarattığı ikinci Cumhuriyetçiler, dönekler, işbirlikçiler, bölücüler, Atatürk’ün büyük aydınlanma devrimiyle yola getirilmeli.

Maddi değerlerin ve kazanımların, manevi kazanımlarımızın önünde olmadığı bir Türkiye özlemi içinde kalın.

Güneşten kaçmayalım aydınlanalım.

Yarınların aydın ve devrimci ruhunuzda daha da güzel kurulması dileği ile.

Saygılarımla.

Ş.GÖKSOY.







Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bir göksoy bakışı- bu sabah güneş ışığıyla kör etti beni- Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir göksoy bakışı- bu sabah güneş ışığıyla kör etti beni- yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİR GÖKSOY BAKIŞI- BU SABAH GÜNEŞ IŞIĞIYLA KÖR ETTİ BENİ- yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL